Mazi'nin İzleri - 1

353 32 6
                                    

( Yazardan..)

Geçmiş insanın canını yakar ,herkesin geçmişi yaralıdır ,yaralı olmayanda yaralı olmaya yüz tutmuştur . Ne demişler tarih tekerrürden ibarettir ,aynı şeyler yaşanıp durur ,hatta yine denir ya kızlar annelerinin kaderlerini yaşar diye - ne kadar doğru bilmiyorum - . Ama önemli olan şeyler vardır geçmiş için ,ilki mesela eğer kötü bir arkadaşınız varsa o zamandan sonra insanlara daha dikkatli yaklaşırsınız ,ikincisi aldatılırsanız insanları daha iyi tanıma yollarına baş vurursunuz ,üçüncüsü sizin elinizde değildir siz küçük çocuksunuzdur ve kader çoktan ağlarını sizin için örmüştür. Tıpkı yetim hanede yurdunda büyüyen çocuklar gibi ve ya anne babasını kaybedip dede ve ninesinin yanında büyüyen Alkan ve Eflin gibi .

Onların kaderleri bir biriene nede çok benziyordu öyle ,hatta yaşadıkları zorluklar bile . İnsanlar kadarlerinin benzediği kişileri çekermiş ,onları kader birbirlerine yazar mutlu olmaları için elinden geleni yaparmış . Eflin ve Alka'nın kaderlerine bir birini bu yüzden çekti bir birini ,bu yüzden ikiside bir birini ilk gördüğü zaman içleri bir birine ısındı ,onun için bir birilerinden uzakta durdukları zaman stemsizce özlem duygusu sarıp kavurdu bütün vücutlarını ,onun için kendilerini yük gibi hissediyorlar ve ancak bir birlerine kavuşucakları zaman bu yük olma hissi onlardan silinip gidecekti...

__________

Alkan'dan devam ediyor...

( Devam ediyor )

Bakışlarım yer yüzünde gezinirken aklıma nedensizce yine geçmiş geldi ve yüzüme buruk bir gülümseme yerleşti. Annem geldi aklıma ,o güzel gözleri aynı okyanus gibiydi ,babamın gözleride aynı annemi ki gibiydi mavi ama tek farkla babamın ki daha koyuydu galiba ,hatta annemin bir keresinde ' gözlerin öfkeliyken daha çok koyulaşıyor ' dediğini hatırlar gibiyim ,ailem çekirdekti ama güzeldi ben beş yaşında yetim haneye girip on sekiz yaşında komutanımın yanında çıkmıştım ,annem ve babamı trafik kazasında kaybetmiştim ,bana geliyorlardı çünkü ben annemler iş gezisindeyken hastalanmıştım ve hizmetli ne yapacağını bilemeyip babamları aramış onlar ise anında yola çıkmışlar ama kış ve gecenin bir yarısı olduğu için araba yolda kaymış ve ailem bana gelmeden daha hastaneye bile varmadan ölmüşler .

Babamın bir arkadaşı vardı ,bizim komutanla da arkadaşlarmış ,beni her zaman ziyarete gelirdi yetim haneye ,sonradan öğrendim ki o da polis miş ve bir sokak kavgasında kaza kurşunuyla ölmüş . O şehit olduğu zamana on yaşında olduğumda babam için olan ağlama isteği ile birlikte ağladım . Babamın yokluğunda onu baba bilmiştim ama o da gidip beni yalnız bırakınca komutanım bana baba oldu .

Aklıma annem ve babamın öldüğü o gün geldi ateşim vardı sürekli kusuyordum ve kusarkan zorlandığım için ağlıyordum ,bana bakan abla hizmetlisi galiba dadı gibi bir şey sanırım zorlandığım için alnım boncuk boncuk terlemişti...

++++

{ Yirmi iki yıl önce .... }

"Ah canım biraz daha bekle annemler yolda ,Allah'ım ne yapacak ben ya !" Saçlarımı geriye doğru iterken yüzüme gülümseyen kadının yüzünde buruk bir tebessüm vardı ,sanki ,sanki korkuyorumuş gibi .

Telefon melodisi doldu kulaklarıma dadım hemen lavabonun üzerinde duran telefonu alarak açtı ve kulağına koydu .

"Alo Yağız bey "

"....."

"Ne ! Nasıl ! " Ve telefon zeminle buluştu ,elinde daha fazla tutamadı ama neden ki ,gözleri doldu ve şimdi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ama neden ki . Bide bulantım azalmıştı ama hâlâ ateşim vardı belli ediyordu kendisini ,sanki vicuduma iğne batırılıyormuş gibi hissediyordum ,yerimde az bir şey gömerek oturdum dadı' mın tam karşısındaydı şimdi , minik ellerimi yanaklarına koyarak okşadığımda daha çok ağlamaya başladı bende hemen elimi çektim ,ağlamasını istemiyordum annem bile ağladığı zaman onu bu yaşta teselli etmeye çalışıyordum ve annem hemen ağlayı kesip benimle oyun oynardı .

ÜSTEĞMENCİM {Texting} Where stories live. Discover now