45. BÖLÜM: "Alaz"

En başından başla
                                    

Birkaç saniye içinde "Yoldayım." karşılığını verdi Mestan'ın telsizden yükselen mekanik sesi.

Biran, bizi arabasına götürken, "Duydun, adamım yakıdaymış." dedi Hualp'e. "Gelmene gerek yok."

"Pekala." Lord telsizini gösterdi. "Bir şey olursa kodumu biliyorsun."

Lena bir adımla lordun yanına geldi. "Elimden ne gelir bilmiyorum ama... İhtiyacınız olursa ben de buradayım."

Biran arabaya önce beni bindirdi. Arabanın ön kısmından dolaşarak sürücü koltuğuna ulaştığında, başını son kez Hualp ve Lena'ya çevirdi. "Sağolun."

Biran eğilip emniyet kemerimi bağladıktan sonra gaza yüklendi. Onu daha önce de hızlı araba kullanırken görmüştüm ancak hiç birinde bu kadar süratli değildi. Telsizi çıkarıp tekrar Mestan ile iletişim kurdu ama ne söylediğini idrak edebilecek durumda değildim.

Başımı geriye yaslamıştım. Yola bakıyordum. O yolun beni kardeşime yaklaştırmasını umut ediyordum. Gözyaşlarımın akmasına izin veriyordum. İçimdeki karanlıkla başa çıkmaya çalışıyordum.

Küpelere tekrar bakmamak için gözlerimi kapattım. Açtığımda büyücü Bor'un çadırının önündeydik. Mestan'ın arabası da buradaydı ancak kendisi içinde değildi. Kemeri çözüp kendimi dışarı attığım an Mestan dışarı çıktı. Beni bakışlarına yayılan hüzün yutkunmasına sebep olurken, "Büyücü Bor aradığınız kişinin bir eşyası gerektiğini söyledi." dedi.

Biran yanıma geldi. "Tamam. Büyücüye geldiğimizi haber ver."

Mestan yeniden içeri girdi. Kaybetme korkusu, avucumdaki küpelere bakacak cesareti verdi. Güç aldığım küpelere veda edecek olmak umudumu benden çekip almaya çalışıyordu. Ağladım.

Biran ellerini bana uzattı. Göz bebeklerinde ele avuca sığmayan bir hüzün vardı. "Bana bak." Nefes nefese ağlarken, başımı ellerinin arasında tutmaya çalışıyordu. Endişeliydi. Endişesinin kaynağı bendim. "Bebeğim, bana bak."

"Bana kardeşimi getir Biran." dedim yalvarırcasına. "Bana Gülnur'u getir."

Bakışlarımızı buluşturmayı başardı. Yaşlı gözlerim, bana onu buzlu bir camın ardından gösteriyordu.

"Bunun için sana bir kez söz verdim. Yine veriyorum." Başımı göğsüne bastırıp saçlarımın arasında konuştu. "Söz veriyorum, kardeşimizi bulacağım."

"Lider." Mestan çadırdan rüzgar gibi çıkarak, "Büyücü Bor sizi bekliyor." dedi.

Biran, basım hala ellerinin arasındayken, gözyaşlarımı baş parmaklarıyla sildi. "Gel." dedi. "Bor bizi kardeşine götürecek."

Elimden tutup bizi büyücünün çadırına soktu. Büyücü kadın kazanının başına oturmuş fokurdayan suya bakarken, muhtaç adımlarla ona yaklaştım.

Kardeşimi uzun zamandır ayrıydım ancak güvende olduğunu biliyordum. Ailemin güvende olması, onları göremesem de benim için en büyük teselliydi. Şimdiyse içlerinden en küçük ve en savunmasız olanı hem benimle değildi hem de büyük bir tehlikedeydi. Başına ne geldiğini, ne geleceğini bilmiyordum. Bunu düşündükçe canımdan can kopuyordu.

KIZIL GECE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin