44. BÖLÜM: "Pembe Küpeler"

Start from the beginning
                                    

"İyiyim." dedi Efraim yeniden.

"O halde birkez daha benimle oynayabilirsin."

Perla'nın gözleri telaşla açıldı ama Efraim "Oynarım." dedi. "Ne zaman istersen."

"Ne zaman istersem mi?"

Efraim başını salladı. "Emretmen yeter."

Biran, bir sigara çıkarıp yaktı. Birini de Efraim'e uzattı. Efraim alırken tereddüt etse de sonunda dudaklarının arasına yerleştirdi. İlk çekişte öksürmesi dudaklarıma buruk bir tebessüm bırakırken, bu konuşmanın nereye gideceğinin bilinciyle onları izlemeye devam ettim.

"Başka bir emrim var." dedi lider.

"Emret." dedi Efraim.

"Kardeşimin tırnağının ucu kadar üzersen, seni kraliçe gibi değil, lider gibi döverim. İkinci defa bile ayağa kalkamazsın."

Buz Efraim'in elinden kayıp düşerken, başını Biran'a çevirdi. "Cidden mi?Sen... Yani sen... Perla'yı görmeme izin veriyor musun?"

Biran sigarasından derin bir nefes çekerek arkasına yaslandı. "Fazla tokat beyninde sarsıntıya yol açtı anlaşılan. Tek anladığın bu mu?"

Perla çığlık atmak üzereydi, ağzını kapattı.

Efraim ayağa kalktı ve Biran'ın önünde durdu. Perla'ya göz kırptıktan sonra yüzüne en ciddi ifadesini oturttu. "Tüm değerlerim üzerine yemin ederim ki, onu sevip sayacağım. Onu korumak için canımı ortaya koymaktan çekinmeyeceğim."

Biran, sigarasını bir süre dudaklarının arasında bekletti. Sonra bitmemiş olmasına rağmen yakınındaki küllükte söndürdü. Ayağa kalktığında, iki adam karşı karşıya duruyordu.

"Sözünü kabul ediyorum. Gerçek bir adamın kadınını yalnızca sevmesi yetmez. Onu saymalı ve gerekirse kendinden bile korumalı."

Efraim tekrar etti. "Söz veriyorum."

Biran, elini Efraim'in omzuna bıraktı. Gözlerine baktı ve elini olduğu yerde birkaç kez kaldırıp indirdi. Adımları çıkışa yönelirken, "Kraliçe," diye seslendi. "Dövecek başka kimsen kalmadıysa evimize gidebiliriz."

Ev.

Evimiz.

Birkaç saniye öncesine kadar ardarda kırdığım potlar yüzünden karşısına bile çıkmak istemiyordum. Şimdi ise boynuna yapışabilir, nereye giderse onunla gidebilirdim.

Birbirine zıt duygular arasında savrulup duruyordum ve bundan hiç şikayetçi değildim.

*

Anlam veremeyerek yüzümü buruşturdum. Karnımın alt kısmını yoklayan bir ağrı vardı. Aslında o ağrı sabahtan beri benimleydi ancak belli belirsiz olduğundan dolayı üzerinde durmamıştım. Son birkaç dakikadır kendini daha da belli eder olmuştu. Yine de önemli bir şey olduğunu sanmıyordum. Dayanılmaz olanlarını görmüştüm...

Orman yoluna girmiştik. Biran henüz hiç konuşmamıştı. Yine de içim rahat değildi. Çünkü bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyordum. Patika yola girdiğimizde, yandan bir bakış atarak beni haklı çıkardı.

KIZIL GECE +18Where stories live. Discover now