3.Bölüm "YALAN"

Start from the beginning
                                    

"Alaz gel, sınıfa çantalaramızı bırakalım" başımı sallayıp, sınıfa çıktık. Sınıfta bi tek Bade ve Kayra vardı, sanırım biraz erken gelmiştik. Sırama çantamı fırlatıp kızların yanına adımladım, gözlerin bana dönmesiyle "Günaydın Alaz" demişti ikiside, "Günaydın kızlar, dersimiz ney?"
dedim, masalarına yaslanırken.

"İlk iki dersimiz edebiyat" Badenin verdiği cevaba anında ağlama moduna girmiştim "Hüseyin hocaya cidden katlanamam bugün" dedim. Kızlar kıkırdasa da bu biz erkeklerin derin yarasıdı.

"İlk ders toplantıdan dolayı gidiyor" Kayranın söylediği şeyle oh çektim, Hüseyin hoca abartısız çok çirkef bir insandı "ikinci derste gitsin abi ya Hüseyin'i görmek istemiyorum "Kayranın dediği şeye başımı sallayarak katıldım "Allahın ülkücüsü" dedi Bade.

"Sibirya kurduna benziyor adam anasını satayım" Göktuğun dediğine hepimiz kahkaha atmıştık. Kömür gibi siyah saçı, sakalı vardı, açık teni ve mavinin soğuk tonlarında gözleri ise, ayrı ayrı güzel gibi dursada, hepsi bi araya toplanınca sibirya kurdu ortaya çıkıyordu.

"Günahım kadar sevmiyorum bu adamı" dememle, Bade araya girerek "Sınıfta Elif dışında kimse bu adamı sevmiyor"
"Bide Şule" dedi Kayra, gülerek "Hüseyin ve haremi" dedim. Göktuğ "Elif ile Hüseyin midemi bulandırıyorlar" dedi yüzünü ekşitip "Evet ya" dedi Bade.

Elifle Hüseyin hocanın arasındakileri tüm sınıf biliyordu, zaten yeni patlak veren bir olay değildi bu. Geçen sene dersimize girmeye başlayan bu hoca başlarda pek gözüme batmasada, zamanla özellikle kızlarla olan yakınlığı ve saçma samimiyeti gözümden kaçmamıştı. Her ne kadar kötüyü düşünmek istemesemde, Elif ile tüm sınıfın ortasında flörtleşmesi tek benim değil, tüm sınıfın dikkatini çekmişti.

Sınıf yeni yeni dolarken toplantıyı merak ettim. Acaba ne konuşuyorlardı. Cebimden telefonumu çıkarıp biraz oyalandım. Lavabomun gelmesiyle sınıftan çıktım, koridordan dönüp merdivenlerden indim tam karşımda kalan tuvalete gidecekken, annemin sesiyle kafamı sağa çevirdim, yeni hocayla konuşuyordu. Duvarın arkasına saklanarak dinlemeye başladım

"Anladım...peki" uğutulu çıkan sese yoğunlaştım "Oğuz lütfen, rica ediyorum" başını salladı "Merak etmeyin İpek hanım elimden geleni yapacağım" annem bi elliyle Oğuzun koluna dokunarak "Çok teşekkür ederim" dedi, sonrasında arkasını dönüp gitti.

Duyduklarıma anlam veremedim, bedenimi geriye çekip duvara yasladım. Aklım şuan çok bulanıktı. Biraz durduktan sonra, duvardan ayrıldım. Sınıfa gitmem şuan en iyisiydi.

Bir adım atmamla sertçe birine çarptım, görüşüm kapanırken, sendeledim. Belimdeki ellerle yere düşmekten son anda kurtulmuştum. Gözlerimi omuz hizasında olduğum bedenden yukarı çıkardım, Oğuz hocayı görmemle kasılmıştım. Sertçe bakıyordu

"Sen bizi mi dinliyorsun?" dediği şeyle kafamı anında sağa sola salladım "H-hayır, yok öyle bir şey" gözlerini kısıp yakınımda olan gözlerini yüzümde gezdirdi "Demek öyle"

Sırıtarak ellerini gevşetmesiyle, hemen geriye çekildim. Kokusu başımı döndürmüştü.

"Çok merak ettiysen anlatayım" yutkunup konuştum "Öğrenmek istemiyorum" alaycı bi şekilde "O yüzden mi dinledin bizi?" dedi, sinirden güldüm.

"Farkındaysanız konuştuğunuz kişi annem. Dinlemem kadar normal olan nedir?" eğilip yüzlerimizi aynı hizaya getirdi "Bu kadar hızlı yalanını itiraf etmeni beklemiyordum açıkçası, Alaz"

Gülümsemesi genişlerken derin bir nefes aldım, ismimi ağzından duymak tuahf hissettirmişti.

"Komik mi geliyor bu durum size" dedim dişlerimin arasından, bir kaşını kaldırıp bedenini doğrulttu. "Sınıfına geç çocuk daha fazla seninle uğraşamam" dedi, düz bir sesle.

Ruh-u Revan |bxb|Where stories live. Discover now