"Sen!"
Şaşkın bir halde yüzüme baktı.

"Ben mi?"

"Evet sen"

"Ben seni üzecek ne yapmış olabilirim?"

"Biliyorum Tuğrul bey, her şeyi biliyorum."

"Neyi biliyorsun Esin. Anlat lütfen! Neler oluyor?"

"Yeter artık Tuğrul bey, oyun bitti.! Tabloyu gördüm!"

Bir an donup kaldı. Gözlerindeki şaşkınlık beni haklı çıkarıyordu. Konuşmasına dahi izin vermeden sakince devam ettim.

" Odanızda sakladığınız tabloyu gördüm. Hani şu gizli bölmedeki, bana tıpa tıp benzeyen kadını. O değil mi? Aşık olduğunuz kadın. Sırtınızdaki dövme de ona ait biliyorum.
Bana olan benzerliği, bir elmanın iki yarısı gibi şimdi anlıyorum.
Oyuna gerek yok artık. Size kızgın değilim inanın. Gerçek olmasada bana bir masal yarattınız."

Renkten renge dönüşüyordu ben konuşurken. Çaresizliğini anlıyordum, yine de içimi sızlatıyordu bu durum. Ve devam ettim gözyaşlarımı silerek.

"Şimdi netleşti kafamın içinde ki herşey. Tüm sis yok oldu. En başından beri kafamda oturmayan şeyler vardı. Neden ben? Diye hep soruyordum.
Nedenini gözlerimle gördüm. Beni ilk gördüğünüzde neden bu kadar şaşkın bir ifadeyle bana takılıp kaldığınızı.
Bu yüzden doğum günü partim de beni ilk gördüğünüz an dudaklarımı özlemle öptüğünüzü. Niçin bana hep prenses diye hitap ettiğinizi. Niçin O saçma elbiseleri ısrarla bana giydirip saçlarımı sürekli olarak toplattığınızı.
Niçin bana karşı hep kibar, şefkat ve sevgiyle baktığınızı.
Niçin Bayan Adel' e o kiyafeti diktirdiğinizi.
Beni onun yerine koydunuz. Oymuşum gibi sevdiniz.
Onu yaşatırken bende, beni yok ettiniz. Ben o değilim.
Üzgünüm olmayı çok isterdim ama değilim. Uğraşmayın artık yalvarırım. Asla bir aşkın simülasyonu olamam bunu kendime layık göremem. Acınızı anlıyorum. İnanın anlıyor ve de görüyorum.
Bazen beni izlerdiniz uzun uzun, aşık olduğunuz kadını arardınız yüzümde. Onu çok sevdiğinizi biliyorum, bizzat yaşadım sizinle bunu. Bırakın artık Tuğrul bey bırakında gideyim "

Yaklaştı yanıma acı dolu gözlerle ellerimi tutarak:

" Ah Esin, hiçbir şey göründüğü gibi değil. Anlatamayacağım ve de anlayamayacağın şeyler var. İnan seni seviyorum. Tanrı şahidim olsun. Gitme bırakma beni yalvarırım."

" İnanmayı ne çok isterdim bir bilseniz. Asla emin olamayacağım bir aşk istemiyorum. Biliyorum yerimde olmak isteyen binlerce kadın var. Bu görkemli hayatı kim istemez ki ama benim için bunların hiç bir anlamı yok. Size komik gelebilir fakat böylesine lüks bir hayatı rüyamda dahi görmemiş olsam bile içimde tüm bunlara karşı bir doyumluluk var. Beni bir masala inandırdınız ama masalların gerçek olmadığınıda yine sizden öğrendim"

Gözyaşlarımı silerek sarıldı bana.

" Sana kıyamam. Yemin ederim tek damla gözyaşına dünyayı yakarım. Üzülme, gitmek istiyorsan götüreceğim seni. Ama şunu asla unutma, seni asla ama asla bırakmayacağım... "

Arabaya bindik. Söz verdiği gibi beni evime Türkiye 'ye Evime vardığımda arabadan inmeden önce son bir kez daha baktım ona.

" Lütfen, bir daha karşıma çıkmayın"

Gecenin yarısında indim arabadan yavaşça kapattım kapısını. Çantamı açıp içinden anahtarımı çıkardım. Evimin kapısını açarak içeri girdim. Örterken kapımı o hala bana bakıyordu üzgün, bitmiş, tükenmiş halde.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin