Kendisine derin şekilde bakan alfaya karşın kısa bir iç çekti. bir hafta belki çok uzun süre değildi ama onu çok aramıştı. Hala daha ikili birbirine bakmaya devam ederken jungkook sonunda ağzını aralayıp konuşma kuvvetini kendinde bulabildiğinde sızım sızım sızlayan dudaklarından dökülmüştü kelimeler.

"İyisin değil mi?"

Yaralanmadığından emin olmak istiyordu.

Farkında olmadan o kadar güzel bakıyordu ki alfaya haberi bile yoktu. sesi masumca, bir çocuk gibi çıkmıştı. Onun yanındayken artık gerçekten de tepkilerini gizlemeyerek her hissini ona belli ediyordu.

Ve şu anda tatlı şekilde irice açtığı gözleriyle ona bakarken taehyung ona gülümseyip işaret parmağını soğuk burun ucuna koymuş ve üşümesini engellemişti. "Değilim, sen bana böyle bakarken hiç iyi değilim"

Yoğun şekilde ona bakarken altında ki minik beden de tebessüm etmiş ve elleri arasında ki yanakları okşamıştı. Dudakları az önce ki öpüşmelerinden dolayı ağırmasa uzun süre daha onu öpebilirdi ama bunu ertelemişti kısa süreliğine. sadece doya doya bakmak istiyordu ona.

"Sen daha da tatlı olmaya başladın bu bir hafta sana yaramış, yanakların daha da öpülesi duruyor"

Taehyung farkettiği şeyle konuşurken bakışları onun kızarık yanaklarındaydı. içinden onları ısırmak geçse de kendini tutuyordu. ama gözlerine bakan biri bile anlayabilirdi bu yoğun isteği.

"Yüzbaşı" dedi jungkook ona karşılık tripli bir sesle. Dudakları hafifçe büzülmüş ve sinirli bakıyordu ona. "Sen bana şişmanladın mı diyorsun?"

Onun bu tavrına karşı kısık sesle gülüp ellerini kızarık yanaklara çıkarırken yumuşak teni kavrayıp kuvvetli şekilde sıktı. jungkook canı acıdığından dolayı inlerken taehyung hala daha tuttuğu yanakları çekistiriyordu.

"Şöyle konuşma dümdüz ederim seni"

Sertçe konuşup ellerini geri çekerken jungkook acıyan yanaklarını tutup çatık kaşlarıyla baktı ona. "Canımı acıttın." yalandı bu.

Aksine, hoşuna gitmişti.

"Gücümün yüzde birini bile uygulamadım sana"

Konuşmasının ardından iri bedenini omeganın yanına atmış ve kolunu başının altından geçirerek kendine çekmişti onu. jungkook onun bu ani hareketiyle kafasını kaldırmış şaşkınca ona bakarken taehyung'da kafasını çevirmiş ona bakıyordu.

"Çok egolusun taehyung" demişti ona sataşmak amacıyla. ve istediği de olmuş taehyung hafif sinirli gözlerle ona dönmüştü.

"Sus yoksa yüzünde ısırılmadık yer bırakmam"

Onun ciddiyetle dediklerine kıkırdayıp ona doğru dönerek kolunu alfanın beline sarmıştı olabildiğince. Ama bedeni onunkine kıyasla küçücük olduğundan tam anlamıyla saramamıştı belini. Bunu umursamayarak iyice ona yanaşmış ve başını göğsüne koymuştu. Hala daha ona bakıyordu.

Derin bir nefes alıp baskın feremonları içine çekerken hala daha birbirlerine bakıyordu ikili. Az önce ki tartışmaları çoktan bitmişti ve jungkook ona doyasıya bakıyordu bu sırada.
"Yine gidecek misin?" Dedi gitmesini istemediğini belli eden bir ses tonuyla. ama biliyordu, görevi için gitmesi lazımdı ve içten içe istemiyordu bunu.

Taehyung hafifçe kafasını sallayarak onayladı onu. Açıkçası o da şu anda jungkook'u bırakmak istemiyordu, kaç gündür onu görememişti ve beş on dakikalık bir süre özlemini dindirmeye kesinlikle yetmezdi. Ama önce askeriyedeki işlerini halletmesi gerekiyordu. "Gitmem gerek, akşama kadar tüm işleri bitireceğim o zaman beraberiz yine"

Yes to heaven~taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin