Bölüm 15

106 14 4
                                    

Zhan'ın kanının akış yönü bu eve geldiğinden beri güneye akıyordu zaten. Üstüne kendini tutamayıp öpmesiyle birlikte bu durum daha da şiddetlenmişti. Fakat şimdi, her şey daha da farklı bir hal almıştı. Yibo üzerinde ve ellerini başının üzerinde sabit tutarak ona kaçışının olmadığını söylüyordu.

Ama Yibo'nun farkında olmadığı şey, Zhan'ın bundan kaçmak gibi bir niyeti olmadığıydı.

Yibo'yu tanımaya başladıktan sonra kalp atışlarının ona farklı atması, tavırlarının ona göre şekillenmesi, normalde yapmam dediği şeyleri o istiyor diye yapması ve bunlarla birlikte gelen o rüyalar... bunca şeyden sonra zaten istediği şey o iken ondan kaçması imkansızdı. Tüm benliğiyle, tüm ruhu ve kalbi ile ona ait olmak istiyordu. Şu an gerilen sinirlerle hareket ediyor olsalar da önemli değildi Zhan için. Yine de kendisini Yibo'ya adayacaktı. İstediği her şeyi yapmasına izin verecekti. İsterse onu mahvetsin yine de sesini çıkarmayacaktı.

Yibo daha Zhan'ın yüzünde oluşan sinsi gülüşün ne anlama geldiğini anlayamadan bacaklarının arasında hissettiği acı ile kıvranarak kendisini iki büklüm bir halde Zhan'ın yanına bırakmak zorunda kalmıştı. Zhan, Yibo'ya acısını yaşama fırsatını vermemek için hızla yerinden kalkmış aynı şekilde Yibo'nun da yakasından tuttuğu gibi kaldırıp az önce kendisini nasıl duvara çarptıysa o da onu aynı şekilde duvarla buluşturmuştu.

Çarpmanın etkisiyle gelen yeni bir acı akışıyla birlikte Yibo ayakta durmakta zorlanmaya başlamıştı. Fakat bu Zhan'a yetmemiş olacak ki bir kez daha onu çekip duvara doğru sertçe itti. Yibo'nun ağzından ikinci darbenden dolayı iniltiler yükselmişti. Bu iniltiler Zhan'ın zorla yerinde tuttuğu aklını da kaybetmesine neden oldu. Yibo'nun kendini toplamasına izin vermeden duvarla kendi arasında sıkıştırdı.

"Kaçışım mı yok? Yibo kaçmak ister gibi bir halim mi var? Bence asıl sen kendine kaçacak yer bulsan iyi edersin." O dolgun, kızılın en güzel tonu olan dudaklara kapanmadan önce söylediği son şey bu olmuştu Zhan'ın.

Az öncekinden farklı daha asi, daha istekli ve daha tutkulu öpüyordu. Bu sefer yakmak ve mahvetmek istercesine öpüyordu. Fakat Yibo ona karşılık vermemişti. Bu Zhan'ın daha da sert bir şekilde öpmesine sebep olmuştu. Karşılık alamayacağını anladığında sevdiği dudakları ısırıklara boğmaya başlamıştı. Ta ki Yibo'nun dudaklarından kan tadı gelene kadar devam etmişti. Ağzına gelen kanın metalik tadıyla kısa bir an gözlerini aralayıp santimlerle önünde parlayan kahvelere dikti ve kendi dudaklarına da bulaşan kanı bir kez daha tattı. Emin olmak istemişti çünkü insana geçici bir süre hafızasını kaybettirip halüsinasyonlar gösteren *absent'in yakıcı tadından bir farkı yoktu ve Zhan'da yarattığı etki de aynıydı. Zhan o an bütün hafızasını kaybetmiş, boğazında absent'in yakıcılığı andıran kan ve gözlerinin önünde arzusunu duyduğu bir halüsinasyon vardı adeta.

Bu cehennem ateşinden bile daha çok yakan bakışlar ve kendini öpmemek için zor tuttuğu dudaklar karşısında artık dayanamaz hâle gelmişti Yibo. Üstüne karşısında kendisinin tadını aldıktan sonra cehennemin kendisi haline gelmiş bir Zhan vardı. Zhan'ın bu yanmış ve kısa bir anlık durmasından faydalanarak kendisini iki taraftan sıkıştıran kollardan kurtulmuştu. Hızla Zhan'ın belinden tuttuğu gibi yatak odasına taşımıştı. Zhan'ın Yibo'nun kanından sarhoş olmuş bedeni bu duruma ayak uydurmakta zorlanıyordu. Bundan dolayı daha fazla Yibo'ya karşı koyamamış ve kendisini taşımasına izin vermişti. Yatak odasının kapısına geldikleri anda Yibo, Zhan'ı kucağından indirip yatağın önüne savurmuştu.

Belini kavrayan kolların kendini yumuşak yatağa bırakmasını beklerken böyle bir anda kendisini bırakacağı hiç düşünmemişti. Bacaklarında güç kalmadığı için yalpalayarak zorla kendini ayakta tutabilmişti Zhan. Dengesini bulup Yibo'nun ne yaptığına bakacağı sırada daha kafasını çeviremeden bu sefer sırtı az önce istediği yumuşak ve soğuk yatakla buluşmuş ama Yibo'nun ellerinin gezindiği yer yüzünden hazırlıksız yakalanmıştı.

Yakındaki Sır /YizhanWhere stories live. Discover now