Bölüm 12

120 16 80
                                    

Az önce bulundukları yer şu anda bulundukları yere kilometrelerce uzaktayken nasıl bu kadar hızlı gelebilmişlerdi. Her şeyden önemlisi neden oradaydılar. Karşısında olmasını beklediği kişi o değildi. Xiao Zhan değildi. Başka biri olmalıydı. Wang'lar ya da Yibo olmalıydı. Tamam, her ne kadar karşısında bulunan kişinin Zhan olması iyi bir şey olsa da her şey çok mantıksızdı.

Cheng bu düşüncelerinin ve gördüğü kişinin yarattığı şaşkınlık ile Haikuan'a bakmıştı. Onun bir şeyler söylemesini beklemişti hatta istemişti. Fakat Haikuan sadece Zhan'a ukalaca bakıyordu. Cheng pek de umurunda değildi.

Bu uzun bakışmanın ardından Haikuan artık konuşması gerektiğine karar vermiş olacak ki derin bir nefes almış ve dudaklarını aralamıştı.

"Bay Wang ve Genç efendi size selamlarını iletmemi ve adamlarınıza sahip çıkmanızı söylememi istedi. Ayrıca bir daha böyle bir şey olursa değerli adamınızın parçalarına ulaşacağınızı da söylediler. Ek olarak da Yibo için çok endişeleniyorsanız böyle vasıfsız herifler yerine kendinizin yanında durmanızın daha iyi olacağını da söylediler. Umarım anlatabilmişimdir. Şimdi müsaadenizle." Dedikten sonra arkasına bile bakmadan odayı terk etmişti. Şu anda ona kimse dokunamazdı çünkü Bay Wang bizzat arayıp onlara haber vermiş ve küçük bir hediye getireceklerini söylemişti ayrıca şu an rezil olmuş durumdaydılar.

Durum böyle olunca kimse ona ve onunla gelenlere bir şey yapmamış sadece öldürmek istercesine bakmakla yetinmek zorunda kalmışlardı.

Haikuan'ın çıkışının ardından Zhan Cheng'in bağlı olan ellerini ve ağızını çözmüş ardından tekrar koltuğuna geçmişti.

"Sana Yibo'yu takip et demiştim. Wang'lara yakalan değil."

"Zhan bende zaten öyle yaptım ama sonra bir anda önümü kestiler ve kendimi burada buldum inan bana. Hatta en son dağ yoluna girmişti Yibo, yolumu da orada kestiler zaten."

"Yani ne demeye çalışıyorsun?"

"Sence de ilginç değil mi? Yibo'nun olduğu her yerden Wang'ların çıkması. Biraz düşün Zhan. Sence de o olamaz mı?"

"Saçmalama Cheng. Kendin araştırmadın mı sen bu adamı? Kendin takip etmedin mi? Tek tek soyuna sopuna kadar bakmadın mı? Şimdi gelmiş bana burada ne saçmalıyorsun?" Yibo için böyle düşünülmesinden dolayı sinirlerine hakim olamayıp sesinin de yüksek çıkmasına neden olmuştu Zhan. "Bu düşüncen sence mantıklı mı hem? Eğer öyle bir durum olsaydı sence beni şimdiye kadar yaşatır mıydı? Ben o çocukla aynı yatakta yattım Cheng, bu durumda beni binlerce kez öldürmüş olması gerekiyordu."

"Zhan sende çok iyi biliyorsun ki en iyi saklanma yolu göz önünde olmaktır."

"Şu anda kendinin beceriksiz biri olduğunu söylüyorsun farkında mısın?"

"Evet ama bir fikrim var. Bana yardım et ve gerçekleri öğrenelim. O değilse ve başka biriyse bile öğrenebiliriz."

Bu teklife karşı Zhan dikkatlice ona bakmıştı. Bu konudaki isteğini ve hırsını görmek için ama baktığı gözlerde bunlardan fazlaca vardı. Bu durumda yapabileceği tek şey onu dinlemekti.

...........

Toplantı çalan telefon ile kısa süreliğine bölünmüştü. Arayan kişi Haikuan'dı. Görevin tamamlandığını ve gerekli uyarının da yapıldığının haberini vermek için aramıştı. Bu kısa konuşmanın ardından Yibo yarım kalan konuşmasına devam etmiş, en sonda ise her şeyi kısaca tekrar özetlemiş ve soruları cevaplamıştı.

"Wangji patlattığımız depo boştu yani bir ton uyuşturucu hâlâ teslim edilmeyi bekliyor. Engellemeyecek miyiz?" Demişti Fanxing. Sorusunda da haklıydı. Gusu bir görevi yarım bırakmazdı. Aksaklıklar yaşasalar bile eninde sonunda o görev tamamlanırdı.

Yakındaki Sır /YizhanWhere stories live. Discover now