- Afiyet olsun Yâde" diye girdi Ezma hanım büyük salona, Zelal kadın başını sağol dercesinde salladı. Akşama Ayşe'nin doğum gününü kutlayacaklardı. Mutfakta büyük bir hazırlık vardı o yüzden. Hatta şirketen birkaç çalışan daha getirmişti konağa Yusuf Mirza.

- Ayşe akşam kaç gibi gelecek? Bari Hasan götürseydi bu kızın başını çok boş bırakıyorsunuz Ezma gelin!" Dedi sabahtan beri söylemek istediklerini  biranda söyleyi vermişti Zelal kadın. Ama gelini hiç oralı bile olmamıştı.

- Birkaç saatte gelir Yâde, hem ne olacak genç kız o arkadaşları ile kutlamak istedi." Dedi kızını korumak amacıyla, Mardin'de kızlara asla böyle şeylere izin verilmezdi. O yüzden Ayşe'nin içinde birşeyler ukde kalsın istemiyor ve kızına güvendiği için rahat davranıyordu. Hem Ayşe'nin çoğu arkadaşını tanıyordu. Hepsi bir birinden iyidiler. Başına nasıl kötü bir olay gelebilirdi? Zelal kadın başını olumsuz anlamda iki yana salladı. İçeri her zaman ki gibi gülen yüzüyle Gülhanım girmişti.

- Dâye, Yusuf ağaya kahve yapacağım sende içer misin?" Diye sordu Ezma hanıma karşı, Yâde Zelal'e yapmış daha sonra mutfağa yardıma gitmişti. Kendine düşen işleri yapmış ve kocasına kahve yapmak istemişti. Ama kaynanasının gün içinde hiç kahve içmediğini görünce onada sormak istemişti.

- Yok büke benim biraz başım ağrıyor gidip uzanacağım. Ayşe gelince beni uyandırırsınız." Demiş ve oturduğu yerden ayağa kalkıp, odasına doğru adımlamıştı. Akşama kadar biraz uzansa belki başına giren ara sıra ağırlardan kurtulurdu. Gülhanım başını olumlu anlamada salladı ve  kaynanasının gittiğinden emin olduktan Zelal kadına döndü.

- Yusuf Ağa'nın kahvesini verdikten sonra, yüzüne kil maskesi yapalım mı Yâde?" Diye sordu bir çocuk gibi neşeyle, Zelal kadının da ondan kalır yanı yoktu maskeyi duyar duymaz, resmen gözlerini parladı. Bakımı ve yapmayı çok severdi Zelal kadın! En sevdiği şeydi bu hayatta.

- Yapalım kız! Birde ben akşamdan hazırladığım kınayı saçlarıma sürersin değil mi?"diye sordu Zelal kadın,  Gülhanım anında  hızla başını salladı sürerdi tabi! Kendiside ellerine sürmeyi düşünüyordu uzun zamandır ama boş bir an yaklayamamıştı. Artık Yâde'sinin saçlarına sürdükten sonra oda arta kalanı parmaklarına sürerdi. Geldiği bi neşeyle çıktı Gülhanım büyük salondan mutfağa girdi ve kocasına bol köpüklü sade bir türk kahvesi yaptı. Yanına sadece su koymuştu çünkü Yusuf Mirza tatlı şeyler yemiyordu! Bunu geçen hafta öğrenmiş ve şok olmuştu. Bir insan nasıl şekerli şeyler yemezdi! Aklına düşen an ile yine yanakları yine  kızardı. Çikolata bile mi yemiyorsun? Diye sormuştu boşluğuna gelip Ve aldığı cevap şu olmuştu. Tatlı niyetine seni yiyorum ya yetiyor.'  demişti üç gün boyunca aklına geldiği her an utanmıştı. Yusuf Mirza son zamanlarda çok fazla edepsiz olmuştu. Düşünceleri eşliğinde çalışma odasının önüne gelmişti bile. Derin bir nefes aldı ve kapıyı nazikçe tıklatı. İçeriden tok bir Gel  sesini duymasıyla gülümsedi. Ve kapıyı açtı kocası dosyalara gömülmüş telefonla konuşuyordu.

- Tamam, Demet ben Gökhan bey ile konuşuyorum birazdan." Dedi Yusuf Mirza, karısını görünce gülümsedi bana Gülhanım, duyduğu isimle  kaşlarını çattı. Demet.... Yusuf Mirza'nın yeni asistanı idi. Eski asistanı Hazal, eşinin işi nedeniyle başka bir şehire taşınmışlar. Yusuf Mirza'da yeni asistanı olarak Demet Hanımı! İşe almış. Ama sevmemişti Gülhanım, Demet Hanımı(!) Çünkü iki gece üst üste kocasını aramış ve saçma sapan şirketle ilgili sorular sormuştu. Allah'ın sabahı torbaya mı girmişti de gece arayıp soruyordu kocasına. Neyse dedi içinden Gülhanım ve elindeki kahve tepsisini Yusuf Mirza'nın önüne koydu. Kocası birkaç cümle sonra telefonu kapatmış ve masasının üzerine koymuştu.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin