21.Bölüm: KARANLIĞIN FISILTISI

En başından başla
                                    

"Aşk olsun!" dedi Liya. "Sadece senin iyiliğini düşünüyorum."

"Ne zamandan beri?" Saraya geldiğimden beri o kahrolası kraliçene övgüler yağdırıp duranlardan biri de sensin. "Kraliçenden zaman mı kalıyor?"

"Haksızlık ediyorsun Rena." Yatağımın ucuna oturdu kibar bir şekilde. "Her zaman senin iyiliğini düşünerek hareket ettim... Her zaman."

"Kötü biri olsaydım da benim iyiliğimi düşünür müydün Liya?" Tuzak soruyu patikaya yerleştirmiş oldum. Kraliçenin sonu geldiğinde onunla birlikte son bulacak bir hayatın mı olacak yoksa masumlarla birlikte özgür mü kalacaksın şimdi belli olacak Liya. İyi düşün aptal kız, iyi düşün. Yakma kendini.

"Kötülük bu diyarın hastalığı oldu hep." Başını salladı bilmiş bir şekilde. "Kötülük yapan daima lanetlenir. Nasıl ki iyilik yapan diyarın lütfuyla ödüllendiriliyorsa... Kötülüğün yanında olanlar da cezasını elbet çekiyor."

"Yani?"

"Kötü birinin iyi bir hayat sürmesini dilemezdim."

"Kim olursa mı?"

"Kim olursa derken?"

"Lordlar, leydiler ve kraliçe de buna dahil mi?"

"Eğer kötü bir leydinin hizmetinde olsaydım ya da kraliçemiz zalim olsaydı Periler Ormanı'na döner, çok daha sakin ve sıradan bir hayat yaşardım." Bunu söylerken iç çekmesi dikkatimden kaçmadı.

Arkamı dönmeden önce gömleğin uçlarını çekiştirerek bacaklarımı örttüm. Birkaç adımla Liya'nın yanına ulaştığımda kalçalarımın altında ellerimle gömleği sabitleyerek Liya'nın yanına oturdum.

"Oraya dönmek ister miydin?"

Hiç düşünmeden başını iki yana sallayınca beklediğim cevabın bu olmadığını fark ettim. Ondan daha hüzünlü bir cevap beklemiştim açıkçası çünkü iç çekişi alenen geçmişi yad etmişti.

"Hiç istemedim." Dudaklarını içe katlayıp yutkundu.

"Neden peki?"

"Keybos Krallığı..." Gözlerini üzerimden kaçırdı ama benden çok giyindiğim gömlekten kaçar gibiydi. Aryen'i ve onun krallığını anımsatan bir şeyi görmeye tahammülü edemiyordu. "Gölge Avcıları, Periler Ormanı'nı yağmaladığında ailem onların zalim kılıçlarından ve oklarından kurtulamadı. O gece baskın yapıldığında güneş bir daha hiç doğmayacak sanmıştım." Başını kaldırıp doğrudan yüzüme baktı. "Ama doğdu. O zamanlar küçük de olsam hiçbir şeyi unutmadım. Bize saldıranları da yaktıkları peri köylerini de masumların çığlıklarını da unutmadım hiç."

Bu yüzden Keybos Krallığı'ndan ölesiye nefret ediyordu demek... Haklıydı ama bu emri veren Aryen olamazdı. Öyle olsa ormanda karşıma çıkan peri kızı Suray'a kendi topraklarında bir yaşam sunup himayesine almazdı.

"Bunu Aryen mi yaptı?" diye sordum korkarak da olsa. "Emri o mu verdi?"

Liya sessizliğini korudu ama cevap vermekte gecikmeden başını iki yana salladığında dört nala koşturan kalbim duruldu. Ayağımın altından kayan dünyam bir anda yerine geliverdi. Aryen'in suçsuz olduğunu Liya'dan duymak, içime soğuk sular serpmişti.

"Simav," diye mırıldandı. "Kuzenim. Beni o kurtardı. Kraliçeye sığındığımızda ikimizin de sarayda görevlendirilmesi için eğitilmesini buyurdu." Başını dikleştirdi. "Kraliçe Maysa'ya da Glander Krallığı'na da bağlılığımın asıl sebebi bu. Yeni bir hayat bahşedildi bana bu sarayda."

YOZLAŞMIŞ HARABELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin