Bölüm 5, Aldanma Gecenin Aydınlık Yüzüne

Start from the beginning
                                    

  Rae hafifçe gülümsedi. "Yine kaçacak mısın?" Gülümsemesi öfkeli bir kahkaha ile sonlandı. "Yine bencil davranacak mısın?"

  Ellerimi kucağımda birleştirerek çenemi dikleştirdim. "Ben ne yaptıysam senin ve Troya'nın iyiliği için yaptım."

  Rae'nin karanlığı patlayıp zemini titrettiğinde neredeyse kayadan tekrar suya düşüyordum ama son anda tutunmayı başardım. Tavandaki sarkıtların bir kısmı bizden uzağa yere düşerken Rae karşımda belirdi. "Ben hiçbir zaman senden benim için kendini feda etmeni istemedim Mara." Sesi gücünün öfkeli tavrının aksine kontrollüydü. "Ben sana hiçbir zaman yeniden tek parça olmak istediğimi söylemedim."

  Cesaretim, neredesin? "Ben yapılması gerekeni yaptım ve bundan pişman olmadığımı da söyledim."

  Rae kollarını iki yanımdan kayaya dayadı, konuşmadan önce diliyle alt dudağını ıslattı. "Yapılması gereken benim yanımda kalmandı. Yapılması gereken benimle evlenmen ve bir aile olmamızı sağlamandı. Yapılması gereken, sikeyim Mara, yapılması gereken tek şey bizi diğer her şeye tercih etmendi." Başını iki yana salladı, öfkeli gözlerinde yıldızlar patladı. "Sen benden sadece seni almadın, sen benden ailemi, Rayen'i aldın."

  Genzim yanmaya başladı, bakışlarımı onunkilere kaldırdım. "Bana bir cevap vermedin," diyerek onu zorladım. Suratını çevirdiğinde çenesini sıkıca tutarak tekrar bana bakmasını sağladım. "Bana her şeyin bittiğini mi söylüyorsun Rae?"

  Çenesinin üzerinde duran elimi kavradı. "Bitmesini mi istiyorsun?" Karanlığı ikimizin de etrafına dolanırken artık kaynak suyunun sıcaklığı yoktu, etraf buz gibiydi. "Onu mu istiyorsun?"

  Sorusu beni o kadar şaşırttı ki ona verecek uygun bir cevap bile bulamadım. "Rae," diyerek onu uyardığımda elimi bıraktı.

  Geri çekilerek benden uzaklaştı, karanlığı bir kez daha yeri titretti. "Onun zihnini gördüm Mara, ona sarıldığını, onun kollarında ağladığını gördüm." Karanlığı kaynak suyuna çarptı, su büyük bir güçle etrafa yayılırken ikimizi de sırılsıklam etti. "Sana dokundu, seni yıkadı ve sana baktı." Tüm bedeni titrerken gözleri korkutucu bir gümüş renge dönüştü. "Kendini ona açtın, benim yanımda her zaman güçlü olmaya çalışırken onun yanında güçsüz olmayı umursamadın."

  Nihayet kayadan kalktım, benimle birlikte tuniğimden akan sular ıslak zemine damladı. "Yeter artık!" Bağırışım kendi içimdeki gücü uyandırdı, parmaklarımın sıcaklıkla damgalandığını hissettim. "Apollon'un ne düşündüğü umurumda bile değil. Çok merak ediyorsan benim zihnime bak, Rae. Bütün mesele benim ne düşündüğüm mü yoksa onun ne düşündüğü mü?"

  Sert bir sesle, "Hayır," dedi, bir adım geri çekildi.

  Gücüm parmak uçlarımdan sızdı, çatırdadı. "Neden?"

  "Çünkü orada göreceğim şeyden korkuyorum."

  İkimiz de sustuk, güçlerimiz birbirini selamlamak için iç içe geçse de anlaşılan biz onlar kadar bağışlayıcı olamıyorduk. En sonunda bu ıstırap dolu sessizliği bozmak için, "Lethe'nin suyundan içecektim," dedim, Rae'nin karanlığı geri çekildi. "Hades seni hatırlayarak daha fazla acı çekmemem için bana Lethe'nin suyundan verdi."

  Başını iki yana salladı. "Yani ben unutmayı tercih edecektin." Hızla yeniden karşıma dikildi, kollarımı sıkıca tuttu. "Ben her günümü senin acınla geçirirken sen acını mı dindirecektin?"

  O bana karşı çıkamadan suratına dokundum ve o istese de istemese de düşüncelerimi ona akıttım. Ona, yeraltı dünyasında yaşadıklarımı, Hades'e Rae'ye onu sevdiğimi söylemesi için yalvarışımı gösterdim. Ona, ölümden döndüğümde aklıma gelen ilk şeyin o olduğunu, Apollon'un bana onun için ağladığım zamanlarda teselli etmek için sarıldığını, bozulan yeminin beni nasıl ateşler içinde bıraktığını gösterdim. Her şeyi, içimde ne varsa ona gösterdim. Kirke'nin bana söylediklerini, onu büyülemekten başka bir çarem olmadığını. O acı içinde dizlerinin üzerine çökene kadar da göstermeye devam ettim.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now