"Ah, evet. Sadece biraz başım döndü." Dedim Minho'ya gülümseyerek. Umarım rol yaptığımı anlar diye içimden dualar okurken, Jisoo'nun sesi ile ona döndüm.

"Iyi misiniz? Lavaboya gitmek ister mısınız?' Jisoo'nun ilgili sesini duyduğumda başımı salladım. Planım işe yarıyordu. Jisoo benimle geleceğine dair bir seyler söyledikten sonra ilerlemeye başladı. Arkasından sırıtıp peşinden gittim. Bir yandan da kulaklığı çalıştırıp Minho'ya yapması gerekenleri söyledim. "Kiminle birlikte olduğunu çöz."

"Iyi misiniz bay Han?" Dedi lavaboya girdiğimizde. Karişik bir lavaboydu, bu yüzden benimle gelebilmişti. Elimi yüzümü yıkayıp başımı salladım. "Daha iyiyim, içeri geçelim."  Başını sallayıp gülümsedi ve lavabodan çıktı. Kahkülümü düzeltirken Minho'nun yanına ilerledim. "Ne öğrendin?" Sesimi duyduğunda yanıma ilerledi. Saçımı düzenltiyormuş gibi yapıp fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Görevlilerden biri ile konuşurken duydum. Sakın ikram edilen şeylerden içme. Içinde bir şey olabilir." Başımı sallayıp onayladım onu.

"Masaya gidelim hadi." Dedi ve sağ elini belime sarıp yürümeye başladı. Gerildiğimi belli etmemeye çalışarak Jisoo'nun da olduğu masaya onunla beraber yürüdüm.

"Oh, hoşgeldiniz." Jisoo'nun neşeli sesini duyduğumda yüzümü buruşturmamak için çok zor durdum. Yüz ifademi koruyarak masaya Minho ile oturdum ve gülümsedim.

Masada ilgimi asla çekmeyen bir konu dönerken oldukça sıkılmıştım. Minho'nun masada ki elini izlerken aniden çekilen sandalye sesi ile başımı kaldırdım. "Ben makyajımı tazeleyip geliyorum." Jisoo sahte ve itici gülümsemesi ile konuştuktan sonra masadan ayrılmıştı. Minho ile göz göze geldiğimde kaş göz yaptı. Bir süre daha dikkat çekmemek için masada durduktan sonra Minho ile beraber kalkmıştık.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Inan bilmiyoru-" sözlerini aniden giden eleklerik kestiğinde kaşlarım çatıldı. "Noluyor?"

"Bunun onun işi olduğu belli." Dedi ve elimden tutarak Jisoo'nun gittiği yere ilerledi. Daha elektirikler gideli bir kaç dakika olsa da büyük bir kargaşa çıkmıştı. Fark edilmemiz imkansıza yakındı kısaca. Tuvalete gireceğimiz sırada arkamızdan gelen sesle durduk. "Nereye gidiyorsunuz?" Başımı çevirip arkama döndüğümde Minho'nun elini sıktım.

Jisoo arkamızdaydı ve elinde ki silahı bize doğrultmuştu. Minho arkasını döndüğünde alayla sırıtıp ellerimizi ayırdım. Minho hızla bana dönüp elimi tekrar tutup beni durdurmaya çalıştı. "Napıyorsun?" Ona dönüp başımı hafifçe sola eğdim. "Napıyorum?"

"Elinde silah var. Görmüyor musun?"

"Görmemek için kör olmak gerekir Lee." Dedim elimi cekip Jisoo'ya dönerken. "Çift değilsiniz. Kiminle çalışıyorsunuz?" Alayla ona ilerleyip boylarımızı eşitlemek için eğildim.

"Çift olmadığımızı söylemedim." Minho arkada şokla Bana dönerken Jisoo'nun da aşağı kalır yanı yoktu.  Kaşları çatılırken ani boşluğu ile elini hızla büktüm ve silahın yere düşmesini sağladım. Kız acıyla inlerken silahı ayağımla Minho'ya ittim. Silahı yerden alıp kıza doğrulttugunda iki elini de tutup arkasında bağladım ve hızla duvara ittim. Dişlerini acıyla sıkarken bu hâline gülmüştüm.

Partner // MinsungWhere stories live. Discover now