40 - final

5.3K 445 137
                                    

ortam fazla gergindi, cholé bir koltukta tek başına oturuyor, taehyung ve jeongguk'sa onun karşısında

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

ortam fazla gergindi, cholé bir koltukta tek başına oturuyor, taehyung ve jeongguk'sa onun karşısında. kimse ilk konuşan olmaya yanaşmıyor. rahatsız edici dakikaların ardından taehyung nihayet boğazını temizliyor. "abla" diyor, sesinden belli huzursuzluğu. nasıl devam edeceğini bilemiyor, sessizleşiyor.

kahve diyor, kadın dalgınca. ayaklanıp mutfağa gidiyor. agathe'yi yeni uyutmuş. uyanmasından korkuyor. babaannesinin ismini vermiş kızına. minik kız gerçekten de benziyor ona. vakit geçiyor, kahveler bitiyor. taehyung, diyor. "tebrik ederim. gerçek sevgiyi bulmuşsun. beni yanıltmayı başardınız. bilmiyorum, hala bir şeyler garip geliyor ancak senin adına mutluyum kardeşim. senin hayatın bu. git doyasıya sev, sevil. agathe doğduktan sonra saf sevgiyi tekrar hissetmeye başladığımı düşünüyorum. annelik, benim kalbimdeki buzları eritiyor."

derin bir nefes alıp jeongguk'a bakıyor "ve sen jeongguk daima taehyung'un yanında olduğun ve onu sevmeyi bırakmadığın için teşekkür ederim. ikinizden de özür dilerim çocuklar. bakın, bu tür ilişkileri hala onayladığım söylenemez ancak benim onayım da gerekmiyor zaten. anlıyorsunuz değil mi?"

jeongguk gülümsüyor ve teşekkür ediyor, işlerin tatlıya bağlanmasına sevindi. taehyung'sa ablasına sarılıyor, ne olursa olsun onlar kardeş. pek bir özlemiş canından bir can olan kadını. 

biraz daha hasbihal ettikten sonra oradan ayrılıyorlar. taehyung, doyasıya paris'i gösteriyor jeongguk'a. küçükken oynadığı caddeler, babaannesiyle gittiği park, ablasıyla oynarken düşüp dizini kanattığı yol, lisede ona sataşan çocuklardan kaçıp oturduğu kaldırım, her sabah ekmek aldıkları fırın, zamanında en sevdiği pastane, altı yaşındayken tırmanmaya çalıştığı ağaç.. anılar teker teker düşüyor belleğine. her bir anısını anlatıyor yaşça küçük olana. jeongguk büyük bir ilgiyle dinliyor onu. bir yandan da minik taehyung'u hayal etmeye çalışıyor. paris artık daha da güzel bir yer gözünde. 

burası taehyung'un çocukluğu, her bir köşesinde ona dair izler var. 

günün ortalarına doğru alyssa arıyor, onunla görüntülü konuşuyorlar. telefonu kapattıktan sonra işlek bir kafeye oturup karınlarını doyuruyorlar. kalktıklarında jeongguk'un gözüne bir hareketlilik takılıyor, gözlerini kısıp baktığında bunun bir fare olduğunu anladı. taehyung, diye bağırmasıyla esmer beden korkuyla yerinden sıçardı "jeongguk, tanrı'm iyi misin? işaret parmağıyla fareyi gösterdiğinde taehyung kıkırdamış ve onun saçlarını karıştırmıştı. "hiç kedi olmadığının farkında değil misin, kuzum? avcılar yoksa avlar artar." 

ama, diyerek kaşlarını çattı jeongguk. "sokakta farelerin dolaşması güzel bir şey mi? hele ki veba gibi büyük bir salgın bu canlılar sayesinde yayılmışken." omuz silkti taehyung. "doğma büyüme buralı olsan emin ol şaşırmazsın, iris." taehyung'un ona olan hitabıyla gülümsemiş ve sevgilisinin koluna girmişti.

hava gitgide kararıyordu. kar tekrardan yavaş yavaş yağmaya başlamıştı. paris'in karı da bir başka güzeldi, sanki şehrin romantizmine ayak uydurmuştu. yeni yıla epey az vakit kala eyfel kulesine giden ikili, kıştan dolayı fazla sıra beklemeden kulenin içine girmişler ve paris'e bir de tepeden bakma fırsatı bulmuşlardı. 

İris'in ÖlümüKde žijí příběhy. Začni objevovat