3. Ürkek

505 100 48
                                    

Double update yaptım, yapmayacaktım ama yaptım yauv :*

-

Hapishanedeki ikinci günümde, avlunun köşesinde duruyordum. Sırtımı binaya yaslamış, gölgenin tadını çıkarmaya çalışıyordum. Hava çok güneşliydi. İnsanlar sohbet ederek avluda gezerken, kimi de kendilerince oyun oynuyordu. Futbol oynayan, misket yuvarlayan, sigara içen...

İçim boğuluyordu.

Hâlâ bunu yaşadığıma inanamıyordum. Hayatım yerle bir olmuştu ve avukat yardımıyla, dava sürecinde yaptığımız itirazlar bir işe yaramamıştı. Bunu asla aşamayacaktım. Burası artık benim için iki yılımı değil, ömrümün geri kalanını etkileyecek olan bir mezardı.

"Bizsiz ne arıyorsun burada?" Otis ve Boris yanıma geldi. Otis bana sigara uzattığında başımı sağa sola salladım. Bir boksör olarak fiziğime de organlarıma da çok iyi bakardım. Gerçi, bunun artık bir önemi var mıydı bilmiyordum ama meslekî alışkanlığın peşimi bırakması zor olacaktı.

"Duruyorum."

İkisi de güldü. "Boris'in saçma cevaplar verdiğini düşünürdüm," dedi Otis. "Ama yanılmışım."

Ben de güldüm ama uzun sürmedi. "Myron yok mu?"

"Yaşlı adam dinleniyor. Böyle zamanlarda koğuşta yatmayı sever."

"İkinizin adı çok benziyor," dedim. "Akraba mısınız?"

İkisi de birbirine baktı, gülümsedi ve bana döndü. "Aslında ikimiz de üvey kardeşleriz," dedi Otis. Sigarasından bir nefes çekti. "Bizi evlat edinen ailemizin çocuğu olmuyordu. Önce Boris'i aldılar, sonra beni buldular ve adımı ona uygun şekilde koydular. Tabi, ben ondan büyüğüm."

"İsmini değiştirmek zor olmadı mı?"

"Afrikalı göçmen bir aileden gelmişsen bazı şeylere itiraz hakkın da olmuyor. Rahat ve sıcak bir evde İngiliz bir aile tarafından evlat edinildim. Öz ailem beni satınca, onlardan başka kimsenin beni almak isteyeceğini düşünmedim. Ben de kabullendim. On iki yaşında falandım."

"Birlikte olduğumuz için şanslıyız yine de," dedi Otis, sevecen gülüşüyle.

"Buraya nasıl düştüğünüzü sorsam, cevaplar mıydınız?"

Boris benim gibi sırtını binaya yaslarken çok üzgün görünüyordu. Otis de önce kardeşine, sonra bana baktı. "İkimiz de soyguna karıştık, sonra da masum birinin ölümüne neden olduk."

"Üzgünüm."

"Alıştık," diyerek sigarasından bir duman aldı, tekrar üfledi. "Bir de seni sormalı, sen anlatmaya hazır mısın?"

"Benimki çok karışık."

"Neyse ki yeterince vaktimiz var."

"O hâlde zamana bırakalım."

"Zaman fazla uzamasın, dostum. Yanımıza alacağımız kişiyi tanımak istiyoruz."

Haklıydı aslında. Üçü de sıkı birer dost olduğu için birbirlerine güveniyorlardı. Dördüncü birini alacaklarsa şayet, ona güven duymaları gerekirdi. Dolayısıyla en başta iyice bir tanışmak gerekiyordu. Onlarla birlikte olmak benim açımdan da iyi olabilirdi. Eğer onlar da güvenilir ise, yalnız olmazdım.

"Söz veriyorum," dedim. "Bu iki yıl içinde anlatacağım kişiler siz olacaksınız."

Otis iri avucunu bana uzatınca, elimi avucuna gömerek sıkıca el sıkıştık. Gülümsedi. "Seni sevdim. Kolay kolay kimseye ısınmam," dedi elini çekerek.

Fighter's Feelings | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin