2

265 37 58
                                    

Iyi okumalar, bi de yorum yaparsanız sevinirim. Hayalet okuyucu olmayın ...

💎

"Pardon bi bakar mısınız?"

Jimin arkasını döndüğünde görmeyi hiç beklemediği yüzle karşı karşıyaydı ; karşı okulun gözde çapkını, herkesin peşinden koştuğu bad boy Jeon Jungkook...

Jimin şaşkınlığını daha sonra yaşamayı aklına not ederek hemen cevap vermeyip karşısındaki adamı süzmüştü. Gerçekten konuşulanların hakkını veriyordu.

"Evet?" Jimin kısa ve net bi cevap vermişti. İşte sıra Jungkook'taydı çünkü o daha ne diyeceğini bile bilmeden gelmişti Jimin'in yanına

"Hiç, öylesine tanışmak istemiştim"

Jimin daha da şaşırmıştı çünkü duyduğu kadarıyla Jungkook hiç kimsenin ayağına kendisi gitmezdi hep ona gelirlerdi. Şaşırmıştı, çok şaşırmıştı...

"Bunun için bi sebep göremiyorum"

Jungkook belki de sinirlenmeye başladı. Zaten hayatında yapmam dediği ne varsa şu an yapıyordu bir de tersleniyor muydu? Komikti gerçekten

"Hemen bir sebep bulabilirim"

Jimin jungkook'u da kolundan tutup çekiştirerek arkadaşlarının yanından uzaklaşmış tenha bi yere gelmişti. Arkadaşlarının şaşkın bakışlarıyla daha sonra da başa çıkabilirdi

"Arkadaşlarımın yanında böyle şeylerin konuşulmasından hoşlanmam, şimdi ne diyecekseniz burda diyebilirsiniz"

Jungkook şaşkınlıkla izliyordu karşısındaki afeti. Güzel olduğu kadar da biraz inatçı biriydi. Kesinlikle onunla tanışması gerekiyordu. Hatta kesinlikle daha ilerisine gitmek istiyordu.

Jungkook yandaki duvara yaslanmış kollarını önünde çaprazlamıştı, jimin bu haline göz devirdi

"Bence niyetimi belli ettim, sence etmedim mi?"

Jimin karşısındaki adamın ne demeye çalıştığını tabii ki anlamıştı. Hem gözü bir yerlerden de ısırıyordu, onu daha önce görmüştü.

Tabii ya o, bugünkü arkadaşının zoruyla gittiği basketbol maçında karşı okulun takım kaptanıydı. İzlerken gerçekten de çok beğenmişti. Ve bu adam şu an karşısındaydı. İnanılmaz...

"Ben bu gece o tarz bi şey olacağını düşünmüyorum"

Ne! Jeon Jungkook ilk defa reddediliyordu hem de ilk defa kendisinin ona gittiği biri tarafından reddediliyordu?!?

Taehyung uzaktan ikiliyi izliyordu. Seviniyordu arkadaşı için. Çünkü arkadaşı mutluysa o da mutluydu. Jungkook'un küçükken neler yaşadığını kendisi çok iyi biliyordu. Her anında yanındaydı. Onun mutluluğu kendi mutluluğuydu...

Ama sanki ters giden bir şeyler vardı. Jungkook pek de mutlu gözükmüyordu. Tae'ye göre şu an Jungkook'un Jimin'i elinden tutup mekandan çıkarması gerekiyordu.

Tae biraz daha inceledi. Baktıkça Jungkook'un yüzü daha da asılıyordu, hatta sinirleniyordu. Ah ama neden?

Jungkook sinirliydi. Hemen yumruğunu sıkıp mekandan dışarı çıkmıştı bile. Tae ise anlamaz bakışlarla hemen arkasından gitmişti.

Jungkook dışarı çıkıp derin bir şekilde için çekti havayı. Arkadan boğuk boğuk müzik sesleri geliyorken gözleri kapalıydı ve rüzgar yüzüne vuruyordu. Cebinden paketi çıkartıp içinden bir tane sigara alıyordu ki arkasından bir el omzuna dokunarak  onu durdurdu.

Biliyordu Jungkook. Az önce Tae'nin en sevmediği şeyi yapacaktı. Tabii ki de Tae buna izin vermeyecekti.

"Bir daha yapmayacaksın demedim mi ben sana?"

Tae sanki korumacı tavırlarıyla Jungkook'un annesi gibiydi. Çok uğraşmıştı sigarayı bırakması için. Jungkook hala ara ara kaçamaklar yapsa bile Tae hemen onu suçüstü yakalıyor durduruyordu. Arkadaşının gözünün önünde her gün ölmesine izin veremezdi öyle değil mi?

"Yine yapıyorsun Jungkook?"

"Yine yakaladın Taehyung?"

"Tamam bunun hakkında daha fazla konuşmayacağım. İçeride neler oldu bana hemen şu an anlat"

Jungkook yine sinirlenmişti. Belki de ilk defa reddedilmişti. İlk defa istediği bir şey olmamıştı.

"Beni reddetti"

Tae şaşkınlıkla dinliyordu. "Nasıl reddetti?"
Jungkook omuz silkti. Umursamaz bir şekilde

"Basit işte. Hayır dedi. İlk defa ben birisine kendi ayağımla gittim ve o da beni reddetti. Umarım bir daha karşıma çıkmaz Tae. Umarım"

Elindeki yeni yaktığı sigarayı yer atıp ayağıyla ezdikten sonra Jungkook arabasını valeden istemiş ve binerek hızla ordan uzaklaşmıştı. Nereye? Tabii ki basketbol oynamaya...

Kaybetmeyi asla kabullenemeyen Jungkook'a bir günde iki yenilgi fazla gelmişti.

Tae arkasından ağzı açık bir şekilde kalakalmıştı. Her şeyin olma olasılığı vardı ama bu olayın olma olasılığı yoktu...

Jungkook'un nereye gittiğini bildiği için edindişe etmedi. Rahattı bu konuda. O yüzden içeri tekrar girip partiye devam etmişti.

İçeri girdiğinde Jimin gözüne takılmıştı. Biraz garip biri gibiydi, gizemliydi. Tam da Jungkook'un sevebileceği gibi...

Arkadaşlarıyla gayet mutluydu. Belki de Jimin hakkında duyduğu şeyler yanlıştı. Bunu da düşünmeden edemedi...

~

Tae :
Aç artık şu telefonlarımı Jungkook. Saat kaç oldu haberin var mı?

Hadi ama Jungkook?

Jungkook?

Merak etmeye başlıyorum

Eğer dönmezsen Yoongi Hyungu arayacağım

Peki tamam ısrar etmiyorum ne istersen yap

Jungkook nefes nefese kalmış bir şekilde basketbola ara verip telefonunu eline alıp saate bakmıştı 01.13

Gerçekten geç olmuştu anlaşılan. Daha sonra bir sürü cevapsız arama olduğu farketti. Kimdi? Tabii ki Tae..

Bir sürü de mesaj atmış
"Manyak" dedi yarım bir gülümsemeyle. Açtı okudu mesajları klasik Tae'ydi işte...

Jungkook bu kadar mesaja ve aramaya cevap vermesi gerektiğini düşündü ve mesaj attı Tae'ye.

Kookie :
İyiyim merak etme.

Tae gelen mesajla derin bir nefes almıştı. Ne yaparsa yapsın Jungkook'u seviyordu işte...





🪄💫✨️🌟

Öyle işte...

Hesabıma girip diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın

Fuego | Jikook Where stories live. Discover now