nous sommes amoureux partie 3

410 51 5
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

"Nereye sabah sabah?"
Jisung yakalanmanın verdiği gerginlikle yutkunmuş ve elindeki ayakabıları arkasına saklayarak Changbine dönmüştü.
"Günaydın canım hyungum. Neden uyandın ki sabah sabah."

Changbin şirinlik yapmaya çalışan küçüğe bakıp gözlerini devirdi.
"Bu numaralarla anca Chanı kandırırsın. Nereye?"

Jisung bazen iki büyüğü ile gerçekten kan bağı olduğunu düşünüyordu. Sanki ikisindende birkaç özellik almış gibiydi.

"Offf , minho ve seungminlere kahvaltıya gidicem. Cumartesinden beri sıkıldım evde."

Changbin sıkı sıkı giyinmiş ve hazırlanmış küçüğünü süzdü. Siyah rengi yakası açık yünlü bir kazak, altına siyah dar kot pantolon , üzerine kot ceket ve şişme mont.

Her zaman ki halinin aksine özenli saçları ile gayet güzel duruyordu.

"İlaçların?"
Hemen şişme montun cebinden ilaçlarını çıkartıp büyüğüne gösterdi.
"Burda."

"Tamam git ama sana birşey sorucam.
Minho ile aranda ne var?"

Bu kadar erken fark edilmesini beklemiyordu. En azından kendisi onlara söylemek istiyordu.

"Sevgiliyiz sanırım. O teklif etmedi. Bende etmedim. Ama iki kere öpüştük ve bana geçmişimi unuturacağının sözünü verdi."
Bu onları sevgili yapardı. Yani yapmalıydı.

"Bugün ben onu oyalarım ama en yakın zamanda bunu Chana söyle tamam mı? Bilmeye hakkı var."

Başını büyüğünü onaylamak için aşağı yukarı saladı. Cumartesi duyduklarından sonra minho ile arasındakileri bilmeli ve abi kardeş olarak hayatlarına devam etmeliydi.

...

Saat yedi buçuğu biraz geçiyordu. Seungmine haber vermişti kahvaltı için geleceğini ve Minhoyu uyandırmamasını, seungmin de onu onaylamış diğerlerine de sekiz buçuk gibi gelmelerini haber vermişti. Hep beraber bu soğuk havada evde güzel vakit geçirmeyi planlıyordu.

Evlerine yaklaştığında gördüğü küçük pastaneye girmiş ve kahvaltı için poğaça ve daha sonra yemek için büyük bir pasta almış yoluna devam etmişti.

Geldiği evin önünde seungmine mesaj atmış kapı açılır açılmaz titreyerek içeriye gitmişti.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum. Minho uyandı mı?"

Seungmin pembe saçlı ya kıkırdadı.
"Yok tüm akşam güzelliğin yüzünden birde sana olan aşkından şiirler ve şarkılar söyleyip geç yattı. Uyandırmasak birkaç saatten önce uyanmaz."

Seungminin dedikleri ile soğuktan kızarmış dudaklarına büyük bir gülümseme yerleştirmiş ve onunla beraber mutfağa gitmiş kahvaltı hazırlamaya başlamışlardı.

Saat sekiz buçuğa yaklaşırken altı kişilik kahvaltı masası tamamen hazırlanmıştı.
Hyunjinin attığı geliyoruz mesajıyla artık minhonun da uyanma vakti gelmişti ve seungmin bu görevi jisunga vermişti.

Jisung çıktığı merdivenlerden sonra en sondaki odaya ilerlemiş ve kapıyı sessizce açıp içeriye girmişti.
Odanın bir duvarına yaslı yatakta uyuyan bedene oradan da büyük odayı süzmüştü. Kendisi gibi dağınık turuncu saçlının kişilik olarak kendisine ne kadar benzediğini düşündü.

Minho sıcak bataniyesinin içinde kendini iyice top şekline getirmiş düzenli nefes sesleri ile uyuyordu. Jisung odasını biraz inceledikten sonra onun yanına gitmiş ve duvar ile arasındaki küçük boşluğa minhonun üzerinden geçerek uzanmıştı.

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now