o n i k i n c i ❥

En başından başla
                                    

Dizlerimi karnıma doğru çekip o küçücük delikten ona bakmaya devam ettim.

Ben olsaydım. Yani Barbaros gibi bir erkeğin kalbini kazanacak kişi ben olsaydım bunu kesinlikle tatlı dille yapardım. Gönlünü alarak, özenle bakardım mesela, onun her baktığı yerde olmak için hızlı davranırdım. Kendini kötü hissetmesin diye elini bir kez olsun bırakmazdım. Onu severdim. Çok severdim böylelikle asla kötü hisler gelmezdi kalbine. Ben olsaydım. Yani Beyza'nın yerinde ben olsaydım Barbaros'u elde etmek için Tan'ı kullanmaz, o beni kabul edene dek kalbime kilit vururdum.

Gözlerim Barbaros'a dalarak bakarken o yavaşça arkasını döndü ve yürüdü. Gidiyordu. Sanki karşısındaymışım da, konuşuyormuşum gibi, devamını dinlemeden nereye gittiğini soracak gibi oldum...sonra kendimin duvarda gizlenen bir hayalet olduğumu anımsadım.

Barbaros yanımdan gelip geçerken önüme döndüm ve bir an için derin bir nefes aldım. Alnımda biriken terlerin soğukluğunu hissettiğimde elimin tersi ile sildim. Zor kurtulmuştum. Şu yemek işine bir çare bulmalıydım, böyle büyük risk almak hiç doğru değildi.

🌃

Sabah erken saatlerde gözümü açtığım için bir süredir ev halkının evi boşaltmasını bekliyordum. Uyusam daha az rahatsız olurdum belki ama şu an dizlerim uyuşmaya başlamıştı. İnsanın her istediğinde ağrıyan yerlerini hareket ettirememesi ne kötü bir şey. Bunu, bundan mahrum kaldığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Ayağa kalkmak bile ne büyük bir nimet aslında.

Neyseki çok beklemedim. Önce Beyza sonra Ela sonra da Tan evden çıktı. Oda boşaldığında kıpırdanmaya başladım. Aslında dün gece canlı yayın açmayı düşünmüştüm ama şimdi canım pek istemiyordu o yüzden vazgeçtim. Bugünlük heyecan istemiyordum. Sadece karnımı doyurup bir de yapabilirsem duş alıp yeniden odacığa çıkıp kitap okuyacaktım. Normalde tamamen boş evler seçtiğimiz için evin içinde gezinmek ve vakit geçirmek daha kolay oluyor ama bu ev talihsiz şekilde her daim boş kalamıyor. Hele ki Barbaros'un varlığı tamamen kısıtlıyor beni.

Odacıktan aşağı inip ayaklarım yere bastığında bir oh çektim. Neredeyse tüm damarlarıma inen kanı hissettim. Sıcacık, biraz da ılık bir sıvı akışı oldu hafifçe. Ayaklarımdaki karıncalanmayı gidermek için iki kere salladım. Dizlerimi büküp oturdum sonra zıplayarak kalktım.

"Öylece uzanıp yatmak ne kadar da zor ya hu. Ah belim belim."

Belimi kütletmek için sağa sola eğilirken sesimi alçalttım. Herkes gitse de Barbaros evdeydi.

Yavaşça başımı odanın kapısından dışarı uzattım ve koridorda biri var mı diye kontrol ettim. Kimseler yoktu. Ayak uçlarımda yürüyüp merdiven başına geldiğimde alt katta da kimse olmadığını gördüm. Hatta banyo doluydu ve muhtemelen Barbaros banyodaydı. Çok güzel bir zamanlamaydı. O duştayken aşağı inip yiyecek bir şeyler alabilir ya da lavaboyu kullanabilirdim. Fakat odasına girip gezinmek daha cazip geldi.

Barbaros'un odasına gitmek için bir adım atıyordum ki alt kattaki kapının kapanma sesini işitip durdum. Şimdi koşsam bile kesin sesten yakalanırdım. Olduğum yerde sessizce dururken gelen kişinin yukarı çıkmaması için dua ettim. Genelde kabul olmaz dualarım. Ya da ben hep imkansızı istiyorum. Ne bileyim, ama bu sefer kabul olundu ve gelen kişi üst kata değil ikinci kata çıktı.

Gelen kişi Beyza'ydı ve elinde bir paketle koşarak geliyordu. Merdivenleri çıkıp ikinci kata geldiğinde geri çekildim. Yürüyüşü hızlandığında hafif eğilip baktım doğruca Barbaros'un odasına girmişti.

HAYATTA KALMA SANATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin