Sabah mutlu bir şekilde uyandım. Ta ki aşağıda birinin kapımı yumruklayıp 'sevgilim geç kalıyoruz' diyene kadar. Saate baktım. Evet birazcık geç kalmıştım ama neden bu çocuk okula gitmek yerine gelmiş benim kapıma dayanıyordu ki?
Hızlıca üstümü giyinip çantamı aldım ve aşağıya indim. Kapıyı açtığımda Park Jimin tüm berbatlığı ile karşımda duruyordu.
"Ne var?"
"Geç kalıyoruz sevgilim."
Jimin'in neden kapımda olduğunu ve neden bana sevgilim dediğini suratına toplam on bir saniye baktıktan sonra hatırladım. Jeton biraz geç düştü. Uykumu alamadım sanırım.
"İyi de geç kalıyorsam kalıyorum. Sen neden geliyorsun ki? Gitsene okuluna."
Bunları söylerken bir yandan hırkamı giyip bir yandan da kapıyı kilitlemeye çalışıyordum.
"Okula gitmeyi bende biliyorum herhalde Yoongi-ah. Sadece beni evimden alman gerekiyordu ama sen uyuyakaldın. Bu yüzden ben seni almaya geldim. İyi yapmamış mıyım?"
Hayır, yapmamışsın.
"Birilerinin bizi okulda bu şekilde görmemesi gerekiyor.
Bir yandan yürümeye başlamıştık bile.
"Neden?"
"Çünkü bu sadece basit bir iddia Park Jimin. Seninle yan yana görünmek istemiyorum. Adım çıksın da istemiyorum."
Bunu diyerek adımlarımı hızlılaştırıp Jimin'i arkamda bıraktım.
PARK JİMİN'DEN
Onun bana bu şekilde davranması kalbimi acıtıyordu. Neden bana sadece bir şans vermiyordu ki? Aslında bana bir kere şans verse, bir kere bana adım atsa ben ona bin adım atacaktım. Ama o bana bakmıyordu bile.
İnsanlar yüzündendi biliyorum. Evet belki de Yoongi gerçekten kızlardan hoşlanıyordu fakat bunu kendisi bile bilmiyordu. Onun şuan tek düşündüğü sey insanlardı. Ben şimdi bir erkekle sohbet etsem insanlar ne der? Park Jimin'i sevsem insanlar ne düşünür? Park Jimin ile çıkmaya başlasam nasıl tepkiler alırım? Yoongi'nin kafasının içinde hep bunlar vardı. Evet beni sevmiyor olabilir fakat o hayatı boyunca her zaman insanların gözünden düşmemek için çabaladı. O yüzden henüz beni isteyip istemediğini bile bilmiyor.
Yaklaşık 5 yıldır onu seviyorum fakat o farkında bile değil. Sevmek nedir bilmiyor. Sevilmek nedir bilmiyor. Dediğim gibi düşündüğü tek şey çevresindeki insanlar. Siz sevmek nedir bilir misiniz? Benim gibi sevebilir misiniz? O kendini incittiği zaman, ben ondan daha çok üzülüyorum. Kendine zarar verdiği zaman ben ondan daha çok ağlıyorum. O her sevindiğinde ben ondan daha çok mutlu oluyorum. Her maçta onların takımını tutuyorum. Her maçta onun kazanması için dualar ediyorum. Sırf o mutlu olsun diye.
Onu ilk gördüğümde ortaokulda
3. sınıftım. Bizim okulumuza yeni gelmişti. O zamanlar da çok yakışıklıydı. Kız erkek herkes onunla tanışmaya gidiyordu. Ben onu hep uzaktan izledim. Yanına hiç gitmedim çünkü bundan rahatsız oluyordu biliyordum. O zamanlar Yoongi şimdi olduğu gibi zorba değildi. Aksine utangaç, sessiz, sakin bir çocuktu. Hiç arkadaşı da yoktu. İki yıl boyunca hep böyleydi. Eminim beni hiç görmemiştir. Çünkü ben onu hep uzaktan seyrederek sevdim.
Onu her gördüğümde aldığı bir çikolata vardı. Beyaz çikolata. Bembeyaz paketin üstünde çikolatanın markası yazıyordu ve arkasında ise rengarenk çiçekler vardı. Günlerce o çikolatayı aramıştım marketlerde. Ona sürpriz yapmak istemiştim. Aslında amacım ona o çikolatayı verip arkadaş olmaktı fakat bende en az onun kadar utangaçtım. Bu yüzden çikolatayı bulup aldıktan sonra her gün sırasının altına koymaya başladım. Hiç çikolatayı görüp aldı mı bilmiyorum. Fakat ben her gün o çikolatayı oraya koydum.
ВЫ ЧИТАЕТЕ
Only a Month
ФанфикшнOkulun sessiz ve utangaç çocuğu Park Jimin ile onun aşık olduğu okulun popüler ve homofobik çocuğu Min Yoongi. Bir gün Park Jimin, Min Yoongi'yi bir iddia yüzünden oynadıkları basketbol maçında yendiği için ondan bir ay boyunca onunla çıkmasını ist...
