Bütün iyi insanlar delidir

Start from the beginning
                                    

Adını hâlâ hatırlamaya çalıştığım adamla güney bahçesi denilen yerde bir gezintiye çıkmıştık. Açıkçası pek de etkileyici değildi. Çiçek böcek her yerde değil mi zaten? Bunu ilgi çekici kılan ne? Benim yakından izlediğim çiçek daha ilgi çekiciydi. İçinde doğanın en acımasız sahnesine tanık oluyordum. Çiçeğin içine ağ örmüş bir örümcek ve o ağa tesadüfen takılan karıncanın nefes kesen mücadelesi... Karıncayı içeri atan kişi ben olduğum için pek de tesadüfi gerçekleştiğini söyleyemem sanırım. Ancak doğa her saniye hayatta kalmak için savaşılan bir kanundan ibarettir. Ben de besin piramidinin en alt tabakasında gibi hissederken bunu onaylıyorum. Vahşi yaşam, her gün hayatta kalmak için verilen mücadeleden ibarettir. Vahşi doğada böyle. Ağlak eziklere yer yok.

Ben ormanın kanunları bizzat yazmış gibi düşünceler içindeyken bahçede rahat gezilmesi için yapılan taşlı yolda yürüdüğümüz Conall eliyle biraz ilerimizdeki camdan yapıyı gösterdi.

"Bu sera bizzat 3. Kraliçe Victoria Aundreya tarafından yapılmıştır. Krallıktaki en büyük sera olduğu biliniyor. İçinde yurt dışından getirilen ve ülkemizde sadece burada bulunan çiçekler de var. Yalnızca Kraliçenin özel misafirleri erişim sağlamıyor olsa size orayı gezdirme şerefine nail olmak isterdim." Kristalimsi camlardan dolayı içeride ne olduğu belli olmasa da yeşil renginin hâkim olduğu belliydi. Yarım daire şeklindeki yapı ister istemez insanın içinde merak uyandırıyordu.

"Siz hiç oraya girdiniz mi?"

"Birkaç kere. Kral ile birlikteyken girdiğim zamanlar oldu." Bu cevabıyla gözlerim ona döndü.

"Kral ile yakın mısınız?"

"Söylemedim mi? Kralın başsekreteriyim." Ne? Sekreterliğin başı da mı var?

"Aa, bilmiyordum." Şaşkın sesime gülümseyerek tepki verdi. Gözlerimi daha fazla onda tutmayarak önüme döndüm ve seraya baktım. Tüm yapı gibi kapısı da camdandı. Acaba burayı yaptırmak ne kadar tutmuştu? 3. Kraliçe epey zevkine düşkün birisi olmalıydı.

Bir saniye, üçüncü mü? Kaç tane Kraliçe var ki? 3. Kraliçenin olması ne anlama geliyor? Ülke kurulduğundan beri, bu taç giyen 3. Kraliçe mi? Yoksa kralın ilk 2 eşi öldü ve bu da tekrar evlendiği üçüncü kraliçe mi? Daha da kötüsü kralın halihazırda üç kraliçesi mi var? Öyleyse Vini... Hayır, Vini annesinin öldüğünü söylemedi mi? Annesi 4. Kraliçe falan mıydı yoksa annesinden sonra kral yine mi evlendi? Belki de Vini'nin annesi gerçekten gökyüzünde yaşıyordur. Buna şaşıracağımı hiç sanmam. Yine de ne tür bir kadından Vini'nin çıktığını oldukça merak ediyorum.

Tüm bu düşünceler içinde dalgınca kapıyı izlerken beni daha da şoka sokacak bir şey gerçekleşti.

Seradan birisi çıktı.

Şok edici olan bu değildi tabii ki.

Şok eden taraf seradan çıkan kişiydi.

"O-o kim?" Az önce bir cinayete tanık olmuş gibi dehşetle seradan çıkan kişiyi izlerken sonunda adını hatırladığım Conall da bahsettiğim kişiye baktı.

"Andrew Hellstone. Annesi Adelaide Aundreya 3. Kraliçenin kız kardeşi oluyor." Açık artırmada rehin aldığım çocuk!

"Ne?" Şaşkınlığımı gizleyemediğim bir sesle Conall'a döndüm.

"Tanıyor musun?" Boğazına dayadığım bir bıçak sayesinde onu krallığın en popüler etkinliğinden kaçırmam dışında mı? Hayır, tanımıyorum!

"Ha-"

"Andrew! Seni burada görmek ne kadar güzel bir tesadüf!" Conall Andrew'in dikkatini çekmek için yüksek sesle bağırdığında telaşlı bakışlarım o tarafa döndü.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now