Bölüm 10

3.3K 359 430
                                    

Ludovico Einaudi
L'Orgine Nascosta (2006)

Bölüm 10

      Yabancısı olduğu rahat bir uykudan, en son ne zaman yattığını hatırlamadığı yatağında uyanmıştı Draco. Bu rahatlığın sebebi ise yanında uyuyan Harry'nin ta kendisiydi. Nasıl da güzel uyuyordu... Draco, Harry uyanık olsa muhtemelen yapamayacağı şekilde izliyordu onu. Gözlüksüz pek görmediği yüzünü inceliyor, bunu yaparken de sorgulayıcı bakışlarına maruz kalmıyordu.

      Harry'nin kalmasını istediği için mutluydu. Ancak onun başka bir hayatı olduğunu düşünmeden edemiyordu. Draco'nun bağını tamamen kopardığı o hayata aitti Harry. Üstelik o dünyanın olmazsa olmazlarındandı. Harry Potter. Orada kusursuz bir hayat yaşamayı hak eden biri varsa o da Harry'ydi. Draco bunu çok iyi biliyordu. Harry'nin orada sürdürmesi gereken işler olduğunu, bir noktada gitmesi gerekeceğini...

      Kısacası geçiciydi. Harry, Draco'nun burada kalacağına ikna olana kadar devam edecek bir süreçti sadece. Harry'ye göre Draco'nun yardıma ihtiyacı vardı ve Harry yardıma ihtiyacı olan birini görünce bırakıp gidemeyecek türden biriydi. Buraya gelişi için olmasa da kalışı için sebebi buydu.

      Gerçekler Draco'nun o anda pek de umurunda değildi. Hayatı boyunca çok uzak olduğu huzura sadece bir adım bile olsa yaklaşmanın mutluluğu vardı üzerinde. Yüzüne minik bir gülümseme olarak yerleşen mutluluğu görmezden gelmek istemiyordu.

      Bakışlarını Harry'nin yüzünde gezdirirken uzanıp saçlarını düzeltti biraz. Daha doğrusu bunu yüzüne dokunmak için bahane olarak kullanmıştı. Gereksiz bir düzeltmenin ardından parmaklarını alnından yanağına doğru indirdi. Sonra dudaklarına dokundu.

      "Manzara hoşuna gitti mi?"

      Harry'nin sesini duyar duymaz elini refleks olarak geri çekti Draco. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi, "Ne alaka?" diye mırıldandı. "Sabah sabah..."

      Harry uykulu bir şekilde gülümserken gözlerini araladı. Uzanıp Draco'nun az önce kaçırdığı elini tuttu ve dudaklarına götürdü. Avuç içine uzun bir öpücük bıraktıktan sonra parmaklarını öptü yavaş yavaş. Bıraktığı öpücüklerin arasında, "Günaydın," diye mırıldandı. Sonra dudaklarını elinden ayırıp bakışlarını yüzüne sabitledi.

      "Senin manzaran güzel herhalde," dedi Draco keyifle gülümserken.

      "Bilmem," dedi Harry. "Benim manzaram biraz bulanık."

      Draco cevabına gülerken, "Adına üzüldüm," dedi.

      Harry kolunun üstünde doğrulup, "Ama dudaklarını böyle de bulabilirim," dedi ve eğilip Draco'nun dudaklarıyla buluştu.

      Draco parmaklarını Harry'nin saçlarına daldırırken öpücüğüne tereddütsüz karşılık verdi. Diğer elini onun çıplak sırtına yerleştirmiş, bedenini üstüne doğru çekmişti. Gecenin güzelliğine yakışacak türden bir sabahı olsun diye-

      Zil çaldı.

      Zil sesiyle Draco'nun dudaklarından ayrılan Harry'nin kaşları çatıktı. "Eğer gelen tahmin ettiğim kişiyse... ki içimden bir ses öyle diyor..."

      Draco bakışlarını Harry'nin gözlerinden dudaklarına indirdi. "Boş ver, açmayalım."

      Harry'nin ısrara ihtiyacı yoktu. Hiç düşünmeden bir kez daha Draco'nun dudaklarıyla buluştu.

      Ve zil bir kez daha çaldı...

      Harry doyamadığı dudaklarından yeniden ayrılınca kaşları çatıktı. "Olay çıkartırım."

Hanging By A Moment | DrarryWhere stories live. Discover now