🤍

14 0 0
                                    

İçimdeki günahkâr şeytanı o bana yaklaştıkça dinlemeyi arzu ediyordum.
Onu öpmek istiyordum, teninin dokusunu, kokusunu, varlığını hissetmek öğrenmek istiyordum.

Kafasını arkaya attığı an, boynundan öpmek, sarılmak ve bunu çekinmeden yapmayı arzu ediyordum.
Bu kalbimi acıtacak dereceye gelmişti. Çok istiyordum, çok fazla.

Ona baktıkça içim gidiyordu. Yüreğim gidiyordu ama susmak zorunda kalıyordum. Çünkü olmazdı, olmamak zorundaydı. Öyle gerekiyordu.

Yine de, her kafasını geriye atıp gökyüzüne bakmadan önce gözlerini kapatıp sonrasında gökyüzüne baktığı o an.. o an onun adem elmasına dudaklarımı değdirmek istiyordum.

Onu arzu ediyordu; bedenim, ruhum, yüreğim, benliğim, her şeyim onu arzu ediyordu.
Kısa bir süre olsa bile, kalbinin atışlarını hissedeceğim her anın ölümsüz olmasını istiyordum. Ben çok istiyordum ama olmaması gerektiğinin bilincinde olmak beni paramparça etmeye yetiyordu.

Aylardır içimde yaşadığım bu hisler beni nereye götürüyordu bilmiyordum. Ama gittiğim yerin, sonum olması umurumda da değildi. Sadece olmaması gerektiğini biliyordum. Olmaması gerekiyordu.

"Seni öpmeyi arzu edecek kadar yaklaşmayacağım sana."
Yine de.. yine de, kaçmaya çalıştıkça yakalandığım tek çıkmaz sokaksın.

Ve ben, bundan pişman değilim.
-yaren.
27/11/22

Şeytan Ve Tanrı'yla DansDonde viven las historias. Descúbrelo ahora