89. Okul

1.1K 80 16
                                    

Seans boyunca bekleme alanında Mert'i beklerken Alaz da Can'ın yanında kalmıştı. Olan bitenleri ona kısaca anlattığında Alaz onu dikkatle dinlemiş en çok da Uzay ile arasında olanlara şaşırmıştı. O da Can'a onun yokluğunda nelerin olup bittiğini anlatmıştı. Yokluğunda Enes'in çok üzülmüş olması  Can'ın da kalbini acıtmıştı.

"Siz şimdi beraber mi yaşıyorsunuz?"

" Evet!"

" Zor olmuyor mu?"

"Daha çok yeni üç gün oldu şimdilik iyiyiz."

"Sana iyi davranıyor mu?"

" Evet. O göründüğü gibi sert biri ya da kötü biri değil gerçekten iyi biri sadece kafası çok karışık. "

"Suratsız ama baya bir gideri var"  diyerek çapkın bir gülüş atıp göz kırpınca  Can da ona gülümsedi.

"Var evet baya yakışıklı"

Mert'in olduğu odanın kapısı birden açılınca ikisinin de bakışları oraya döndü.  Mert onları yan yana görünce hemen kaşları çatılmıştı. Gergin bir şekilde yanlarına geldiğinde Can ile Alaz da ayağa kalktı.

" Seans pek de işe yaramamış baksana şu kaşlara nasıl da çatık" dedi Alaz gülerek.

"Ben sana özel seans yapacağım sen rahat ol"

"Sabırsızlandım bak."

Can, Mert'in yanına yaklaştığında sinirli oğlan kafasını zor da olsa sarışına çevirdiğinde çatık kaşları onun güzel yüzünü görünce anında düzelmişti. 

"Nasıl hissediyorsun?"

"Fena değil."

"Hadi çıkalım buradan." dediğinde Can, Alaz " Bu mont sizin mi?" diye sordu. Mert, montunu almak için elini uzattığında Alaz, montu elinde açıp onun giymesi için tuttu. Tabi ki de Mert yalandan gülümseyip Alaz'ın elindeki montu sinirle çekip aldı ondan.

"Alaz da bizimle geliyor." dedi Can Mert'e bakarak. 

"Gelmesin! "

"Mert!!"

"Çok kabasın çokkk" deyip önden yürüdü Alaz.

"Off tamam ya senin için." dedi sessizce Can'ıb kulağına eğilerek. Kapının önüne çıktıklarında üçü de Mert'in arabasının gelmesini beklediler. Araba geldiğinde şoför kapılarını açıp binmeleri için kenara çekilirken  ilk binen Can olmuştu. Ardından tam Alaz binecekti ki Mert onu omuzundan tutup "Sen öne geç!" dedi.

"Ben arka seviyorum."

"O zaman başka arabaya hadi!"

"Hayır sizinle geleceğim."

"Ya hadisenize neyi bekliyorsunuz ?"diye seslendi Can arabanın içinden. Mert, Alaz'ın kolunu sıkıp, yüzüne yaklaşarak "Seni hiç sevmedim!" dedi.

"Tühhh Ben sana bayılmıştım." deyip gülerek ön koltuğa oturunca Mert de söylene söylene Can'ın yanına oturmuştu.

Yol boyunca çok muhabbet etmeden okula varmışlardı. İçeriye girer girmez Enes'i arayıp nerede olduğunu sordu Can. Her zamanki gibi kantinde takılıyordu tembel. Üçü beraber onun yanına gidip kantinden içeriye girdiklerinde Enes, Can'ı gördüğünde gülümsemiş ardından yanında Mert'i görünce yüzünden gülümsemesi silinip tüm keyifsizliğiyle onlara doğru adımlamıştı. 

Can, kollarını açıp sıkıca ona sarıldı. Gözlerinin yandığını, kendini tutmazsa göz yaşlarını kantinin ortasında akacağını hissediyordu. Çok özlemişti Enes'i. Enes, geriye çekilip Can'ın yüzünü avuçlarının arasına alarak ona baktı. 

"Cancanım çok özledim seni. Öldüm öldüm bittim sarı civcivim" deyip tekrardan oğlanın sarı kafasını göğsüne bastırdı.

"Ben de seni çok özledim." deyip sırtına doladığı kollarını daha da sıktı Can. Arkalarında duraz Alaz, Mert'e "Benim de sana sarılmamı ister misin? İhtiyacın var gibi gözüküyor." dediğinde Mert, "Bir dene bakalım o kollarını nasıl kıçına sokuyorum." diye öfkeyle karşılık verdi.

Can, Enes'in göğsünden çıkıp onlara döndü. "Sakin olun lütfen, hadi oturalım."

"Siz oturun ben size içecek bir şeyler alayım" dedi Alaz. "Sen de gelsene Mert ben tek taşıyamam." dedi Mert'e bakarak. 

"Hayır!"

"Hadi Mert git yardım et lütfen!" dediğinde Can, Mert uzunca ona bakmış çocuk gibi oflayarak Alaz'ın arkasından gitmişti.

"Cancanım bu çocuğu burada ne işi var?"

" Değişiklik olsun diye getirdim. Okula gelmeden önce terapiye gittik hatta psikoloğu Alaz'ın abisi çıktı"

"Alaz'ın abisi psikolog ama Alaz'a hiçbir faydası olmamış amına koyayım buna nasıl olsun ki?" dediğinde ikisi de gülmüşlerdi.

 "Sen iyi misin peki? Hiç konuşamadık olan biteni?"

"İyiyim, daha iyi olacağım merak etme." 

"Neden böyle her şey darmadağın oldu? Çok üzülüyorum ben. Hep beraber ne güzeldik" dediğinde Can da üzülmüştü ama yine de yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip ona baktı.

"Böyle olması gerekiyormuş Enes'im. "

"Hayır böyle olmamalıydı. Uzay'la sen bu şekilde olmamalıydınız. Siz birbirinizi çok seviyorsunuz. Ben anlamıyorum bu olanları."

"Onu Uzay'a sor. Ben yokken neler olduğunu bilmiyorum ama döndüğümde Uzay eski Uzay değildi. Bana bir kere bile nasılım diye sormadı. Ona en ihtiyacım olan zamanda yanımda olmadı. Neler olup bittiğini sormadan kendi kendine kafasında bir şeyler kurup uzaklaştı benden."

"Uzay sana aşık. Seni her şeyden çok seviyor Cancanım. "

"Bu şekilde mi seviyor beni? Bana güvenmeyerek mi? Sen orada değildin Enes. Ben Uzay diye ona koşup sarılmak isterken Mert yanımda göğsünden vuruldu. Ben ondan yardım istedim o ise bana yardım etmeyip öylece izledi."

" O sen yokken mahvoldu Can'ım. Günlerce uyumayıp seni aradı. Kafayı yedi resmen. Ona da ağır gelmiş olabilir o çocukla yakınlığın."

" Peki benim yaşadıklarım?" diye sorduğunda tutmaktan yorulduğu göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Masaya çarpan tepsinin sesiyle kafasını çevirdi.  Mert bir dizinin üzerine çömelip "Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" diye sordu panikle.

"İyiyim yok bir şey." dese de ona inanmayıp çömeldiği yerden kalktığı gibi Enes'in yakasına yapıştı. Alaz hemen müdahale edip ikisini ayırmaya çalışsa da birbirinin yakasına yapışan Enes ve Mert'i ayıramıyordu. Kantinde herkes onları izlerken Can'da Mert'i kolundan çekiştirip bırakmasını söylüyordu ama Mert onu duymuyordu bile.

"Ne dedin ona? Ne yaptın da ağlattın söyle?" diye bağırdı Mert.

"Her şey senin yüzünden oldu. Şu an ağlamasının tek sebebi sensin!" diye karşılık verdi Enes.

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now