Onunda gergin yüzü yumuşamıştı. Bana içten gülümseyerek, baş parmakları ile yüzümü okşadı. 

" Mehmet'in acı gününden beri,  bir korku sardı beni de. Size bir şey olacak diye ödüm kopuyor" dedi. Gözlerimin içine bakara. O günden sonra daha fazla korumacı olduğunu anlamıştım ama, bu kadar etkilendiğini bilmiyordum. 

Bir şey söylemeden öylece gözlerine bakırken yüzünü yüzüme doğru yaklaştırıp önce anlımdan öptükten sonra anlını anlıma dayadı. 

Yüzüme vuran nefesi yüzünden kalbim durma noktasına gelecekti. 

Gerçekten korktuğunu bilsem de bana bugün yaptıklarını aklıma gelince yüzümde ki ellerini bıraktırarak bir kaç adım geriye gittim. Yüzü düşmüştü, umursamadan dolaptan giyeceklerimi alarak çıktım odadan. 

Tekrar kızımın odasına gelmiştim. Önce ateşini kontrol ettim, neyse ki ateşi tamamen normale dönmüştü. Sonra üzerimi değiştirerek yanına uzandım. Zorda olsa geçen bir saatin ardından sonunda uykuya dalacağım anda arkamda nefes hissettim. 

Kalbim korku ile dolarken, belime dolanan kollar ona doğru dönmeme izin vermemişti. 

" Şş benim" dedi. Savaş. 

Kalbim deki korku yerini kısa sürede heyecana bırakmıştı. Ne oluyordu bu adama? Evliliğimiz boyunca hiç bu kadar yakın olmamıştı. 

Tamamen bana yaklaşarak bedenlerimizi birleştirdi. 

" Neden buradasın ? " dedim fısıltıyla. 

" Sen neden buradasın ?" dedi. Aynı soruyu o da bana sormuştu. Benim bahane gibi görünen, geçerli bir nedenim vardı. 

" Ateşi çıkabilir tekrar " dedim. Kısa bir sessizlikten sonra güldüğünü duydum. 

" Hımm, bana kızgın olduğun için benden kaçmıyorsun yani " ima dolu sorusuna ne cevap vereceğimi iyi biliyordum. 

" Neden kızayım ki sana? Sen beni arayıp sürpriz yapacağım diye heveslendirip sonra bir haber dahi vermeden eski sevgilini teselli etmeye gitmedin ki üstüne bir de eve de bırakmadın. değil mi Savaş bunları sen yapmadın?" dedim. Aynı ima ile.

Gerilmişti. Bunu kasılan bedeninden anlıyordum. Bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra, zaten yapışık olan bedenimizi birazda yapıştı. 

Burnunu saçlarımda hissettim bir anda. Belime baskı yaparak beni kendisine doğru çevirdi. Düzensiz olan nefesim iyice kontrolü kaybetmişken, bu defa kokusuna sokuldum. 

Karanlık odada, zeytin gözleri rahatlıkla bulmuştu gözlerimi. Elini kaldırarak önüme gelen saçlarımı geriye doğru itti. 

" seni aradıktan sonra iş yerinden çıktım yolda gelirken, Hale ile karşılaştım. " her yerden çıkmasa olmaz zaten, 

" ağlıyordu, perişan haldeydi, arabaya almak zorunda kaldım" dedi. Zorlanıyordu anlatırken. Bugün yaşanılan her şeye mecbur kaldığını anlatmak istiyordu sanki. 

"Ne olduğunu sorduğumda Gül teyzenin ölüğünü söyledi" Bir dakika kadının adı gülsen değil miydi?

" Gülsen değil miydi adı ?" dedim araya girerek. Gülümsemişti. Ellerimi yüzümde dolaştırmaya devam ederek " Gülsen ama biz Zeynep ile ona Gül derdik. Eskiden hep gül derlermiş ona" dedi. Gülümsemesi solmuştu tekrardan. 

O da onu seviyordu belli ki. 

" Neyse, sonra Gül teyzenin evine gittik duyan gelmişti zaten. İçeri zor soktum Hale'yi. Giremem deyip durdu. Bizimkiler de gelince biraz olsun rahatladım. Amacım Hale'yi anneme bırakıp eve gelmekti. Ama bir türlü sakinleşmedi" 

~Hümeyra~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin