27. Sura Üfleyen Melek

807 76 10
                                    

🌘

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌘

Sıcak bir yaz gecesinde rüzgar efil efil eser, bazen de hiç esmezdi. Estiği zaman tene yumuşakça dokunarak harlı sıcağı bir nebze olsun bastırır, sura üfleyecek meleğin vakitsiz nefesi dünyayı kavurmuş gibi hissettirirdi. Esmediği zaman da o sıcak günler cehennem çukuruna dönüşürdü.

Rüzgarın estiği, ara sırada esmeyi kestiği bir günün cehennem çukuruna düşmeye ramak kalan bir kızın gözyaşları sura üflenen bir nefes gibi rüzgar yanaklarına vurarak ıslaklığı kurutuyordu.

Üzerinde şeytanın laneti olmalıydı, lâkin hiç kimse bu kadar şansızlığın ve uğursuzluğu üzerine çöktüğü bir vakte henüz ulaşmamıştır.

Uzun kirpiklerinin taçlandırdığı renkli gözlerini kırpıştırarak karşısındaki oğlana üzüntüyle, belki de biraz öfkeyle baktı. "Ne istedin benden?" Yutkunarak çatlak dudaklarını yaladı, hafifçe gülümsemeye çalıştığında yanağından bir damla yaş daha düşmüştü. "Görmedin mi hâlimi? Ben ölmek istiyordum, ama kurtulacaktım. Her şeyi mahfettin."

Karşısındaki oğlan, Rabastan acımasızca elindeki mektubu ortadan iki yırttı. "Ben çok kindar bir insanım Silvana." dedi mektubu parçalara ayırarak. "Ve on yılda geçse, yüz yılda geçse bana yapılan en küçük hatayı bile unutmam." Ellerini açtı ve mürekkeple bir bir kazınmış kelimelerin vâr ettiği satırlar havaya saçılarak rüzgarın yönüne savruldu.

"Nasıl anladın?" diye sordu Silvana avucuyla sağ gözünün altındaki yaşı silerek. Rabastan sahte bir gülümsemeyle yüzünü sonunda bir şekle soktu. "Nasıl mı anladım?" Kısık sesle gülerek yüzünü Silvana'nın yüzüne yaklaştırdı. "Birileriyle önemli bir konu konuşacaksan eğer bir dahakine sessizlik tılsımını kullan. İşler kötü sona ulaşabiliyor bazen."

Silvana dudağını büzerek kaşlarını çattı. Tabii, başka nasıl öğrenecekti ki zaten? Lucius ile konuştukları ilk an Rabastan onları gizlice dinlemiş olmalıydı. Keşke daha dikkatli olsaydım diye düşündü kendi kendine.

"Ona söyleyecek misin? Babama..." diye sordu bu sefer. Ellerini önünde birleştirerek parmakları ile oynamaya başladı. "Eğer söylersen beni öldürebilir, biliyorsun, değil mi?"

Rabastan yavaşça sırıtarak başını ağır ağır salladı. "Biliyorum Moretti," dedi keyifli bir ifadeyle. "Peki şimdi ne olacak, sen bunu biliyor musun?"

Silvana başını iki yana salladı. "Sen benim elime düştün." dedi Rabastan üzerine doğru yürüyerek. Silvana gerildiğini belli etmemeye çalışarak gözlerini kaçırdı doğruluk payıyla. Rabastan haklıydı, eline düşmüştü çocuğun, babasına karşı kullanacağı çok büyük bir kozu vardı ve Silvana'ya her istediğini yaptırabilirdi.

Lussuria | James PotterWhere stories live. Discover now