12

1.3K 74 109
                                    

Merhaba, sanırım bu fice yazdığım en uzun bölümle karşınızdayım. (2505 kelime).

Yorum ve vote vermeyi unutmayın lütfen.

Gerçekten yorum yapabileceğiniz bir bölüm. Bir iki yorumda olsa lütfen yazın, daha çok isteklenmemi sağlıyorsunuz.

Keyifli okumalar.

_______________

O bankta ne kadar oturdum bilmiyorum ama akşam olmuştu artık, hava kararmıştı. Herşeyi ben düşünmeden beynimde tekrar edip duruyordu sanki.

Herşey en başından beri düşünmüştüm. Linda iki senedir evli olduklarını söylemişti, ama biz Jungkook'la beş yıldır beraberdik.

Nasıl oldu evlendi, neden bana bir şey söylemedi, niye benden ayrılmadı, ben iki yılda nasıl bir kere olsun farkedemedim bilmiyorum ama artık bunların hiç birinin bir önemi yoktu.

Hayatımın en mutlu günü sanmıştım bugünü ama her şey zehir oldu. Meğer ben bir yalanın içinde yaşıyormuşum. Herşey güzel görünümlü bir kabusmuş.

Arabayı durdurup aşağı indiğimde dengemi kaybetmemle arabaya tutundum. Etrafta çok kişinin olmamasını fırsat bilerek odama doğru hızla aydımlamaya çalıştım. Gerçi kim görse şu an umrumda bile değildi.

Odama girip ultrasonun başına geçtiğimde ağlamaktan dolayı acıyan gözlerimi umursamadan Linda'nın ismini aradım.

Jeon Linda ismini gördüğümde üzerine tıklamadan önce duraksadım. Soy ismi şimdi dikkatimi çekiyordu. Bu sabah gördüğümde bile benim için alelade bir soy isimdi sadece.

Linda'nın isminin üzerine basıp son çektiğim fotoğrafa baktım. Jungkook'un bebeğine. Onun başkasında olan bebeğine.

Sevgilim, tek aşkım bildiğim, sonsuz güvendiğim adam evlenmiş, üstelik bebeği olacaktı ama ben bir aptal gibi en ufak bir şüphe dahi yaşamamıştım.

Karşısı gelip bana muayene olmusy, hayatını bile anlatmıştı ama ben gözümün önünde olanları görmemiştim.

O bebeğe bakarken cebimden kendi ultrason fotoğrafımı çıkartarak daha minicik bebeğime bakarak daha çok ağladım.

Neden onu öğrendiğim gün öğrenmiştim tüm bunları? Bugün benim en mutlu günümdü. Bebeğim bana hayatın bir mucizesi olarak birden gelmişti. Herşeyin daha da güzelleşeceğini düşünürken tüm bunlar neden bugün yaşanıyor?

"Hina?!"

Duyduğum sesle yüzümü çevirip bana şaşkınca bakan Lavin'e bakarak daha çok ağladım.

"Ne oldu Hina?! Ne bu halin?!"

Korku ve şaşkınlıkla karşımda oturup ellerimi tutarak sorduğunda sanki bugün hiç ağlamamış gibi ona sıkıca sarılarak daha çok ağladım.

Konuşamayacağımı anladı ve dakikalarca hiç bir şey sormadan ona sarılarak rahatlamama izin verdi.

...

Saçlarımı okşayarak beni rahatlatan Lavin'in dizlerinde öylece uzanmış bulanık bakışlarımla duvarı izliyordum. Ne olduğunu bilmeden Lavin benimle ağlamış ama hala tek bir kelime bile sormamıştı. Bir kaç keza sormayı denese de, kendimi toplamamı beklemişti. Ama ben bundan sonra toparlanabilir miydim ki?

"Hina? Birtanem? Ne olduğunu bilmiyorum ama bu saatte burada bu halde olmandan az çok tahmin edebiliyorum."

Yavaş ve sessizce konuştuğunda hiç bir tepki vermeden sadece dinledim.

To Lose | Jeon Jungkook Où les histoires vivent. Découvrez maintenant