I just wanna hear you're mine

617 52 101
                                    

"I just wanna hear you're mine, baby..."

Yoo Jeongyeon elindeki notu buruşturup çöpe attı. Yine aynı ruh hastası yazmıştı bunu. Açık olan dolabından bir defter aldı. Dolabı kilitledi ve defteri sıkıca elinde tutarak müzik odasına gitti.

Neyse ki anahtarlar ondaydı ve dersleri beden eğitimiydi. Beden eğitimi öğretmeni hasta olduğu için gelmemişti, bu onun için iyiydi.

Müzik odasına girdi. Kapıyı kilitledi. Elindeki defteri bir masanın üzerine bıraktı, bir yere oturdu ve sevdiği şarkıcılardan Lady Gaga'nın Always Remember Us This Way şarkısını açtı.

Bu şarkı Yoo Jeongyeon'a huzur veriyordu. Sözleriyle, melodisiyle, söyleyeniyle... Lady Gaga'nın büyük bir hayranıydı o.

---------
Zil çalınca Jeongyeon ayağa kalktı. Yanındaki sıra arkadaşına baktı. Momo elindeki telefona bakıyordu. Jeongyeon'un kendisine baktığını fark edince ona baktı.

Jeongyeon: Hadi ama Momo, bizimle gel.

Momo: Oh, tamam peki. Geleceğim.

Jeongyeon: Süpersin Momo. Saat 6'da seni kapının önünden alacağım ve birlikte içeceğiz.

Momo: Tamam, söz veriyorum. Ben dolabımdan bir şey alacağım. Sende gelsene.

Jeongyeon: Tamam.

Momo ayağa kalktı, Jeongyeon'un koluna girdi. Sınıftan çıkıp koridora geldiler. İsimlerinin üzerinde yazdığı dolabı buldular. Momo kendi dolabının, Jeongyeon da kendi dolabının kilidini açtı.

Today I saw that you crumpled the note I gave you and threw it away. This makes me sad Yoo Jeongyeon. Even if you don't value me, at least keep the grades. I am writing them for you.

Yine bir not vardı. Yanında da kağıttan bir gül buketi. Şirindi aslında. Jeongyeon notu, Momo'nun duyabileceği şekilde okudu ve bakışlarını nottan Momo'ya çevirdi.

Momo: Bu yazdığı üzücüydü. Kim olduğunu bilmiyor olabilirim ama haklı.

Jeongyeon: Şimdi düşününce mantıklı geldi.

Momo: Kız haklı Jeongyeon. O notları sadece senin için yazıyor. Benden örnek verelim, bana hiç not geliyor mu sana geldiği gibi? Hayır. Yani, kimse sana gerçekten değer veriyor ve onunla konuşmayı deneyebilirsin Jeongyeon. Kim olduğunu bilmiyor olsan bile kendi dolabına bırak o notu. Senin dolabını açınca illa ki görecek.

Jeongyeon: Tamam. Ama ne yazmalıyım?

Momo: Bilmiyorum. Onu düşünürüz. Hadi kantine gidelim.

Jeongyeon: Tamam.

İkisi de dolaplarını kilitlediler. Momo yine Jeongyeon'un koluna girdi. Birlikte kantine gittiler. Sıra yoktu, hemen istediklerini alabilirlerdi. Hemen gidip sütlü kahve ve kakaolu kek aldılar.

Bir masaya oturdular. Bir yandan konuşurken bir yandan kahvelerini içiyor, keklerini yiyorlardı.

Yanlarına Tzuyu geldi. Sevgilisinin dudağına bir buse kondurdu ve yanına oturdu. Sonra sevgilisi Jeongyeon'un elini tuttu sıkıca.

Ve onları izleyen, Jeongyeon'un "ruh hastası" olarak adlandırdığı o kız, şu an ağlıyordu. İçinde tuttuğu çığlıkları haykırmak istedi, ama olmadı. Yapamazdı bunu, Jeongyeon'un dikkatini üzerine çekemezdi.

Zaten Jeongyeon onu sevmiyordu. Bir de gerçek yüzünü öğrenirse daha çok nefret edebilirdi. Şimdi bile Jeongyeon kendisinden nefret ediyordu.
---------
"I want to cry Jeongyeon. You and Tzuyu are the perfect couple. I am the one in love with you. You have many fans, you are popular. I'm not like that. I am not loved and I wish you would love me at least as a friend."

Momo: Jeongyeon, bu çok üzücüydü. Sanırım ne yazabileceğimizi buldum.

Jeongyeon: Peki, ne yazacağız Momo? --------
Jeongyeon'un dolabını açtı ve notu koymak için hazırlandı. Notu aynı yere bırakacaktı ki, bir şey fark etti.

Bir not vardı orada. Üzerinde de "Jeongyeon'dan Ruh Hastası'na..." yazıyordu. Hemen elindeki notu bıraktı ve üzerinde Jeongyeon'un ona hitap ederken kullandığı adı yazan notu aldı.

"I want to know you. I just call you Mentally Ill. I wonder your name, your face, your voice, you... Just let me on that.
Sincerely Yoo Jeongyeon..."

Gözlerini kapattı. Kimse onu anlamamıştı. Jeongyeon da anlayamazdı.

Hemen kendi notunu aldı ve yerine başka bir not yazdı.
---------

Momo: Oku şunu. Ya da ver bende okuyayım. Hey Jeongyeon, sana diyorum.

Jeongyeon: Oh efendim Momo.

Momo: Oku şunu.

Jeongyeon: Tamam. "Everyone hates me. I don't want you to hate me either. But if you really want it, fine." Momo, kabul etti. Şimdi nerede buluşacağımızı düşünüp yazalım. Nerede buluşacağız?

Momo: Benim eve yakın bir cafe vardı ya, orada buluşun.

Jeongyeon: Oh 'Darling Cafe' yani.

Momo: Evet. Hadi şimdi bir not yaz.

Jeongyeon hemen notu yazdı. İçinden bir kez daha okudu notu. Sonra dolabına koydu, dolabını kilitledi ve Momo'nun koluna girdi.
---------
Sözlerin Türkçesi

"I just wanna hear you're mine, baby..."
"Sadece benim olduğunu duymak istiyorum, bebeğim..."

Today I saw that you crumpled the note I gave you and threw it away. This makes me sad Yoo Jeongyeon. Even if you don't value me, at least keep the grades. I am writing them for you.
Bugün yine verdiğim notu buruşturup çöpe attığını gördüm. Bu beni üzüyor Yoo Jeongyeon. Bana değer vermesen bile en azından notlar sende kalsın. Onları senin için yazıyorum.

I want to cry Jeongyeon. You and Tzuyu are the perfect couple. I am the one in love with you. You have many fans, you are popular. I'm not like that. I am not loved and I wish you would love me at least as a friend.
Ağlamak istiyorum Jeongyeon. Sen ve Tzuyu mükemmel bir çiftsiniz. Sana aşık olan benim. Çok hayranın var, popülersin. Ben öyle değilim. Ben sevilmiyorum ve beni en azından bir arkadaş olarak sevmeni diliyorum.

I want to know you. I just call you Mentally Ill. I wonder your name, your face, your voice, you... Just let me on that.
Sincerely Yoo Jeongyeon...
Seni tanımak istiyorum. Sana sadece Ruh Hastası diyorum. Adını, yüzünü, sesini, seni merak ediyorum.
Saygılarımla Yoo Jeongyeon...

Everyone hates me. I don't want you to hate me either. But if you really want it, fine.
Herkes benden nefret ediyor. Senin de benden nefret etmeni istemiyorum. Ama çok istiyorsan tamam.

in love, 2yeon.Where stories live. Discover now