11

7.9K 708 237
                                    

*Yorumsuz geçmeye devam etmeyin. Şu bölümlerin başına sadece iyi okumalar yazmak istiyorum. 🖤

Baver, koca masadaki tek toz tanesiymişim gibi beni görmezden gelmişti. Yokmuşum gibi hissettirmesi sinirlenemi sağlamıştı. İçimdeki öfke ateşi kül olmuş tutuşmayı bırakmıştı. Yine de sıcaklığını bedenimde hissediyordum.

Hisar'la birlikte ağaya çaktırmadan konaktan çıkarlarken camdan onları izledim.

Perdeyi kapatmadan pencereyi açıp bir dal sigara yaktım.

Onlarla keyfi gitmek istememiştim. Baver'in arkasını toparlamak keyifli değildi. Madem beni yanında istemiyor, istediği boku yiyebilirdi.

Sigaradan çektiğim duman bedenimi bir nebze yatıştırdı. Hangi saatte gelirlerse gelsinler bekleyeceğimi biliyordum. Ağa onu yakalamasın diye diken üstünde olmalıydım. Baver'i salsam ömrüm uzardı.

Sabahın güneş doğmadığı saatlerine kadar yeri geldi sigara içtim yeri geldi yatağa geçip boş tavanı seyrettim. Kıkır kıkır gelen seslerle yerim yurdum birbirine karıştı. Yataktan hızla kalkıp koridordaki seslerden birileri uyanmasın diye pencereden dışarı çıktım. Benim bu tavrıma karşık Hisar ve Baver  omuz omuza girmiş saçma bir meledoyi dillerine dolamıştı.

Yanlarına hızla ilerlerken "Çenenizi sikeyim, sessiz olun." dedim.

Varlığım ikisini de irkitirken, Baver'i kendime çekip Hisar'a sertçe baktım.

"Sessizce gir."

"Emredersin uşak."

Dişlerimi birbirine bastırsam bile şu an kavgaya tutuşmak istemediğimden uzatmadım. Hisar sarsak adımlarla uzaklaşırken köpek gibi içtiklerini anladım.

Baver'in buğday teni güneş vurmuş buğdaylar gibi allaşmıştı. Çekilmeye çalıştığında onu daha sıkı tuttum.

"Bırak."

"Yürü."

Onun odasının olduğu kanatta ağa kalıyor diye kendi odama doğru çekiştirdim. Neyse ki bana zorluk çıkarmadı.

Camın önünde durduktan sonra "Bir yeri kırmadan atla." dedim.

Kafasını kendine gelmek için sallayıp camın pervazına dokundu. Kahverengi saçları dağınıkça alnında yer etti. Tek bir hamleyle içeri girerken ben de arkasından atladım. Gözlerim biri bu maymunluk sahnemize tanık oldu mu diye avluda gezdi. Karanlığın örttüğü yerde aydınlık oda görmeyince rahatlayıp camı kapattım.

"Sabah erkenden duşa girersin."

Baver yatağıma oturduktan sonra gözlerini kısarak bana baktı.

"Ne çok konuştun."

Yatışan gerginliğim tekrar bedenime toplanırken sinirle güldüm. Onun için endişelenmediğimde hayatım daha kolay olacaktı. Belki de en başta kendimi ona adamamalıydım. Kimsenin benden beklemediği görevi üstlenip hâlâ bırakamamıştım. O görevin üstüme zamanla yapışmış olması da ayrı mevzuydu.

"Bu dikkatsizliğini ayılınca konuşacağız, bekle."

Hareketlenip bana cevap vermeden yatağa uzandığında iç geçirdim. Dolaptan kendi pijamalarımdan aldıktan sonra üstüne fırlattım.

"Kıyafetlerini değiş, leş gibi kokuyorsun."

Uyuma pozisyonuna girdiğinde yanına adımlayıp duvara dönmüş bedenini kendime çevirdim. Gözlerini direkt kapamıştı. Buram buram gelen alkol kokusuyla yüzümü buruşturdum.

Kendim içmediğim zaman bu kokudan tiksinirdim. Koku o kadar yoğundu ki içmeden kafam güzelleşmiş gibi hissettim.

Üstündeki hırkanın fermuarını indirdiğimde içine hiçbir şey giymediğini gördüm. Gözlerim bedenini anlık olarak turladı. Bir yerlerde düşüp hasar almadığına emin olduktan sonra hırkasından tamamen kurtuldum.

İki Dağ Arasında Ev (bxb)Where stories live. Discover now