Bölüm 40 Çaresiz

674 77 17
                                    

Jenna çok düşünmüştü lakin tek bir çıkar yol dahi bulamamıştı. Üstelik konuşmanın üzerinden üç gün geçmiş muhtemelen yarın, en fazla diğer gün Brian Ferguson ve dahi arkası burada olurlardı. Jenna bir çözüm yolu bulup halledebileceğini düşünerek aptallık ettiğini biliyordu. Şimdi ağabeyine düşünmek için zaman bırakmadığından muhtemelen Ian ondan nefret edecekti. Çok korkmuştu Jenna... O adamdan, görüntüsünden bakışlarından... Ağzını açıp tek bir kelime dahi edememişti. Ayaklarını sürüye sürüye yürürken Robert'in mahsene indiğini gördü. Jenna cesaretini toplayarak adamda evlenecek birşeyler bulup bulamayacağına son kez bakmaya karar verdi. Onunla konuşmaya çalışacaktı.

Genç kadın beline taktığı hançerin varlığını kontrol ettikten sonra mahsene indi. Adamın ardı dönük mırıldandığı melodiyle çok küçük bir an kulak kesilip boğazını temizleyerek seslendi.

"Lord McDonald?"

"Hı? " Robert kaş çatarak ardına döndü ve Jenna'yı görünce kaşlarını kaldırıp yeniden mırıldanarak fıçılara yöneldi. Bu kadın o bebekti... "Söyle Jenna..."

"İlk olarak benimle saygı çerçevesi içinde konuşun lütfen Lordum. İkinci olarak geldiğinizden beri hiç hatrınızı sormadım nasılsınız bir ihtiyacınız var mı? "

Robert kahkaha attı. " Anlaşılan birinin kıçı fena sıkışmış"

Jenna dişlerini sıktı. " Bu yaşam tarzınızla hayat geçmeyeceğini ve kendinizi düzeltmenin gerektiğini hatırlatırım size Lordum."

Robertin kafası henüz çok da bulanık değildi bu yüzden kadının onu bir çırpıda düzeltme çabasına karşın arkasına dönüp sakin sakin ona yürüdü "Beni düzeltmek mi? "

"E-evet... Belki normal-"

"Bana bak Leydi... Durup dururken canına susamadıysan git başımdan!" Robert bakışlarını kadından alıp tepesindeki şamdana sabitledi.

Jenna titrek bir iç çekti. "Yinede belki siz...Tanrıdan ümit kesilmez Lordum... " Genç kadın bir adım yaklaşıp adam ile aralarındaki mesafeyi kapattı lakin adamın onu dinlemeyerek sinirini bozan mırıldanışına devam etmesi üzerine dişlerini gıcırdattı. "Kesin şunu lütfen birşey söylemeye çalışıyorum. "

"Biri bundan çok hoşlanırdı eskiden..."

"B-ben o biri değilim Lordum" Jenna Robert'in başını aşağı eğip kendisine komik birşey söylemiş gibi gevşek gülüşünü gördüğünde arkasına bakmadan mahsenden çıktı. Tanrım... Asla olmazdı. Ya da Jenna ağabeyi için ölümü göze alacaktı...

---

Ian, önündeki birkaç işi acele ile bitirip güzel karısının yanına gitme kararındaydı. Genç adam nasıl bir tutkunun içine düştüğünü hala çözemiyordu. Günler geçmişti lakin ona olan arzusu bir gün dahi dinmemişti üstelik Callie'i yakından tanıdıkça daha da büyük bir aşk ile bağlanıyordu ona. Ian elindeki diviti bırakıp ayağa kalktı. Kesinlikle yazışmalar bekleyebilirdi. Lakin Genç adamın onsuz bir saniyeye dahi tahammülü yoktu. Tam odadan çıkacakken Jenna delirmiş bir hiddet ile çalışma odasına girip kapıyı kilitledi.

"Jenna? " Ian kız kardeşine doğru yürüyüp onu kollarından tuttu. "İyimisin sen? "

" Değilim Ian... Çok düşündüm... Senin mutluluğuna gölge düşürmeden halledebilmek için... Lakin yapamadım... " Jenna histeri krizine girdi.

Ian kardeşine sarılıp sakinleşmesi için sırtını sıvazladı ve bir süre sonra onu kanepeye doğru götürüp oturmasını sağladı. Kendiside yanındaki tekli koltuğa oturup elini avcu içine aldı.

GÜNAH KEÇİSİWhere stories live. Discover now