Ian Sinclairin duyguları uzun zaman önce yanıp kül olan kalesi ile birlikte yerle yeksan olmuş, kalbi biricik sevgilisini toprağa verirken aklını yitiren annesinin çığlıklarıyla gömülmüş, hissiz bir adamdı. Bildiği, sevdiği ne varsa tek başına hayat...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
25 yıl sonra
25 Ekim 1352
Ian, McDonald kalesindeki çalışma odasında oturmuş Jenna'nın kendsine verdiği davetiyeye bir müddet baktıktan sonra içkisini yudumlarken gözleri, pencereden usul usul inen damlalara kaymıştı. Brian Ferguson kızının yirminci yaş günü için bir doğum günü balosu düzenliyordu. Genç adam gülümsedi. Bu davetiyeleri daha önce de görmüştü. Ferguson hanımı balolardan hoşlanıyordu ve ve ilk iki kızı için de aynısını yapmıştı lakin bu defa genç adamın dikkatini çeken balonun tarihiydi.
"1Kasım 1352"
"Küçük Cale-do-ni-a" Ian güldü. Kızına İskoçya adı verecek başka bir adam daha tanımıyordu elbet. "Doğmak için ne talihsiz bir gün seçmiş..."
"Davetiye Marry McDouglas'a gelmiş." Genç kız omuz silkti. "Bizim matemimiz başkalarının eğlencesi olmuş Ian!" Bundan tam yirmi beş sene önce aynı gün kaleleri yanıp kül olmuştu.
Ian bardağı sakince masaya koyarken Jenna'ya kaşlarını kaldırarak baktı. "Senin için de bir tane düzenleyebiliriz."
Jenna ağabeyinin tepkisizliğine karşın öfkelenerek odadan çıktı. Ian çok ama çok sinir bozucu bir adam olmuştu. Her geçen gün sevgi dolu hali yok olmuş yıllar ağabeyini yanan bedeni gibi harabeye çevirmişti. Son olarak geçen yıl Ewan'ın ölümü ile Ian'ı tanıyamaz hale gelmişti. Artık öfkelimi mutlu mu üzgün mü bilmiyordu. Lakin o Fenix'ti. Tanrıya hergün yeniden hayata tutunması için, eskisi gibi bir adam olabilmesi için dua ediyordu.
Kız kardeşi odadan çıktığında Ian davetiyeyi eline alıp bir kez daha baktı ve buruşturarak çöpe attı. Ewan'a hayatına devam edeceğine dair bir söz vermişti. İntikamını içine gömecek ve dilediğince yaşayacaktı. Lakin bu söz geçen sene adamın üzerine attığı çizik ile beraber kaybolup gitmişti. Ewan McDonald evlenmemişti. Sadece bir gece gördüğü güzel bir kadına aşk duyarak tüm hayatını geçirmiş ve o gece balodan erken ayrılmasının Sorchanın başına gelenlere engel olamamasına sebebiyet verdiğinden son nefesine dek suçluluk çekmişti. Üstelik sırf bu yüzden yıllarını Ian ve Jenna'yı kendi çocukları gibi büyüterek harcadığını biliyordu ve sonunda mirasıyla birlikte McDonald klanını yasal varisleri olan erkek kardeşinin oğluna değil kendisine bırakmıştı. Klan beyinin ölmeden önce yaptığı son şey tam olarak buydu ve ağzından çıkan sözleri krala yazdırdığı vasiyet ile birlikte kesin kılmıştı. Ian ise ilk iş olarak, Sinclair klan topraklarını özerk hale getirmiş ve yeniden kalesinin başına geçmişti. McDonald'a ise oğlu işe yaramaz ayyaş bir pislik olduğundan adamın erkek kardeşinin karısını vekaleten oturtmuştu. Sinclair geniş toprakları olan önemli bir yerdi ve McDonald'tan ayrılması elbet klanın güç kaybına neden olmuştu. Ian ise durumu tersine çevirirken Ewan'ın kendisine verdiği öğütten başka bir şey yapmamıştı. Tıpkı eskiden olması gerektiği gibi, tıpkı hak ettiği gibi... Tabii bu durumun adamın uzaktan akrabalarını çıldırttığı bir gerçekti. Duncan McDonald fena halde kızmış durumdaydı lakin ateşi yalnızca kendini yakabilecek kadar cesaret sahibiydi.
Yerinde iyiden iyiye yayılırken beş günün sonunda baloda kendisine takacağı maskeyi düşünmeye başlamıştı. Bunun için bir Fenix maskesi seçebileceğini düşündü. Civar topraklarda ona Fenix diyorlardı. Küllerinden doğan bir kuşun efsanesi... Muhtemelen o korkunç yangının ardından hayatta kalabildiği içindi bu lakap. Ian'a kalsa ölüm onun için yeğdi lakin tanrı hayatta kalmasını istediğine göre hala alınacak intikamı için yaşadığı bir gerçekti. Öyleyse vakit kaybetmeden yola çıkmalıydı genç adam. Birkaç şarlatan kıyafeti alabilmek için Ediburgh yolundan gitmeliydi ve bu da yolunu iki gün kadar uzatacaktı. Davetiyenin kendisine gelmediği bir gerçekti ve bu yıllar evvel Brian Ferguson'un ağabeyi ile yaptığı bir anlaşma yüzündendi. Ewan, Sinclairin ödlek ihtiyarlarının zorlaması ile iki klanın hiçbir şekilde birbirlerine yaklaşmaması hususunda yapılan antlaşmayı ağabeyinin zorla imzaladığını biliyordu. Sorchaya tecavüz eden şerefsiz bulunmuştu ve babası Leydi Ferguson'u yaraladığından olayı iki klan içinde namus meselesi haline getirivermişti. Ian, Sorcha halasının başına gelenleri ve sonrasında yaşananları elbet biliyordu. Lakin babasının dökülen kanının affı yoktu. Brian Ferguson bile isteye başlatmıştı bu kan davasını ve bu dava tüm ailesinin yok olmasına sebep olmuştu. Ian ise bunca zaman Ewan'ın hatırı için beklemişti. Lakin onunda dediği gibi ölenin üzerine bir çizgi atıp yoluna devam etmeliydi. Genç adamın hayatı ise çizgiler ile dolmuştu çoktan ve üç tanesinin bedelini ödetmeye içtiği anttan vazgeçmeye hiç niyeti yoktu. Eline tesadüfen geçen bu kağıt parçası ise Tanrının çizdiği kader, Brian'ın talihsizliğiydi...
Ian Sinclair duygusuzdu. Var olan onurunu ise hiç edecek olmak umurunda bile değildi. Aynı acıları yaşatmadan ölmeyecekti ve bunu yaparken babası gibi açık yüreklilikle değil, adi bir pislik olacaktı. İyilik ve güzellik namına birşey kalmamıştı bu dünyada... Adına gönderilmiş bir davetiye yoktu ve Ian'ın ingiltereden döndüğünü bilen kimsenin olmadığının da farkındaydı. Bu da demek oluyordu ki Leydi Caledonia ecelin nereden geldiğini anlayamadan gidecekti. Ian'ın tek yapması gereken kıza ölümlerden ölüm beğendirmekti o kadar ve tabii ki onu yakmak birinci sıradaydı. Genç adam eline bulaşan mürekkebi üzerine silerken giydiği siyah gömleğe baktı. Ölüm kurtuluştu. Brian için de ailesi içinde kurtuluştu. Ian ise intikamının bu denli kolay olmaması gerektiğine karar verdi. kadını yakmak hatta tüm Ferguson'u haritadan silmek dahi içini soğutmayacaktı çünkü o acı vermek istiyordu. Geçen yirmi beş yılı bir kaç saat acı içinde kıvranmak geri getirmeyecekti. Doğrulup pencere kenarına gitti ve zihninde canlanan bir diğer sahneyi düşünürken kalbinin hızlandığını hissetti.
"Ca-le-do-nia..." diye fısıldadı genç adam... Bu söylerken dahi gülme isteği uyandıran isim onu daha şimdiden canlandırmıştı.
(İlk bölümler biraz alışma biraz benim için de hikaye ve karakterler ile tanışma bölümleri olduğundan biraz daha kısa olacak ki hem siz sıkılmayın, hem de karakterler geçmişten bunalmadan bir an önce karşılaşabilsin. )
