3-Epeyce Yaklaşmışım Duyuyorum, Anlatamıyorum...

184 17 108
                                    

"Aha saat de çıktı hadi yine iyiyiz!" dedi Tenten, sözde el çantası olan ama içinden el feneri, yiyecek, su ve şimdi de saat çıkan çantaya karşılık.

"Tek merak ettiğim o şeyleri o küçücük çantaya nasıl sığdırdığın..." dedi Neji hayretle bakarken. Artık daha net görebiliyordu, âşık oluğu kadının berrak; aydan daha parlak yüzünü. 

Tenten onun her şeyi olabilirdi ancak onu herhangi bir şeyle tasvirleyemezdi; eşsizdi. Ay gibi güzeldi kadının yüzü ama ay onun kadar güzel değildi, bir yıldız olan Güneş'in ışığını yansıtırdı. Peki Tenten, onun yönünü bulmasında yardımcı olan bir yıldız; kutup yıldızı mıydı? Hayır, yıldızların ışıkları bir gün sönerdi, milyar yıllar olsa bile elbet bir gün sönerdi. Fakat Tenten'in yüzünde gördüğü bu aydınlık, onun gözlerinde hiç sönmeyecekti. 

Gözleri beyaz olduğundan olabilir mi?.. 

Lütfen artık birileri bu espriyi yapmaya son versin.

Bu yüzden hiçbir şekilde tasvir edemezdi onu. Onun naifliğini, berraklığını, aydınlığını, zarifliğini, nezaketini ve yeri geldiğinde dövüşçü ruhunu tasvirleyecek kelimeler ne Japoncada ne de dünya üzerindeki hiçbir dilde yoktu, olamazdı. Bu yüzdendir ki Neji, daha küçük bir çocukken bile ilk ona âşık olup onu sevmeye devam etmişti.

Hiçbir zaman kadınlardan veya erkeklerden hoşlanmadı. Sadece Tenten'den hoşlandı, Tentenseksüel diye bir kavram varsa o grubun en doğru ve tek üyesiydi. Tenten onunla sonsuza kadar "çocukluk arkadaşı" olacak olsa veya başka biriyle olacak olsa bile, bu grubun daimi üyesi olacaktı.

"LAN NEJİ BAK BİR ARTIK!"  Tenten'in sesiyle Tenten ile dolu düşüncelerinden arınıp gözlerini yine Tenten'in güzelliğine çevirmesi kadının, onun için her şey olduğunu bir kez daha kavratmıştı.

"N'oldu?"

"Şakasız bir yarım saat seslendim cevap vermedin boş boş tavana bakıp durdun delirdin kafayı bozdun falan zannettim yani." dedi Tenten. Kesinlikle 'Senin için endişelendim' demek istemedi, ne alakası var?

Ben senin aşkınla çoktan kafayı bozmuşum da sen fark etmiyorsun, diye geçirdi içinden beyaz gözlü oğlan. Bunu bir gün dışından dürüstçe ve cesurca söylemeyi umarak.

"Dalmışım öyle işte, ne diyecektin sen?"

"Yaklaşık 16 saattir buradayız diyecektim fakat Allah'ın bir kulu bile gelmedi."

"Son 19 katlı apartmanda 2. katta oturduğumuzdan olabilir mi?"

"Bu kadar zeki olma be adam(!)"

"En fazla 72 saat yaşayabiliriz, sonra anca cesedimiz çıkar buradan; çoğu depremde öyle oluyor en azından." Neji, açık sözlülüğünü kullanarak söyledi.

"Ayh sağ ol ya ne kadar rahatladım, ne kadar teselli edici oldu tahmin edemezsin Neji(!)" diyerek ne kadar rahatladığını(!) belirtti Tenten.

"EyvAllah." diyerek yanıtladı Neji, yan bir gülümseme sunduğunda Tenten, bu sefer nefesinin kesildiğini hissetti. Yer altında oksijen miktarı az olduğundan olsa gerek değil mi?

"Bir dakika rakım yükseldikçe azalmıyor mu oksijen dağların zirvelerinde falan biz şimdi yer altındayız yani oksijenin artması gerekmez m-"

Bir kes iç ses.

"Tamam keserim de şu çocuğa friendzone atmayı bıraksak mı artık, ha?"

Bu soruyu cevapsız bıraktı, kaldı geriye cevapsız sorula- neyse. Çantayı biraz daha karıştırmaya karar vererek az daha karıştırdı. Eline birkaç küçük hışırdayan şeyler gelince-ambalajlara hışırdayan şeyler demeyip ne diyeceğiz- alıp çıkardı. Bunlar şekerdi... Ama normal şekerler değil-

"Anaaa Neji şeker buldum!"

"Eee?"

"Ama ÖSYM şekeri- Ve ben YKS'ye 6 sene önce falan girdim sanırım-"

"Onların neden orada olduğunu sorgulamalı mıyım?"

"Yemek ister misin?" diye sordu Tenten, şekerlerden uzatırken.

"Beni zehirlemeye çalışman hiç hoş değil, ölmemi istiyorsan yüzüme de söyleyebilirsin!"

"Ne alaka be?!"

"6 yıllık şekeri bana yedirmeye çalışıyorsun çünkü?!"

İkisi de gülmemek için kendilerini tutarken sonunda patladılar. İçinde bulundukları duruma aldırış etmeden. Şu an üzerlerinde büyük beton, kalas ve demir yığınları vardı; büyük bir felaket ve afet durumu içerisindeydiler belki ama gülüyorlardı. Çünkü birliktelerdi.

Çünkü birbirlerine sahiplerdi.

Beraberlerdi.

Ve başka hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu.

*****************************************************************************

Betimlemelerim gün geçtikçe kötüleşiyor gibi hissediyorum, sizi zaman kaybına uğrattığım için özür dilerim... 

Allah hepinize sağlıklı günler nasip eylesin.

Allah hepinize sağlıklı günler nasip eylesin

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Ah Bay Kishimoto ah...

Deprem ~NejiTen~Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang