"Ne yapıyorsun manyak herif." Kolunu adamın parmakları arasında çekmeye çalışırken Maran sakin olmak adına içinden bol bol sabır çekti.. Bu kadının yanında kendini kaybediyordu normal davranamıyordu..

"Sen çok akıllısın zaten." Ön kapıyı açıp genç Kadını zorla koltuğa bindirdi. Avin inmeye yeltendiğinde Maran sert bakışlar atarak kemerini taktıktan sonra kapıyı sertçe kapattı..

"Açsana şunu Maran bak seni şikayet ederim beni kaçırdı diye şu an suç işliyorsun haberin var mı?"

Maran kendi yerini alıp arabaya harekete geçirdikten sonra kısa bir an bakışlarını yoldan çekip deli gibi kendisine bakan kadına döndü. Az önce kaçırmaktan bahsetmişti..

"Seni kaçırıyorum git istediğin yere şikayet et." Umursamaz bir tavırla tekrar yola döndü.

Avin yüzünü şekilden şekile soktu bu adam hiç normal değildi. Eskiden deliydi şimdi zır deliydi..

Avin öyle mi dercesine bir bakış atarak telefonunu açıp tuşlara bastığında Maran dehşetle kadına döndü. Gerçekten pes dedirtiyordu bu kadın..

Şimdi hiçbir şey demese arayacak mıydı polis?

Telefonu kulağına koyarak şikayette bulundu. "Şikayette bulunacaktı-" Maran hayretle bakıp ani bir atakla telefonu kulağından çekip aldı.

"Sen gerçekten benim yokluğumda kafayı yemişsin." Avin'nin dudakları şaşkınlık içinde ikiye ayrıldı yüzünde dengesiz bir gülüş belirdi.
Maran Mirşad yine egosundan bir şey kaybetmemişti...

Sinirden gülerek parmaklarını saçlarının arasına geçirdi. Hayır böyle boktan bir gece yaşayacağını bilseydi gelmezdi ki bunun hesabını zaten soracaktı Behrandan..

"Ya sen ne meraklısın kendine pay çıkarmaya deli benamus olan sensin gram benamusluğundan bir şey kaybetmemişsin." Onca yıl geçmiş insan biraz değişirdi değil mi bu adam hala aynıydı..

Maran ne kadar öfkelense de yola bakmaya devam ederek Avini duymamış gibi yaptı. Avin ise sessiz kalan adam sinirden dişlerini sıktı bu adamın bu umursamaz tavırlarına sinir oluyordu.

"Beni nereye götürüyorsun Nadir ağanın oğlu!" Maran kaşlarını çatarak genç kadına döndü ilk kez böyle sesleniyordu. Gerçekten şaşırmıştı bu kadın ne diyeceğini bile bilmiyordu artık..

"Lan eve bırakacağım seni bende oğlumu görüp gideceğim." Daha fazla nereye gittiğini söylemezse Avin durumları çok yanlış yere çekecekti. Duyduklarıyla derin bir soluk vererek başını tamam dercesine salladı Avin...

İkisi sessizce durduğunda dakikalar içinde arabanın içindeki sessizlik büyüdü.. Sadece birbirlerinin nefes alış verişlerini duyuyorlardı.. Aslında ikisi de konuşmak istiyor fakat nerden nasıl başlayacaklarını bilmiyorlardı.

Şimdi bir konu açılsa saatler yetmeyecek. Avin konuşsa Maran inanmayacak Maran konuşsa Avin paramparça olacak ikisi de çareyi sessizlikte bulmuştu..

"Mem Ararat-" Maranın sözünü yarıda kesen arabanın içini dolduran telefon sesi oldu. Meraklı bakışları Avin'nin kucağındaki telefona kaydığında bakışları hızla yola çevirdi.

Avin telefonu alıp ekrana baktığında Behranın aradığını görünce ifadesi değişmiş bakışları anlık Marana dönmüştü.

"Aç aç bekletme Behrancığını." Ses tonunda kızgınlık fazla yoğun çıkarken bakışlarını bir an olsun yoldan çekmemişti..

Avin omuz silkerek ekranı kaydırdı telefonu kulağına götürdü. İlk söylediği şey ise. "Sana kızgınım."oldu...

Maran gözlerini devirip elleri arasındaki direksiyonu sıktı. Ağız dolusu küfür etmek istiyordu ama efendiliği müsaade etmiyordu..

DİLVAN Where stories live. Discover now