Bölüm 5

35 3 6
                                    

Gertrudis odasının perdelerini çekmiş tatlı uykusunda uyuyordu. Gözünü açar açmaz güneş ışığını görmekten –tuhaf bir biçimde- hoşlanmıyordu. Karanlık her zaman onun için daha iyiydi... Çünkü karanlıkta görülmek istenmeyen şeyler kaybolurdu ve insan bazı şeylerden rahatlıkla saklanabilirdi.

Karanlık Gertrudis'in iç dünyasını yansıttığı için, o evin perdeleri hiçbir zaman açılmıyordu. Birçok insana göre güneşli ve tertemiz hava,etrafta cıvıl cıvıl öten kuşlar, rüzgarın tatlı esintisi iç açar ve huzurlu hissettirir.

Ancak durum Gertrudis için aynı değildi. O karanlıktan beslenen bir ruh gibiydi. Karanlık onun aynasıydı,kararan kalbi,bahtıydı. Kendiyle verdiği savaşı bitirmeye niyetli değildi ve ateşkes çanları çalıncaya dek de ne o evin perdeleri açılacaktı ne de kalbi kaderi kadar karanlık asker, yüzünü güneşe göstermeye niyetlenecekti.

Uykusunda sayıklamaya başlamıştı. Bu son zamanlarda çok sık oluyordu

Defol...defol...defol hayatımdan...

Aynı kelimeleri ara ara tekrarlarken zil birkaç kez ardı ardına çalındı. Gördüğü kabustan nefes nefese uyandı. Dibinde çalan alarma bile bu kadar kızdığını hatırlamadığını fark etti, kimdi sabahın köründe onu huzurlu uykusundan uyandıran?

Üstündeki yorganı kaldırıp yatağından indi. Üzerine siyah hırkasını geçirdi. Afyonu hala patlamamış olsa da yorgun argın kapıya yürüdü.

Titrek elleriyle kapının kulpunu tutup açtı. Gelen çetesindeki arkadaşlarından Desire'ydi

''Günaydın Gerti!''

''Ah Desire? Sen miydin?''

''Tabi bendim şapşal! Ne o? Yoksa başkasını mı bekliyordun?''

''Yoo hayır...ondan değil. Bu saatte geleceğini beklemiyordum sadece''

''Bir asker ve bir patron tembellik yapmamalı ama''

Gertrudis zonklayan başını ovuşturdu. Kapının kenarına çekildi

''Gel''

''Sana pastaneden bir şeyler aldım.''

''Zahmet etmişsin. Ben de çay koyayım''

Birlikte mutfağa geçtiler. Gertrudis çay koyarken,Desire masaya elindeki poşeti bıraktı. Sandalye çekip oturduktan sonra konuya girdi

''Duydum ki,dün gece bizimkiler Rus Peri'ye saldırmışlar''

Gertrudis ocağı yakar yakmaz birden Desire'ye döndü

''Ne çıkar ki bundan?''

''Sadece bu da değil. Ona kefil olmuşsun. Söylesene nereden tanıyorsun?'' dedi Desire imalı imalı sırıtarak

''Özel bir şey değil. Karşı komşum sadece. Hepsi o''

''Yok artık! Ciddi olamazsın! Rusya'nın en ünlü patencilerinden biri burnunun dibindeki yerde ve sen bu durumu hiç de umursamıyorsun! Pes doğrusu Gertrudis''

''Ne yapmamı bekliyordun Desire? Seviyesiz hayranları gibi kapısına dayanıp imza istememi mi?''

''Hayır tabi ki ama, yerinde olsam ben buna şans derdim''

Gertrudis içini çekerek Desire'nin karşısına oturdu

''Saçmalama. Onu sadece isim olarak tanıyorum. O da eski sporcu olduğumdan.''

''Eskrimci olup da buz pateni gündemini takip eden bir tek ben değilmişim demekki. Ah onu ilk gördüğüm andan itibaren hayran kaldım. Buzun üstünde adeta bir kuğu gibi, tabi biraz da seksi''

''Aman o kadar da değil neyini abartıyorsun?''

''Kabul et yakışıklı ama.''

''Neresi yakışıklı? Aşırı feminen. Tanımasam kız zannedeceğim'' dedi Gertrudis maytap geçerek

''Kızım sende de hiç akıl yok. Yuri Plisetsky gibi adam senin yakınında ve sen bu fırsatı elinin tersiyle itiyorsun. Başına konan talih kuşundan haberin yok senin''

''Off Desire hiç uğraşamam! Öyle birini ne yapayım ki ben? Ayrıca...gönül meseleleri benim için tarih oldu artık''

''Hadi ama bu kadar karamsar olma. Kalbini kıyamete kadar mühürleyemezsin ya''

Gertrudis'in meseleyi daha fazla uzatmaya niyeti yoktu

''Her neyse. Benim Yuri'yle bir alakam yok. Bunu bilmeni isterim. Bizimkilere de söyle bir daha onu görürlerse zarar vermesinler''

''Peki patron. Nasıl dersen''

''Sen bana mekan kavgası meselesini bir anlat. Olay fazla büyümeden halledelim şu işi''

''Rakip tayfanın lideri o hususta seni bizzat görmek istedi. Almak istediği yerlere hudut çizgisi çekmiş, ancak karşılıksız da almak istemiyor. Onun için seninle teke tek düello yapacakmış. Sana karşı kazanırsa hudut çizgisi çizdiği yerler onun himayesinde olacak''

''İşte yine başlıyoruz.'' diye elini alnına çarptı

''Sakın bana korktuğunu söyleme. Bunca zaman katıldığın düelloların hepsinde galip geldin. Tek bir sıyrık bile almadın''

''Ne demezsin! İleri bile gittim. Düello rakiplerimden biri şu an hayatını tekerlekli sandalyede geçiriyor. Korkunç bir düşman edindim kendime. Ama yok! Ben ondan çok daha tehlikeliyim! Er ya da geç o da bunun farkına varacak''

Hafifçe yumruğunu masaya vurduğunu gören Desire,istemeden de olsa Gertrudis'in eski yaralarından birini kanattığını anlamıştı

Dertli dertli iç çekerek tüm cesaretini topladı

''Borja mı?''

''Evet. Sayemde bir yıldır tekerlekli sandalyeye mahkum yaşıyor. İntikamını almaya yeminlidir kesin''

''Hala seni rahatsız ediyor mu?''

''Hayır ama...geceleri bazen kabusum oluyor. Bana eski travmalarımı hatırlatıyor''

''Biliyorum bu yaralarını iyileştirmez ama,yine de bu yükten kurtulmaya çalış''

''Nasıl kurtulabilirim ki? Hala izlerini taşırken bir de''

Gertrudis sesinin titremesini bastırmaya çalışarak içini çekti. Sandalyeden kalkıp kaynayan çay suyunu küçük çaydanlığa doldurdu

''Onu hiçbir zaman affetmeyeceksin biliyorum. Borja'yı affetmek demek, senin için cehenneme gitmeyi kabul etmekle aynı şey. Ama inan ki, bu sana yük oluyor. Yüreğine taşımayacağın yükü yükleme''

''Zaten uzun zamandır aynı yükle yaşıyorum. Ne zaman iyileşebilirim biliyor musun? Onun gözlerimin önünde can çekişerek,hayatı için yalvararak geberdiğini gördüğüm gün. Bu dünyada onun nefes aldığı her an bana ıstırap''

''Ne söylesen haklısın. Eski defterleri açıp yaralarını kanatma niyetinde değildim ama,yüreğindeki intikam ateşi hala yanıyor mu Gerti?''

''Yanıyor. Hem de alev alev. Sönse bile palazlandıran öfkem. Bir türlü geçmeyen. Durmadan kanayan yaram... Ona olan kinimden ve intikam hissimden kurtulmama izin veren bir şey yok ki''

''Gerti,elini bir şeytanın köpeği için kana bulamak gibi bir delilik yapmayacaksın değil mi?''

''Hayır. Ama vakti geldiğinde, benim şeytanlarım serbest kalacak''

Omzunun üstünden bakan Gertrudis'in kan kırmızısı gözleri daha da belirgin bir hal almıştı. Her zamankinden kinli ve cürretkar bakıyordu.

''Hadi. Kahvaltımızı edelim'' deyip çayları bardaklara doldurmaya yeltendi...

Yorgun Demokrat [Yuri Plisetsky Fanfic]Where stories live. Discover now