too many questions

Start from the beginning
                                    

***

Arkadaşlar, Kyungsoo yemeğe gelmedi bu arada. Bu da tüm yemek boyunca onu düşünmekle vakit harcadım demekti. İnkar edemeyeceğim bir şey varsa düşünürken de gözlerim fıldır fıldır dönüyor ve bir şeyler planlıyordu. Bir takım hesaplamalar yapıp işe koyuldum böylece. O nedenle misafirlerin gelmesini, yemek faslını geçiyorum. O esnalar öyle çok da mühim şeyler olmadı. Geçmişten intikam alırcasına kayınvalidemi ve kayınbabamı çıldırtmak dışında.

Her neyse...

Ben yemekten sonra çay faslının biz çocuklara tanıdığı özgürlükten yararlanıp gizlice evden çıktım. Chanyeol'ü aradım. Tahmin edersiniz ki Kyungsoo'ya gidecektim ve yine gaza gelip onu korkutmamam için beni dizginleyecek bir insana ihtiyacım vardı.

Chanyeol ile Kyungsooların apartmanına yakın bir yerde buluştuk. Chanyeol bana Kyungsoo'yu nereden tanıdığımı, neden kapısında salak saçma konuştuğumu, medyumluk meselesini, bu deli hallerimi falan sordu. Tüm soruları duymazdan geldim. Yani, ona ne anlatabilirdim ki? Chanyeol hayatta ciddiye almazdı.

"Arkadaşım, senin için sevgilimi ektim. Bana bir şeyleri açıklamak zorundasın."

"Senin sevgilin mi vardı?" Diye sordum.

"Yuh Jongin!"

"Kaç sene oldu o kadar detay hatırlamıyorum Chanyeol."

10 sene geçti işte...

Vay be!


10 senedir Kyungsoo'mlaydım ben.

Vay be!

"Ne kaç senesi ya!" Diye çıkıştı Chanyeol. Pot kırdığımı anlayıp ağzıma hafif bir fiske vurdum.

"İşte her kimse artık, çok da aklımda kalmamış demek istedim. Ayrıca, ne demek benim sevgilim var?!"

"Jongin seni çok unutkan görüyorum. Ben nişanlıyım canım."

"Ne?!"

"Ne demek ne ya!"

"Ayrıl ondan." Dedim. Gözleri kocaman oldu.

"Ya sen ne yiyip içiyorsun son günlerde Jongin?!"

Tam cevap verecektim ki gitmek için beklediğim apartmanın önüne iki kişiyi yönelmiş gördüm. Biri uzun biri kısa... Ben bu boy farkını bir yerden hatırlıyordum.

"Bunların ne işi var yine burada? Her fırsatı değerlendiriyorlar, kafayı yiyeceğim!"

"Onlar kim?"

"Sabahkiler işte... Baekhyun'la Sehun."

"Nişanlı olmasam uzun olana şans verirdim."

Chanyeol'e baktım şaşkınlıkla. Hayır, Cadı Sehun'u beğenmesini geçtim, aloooo, Baekhyun!

"Ciddi misin?"

"Hayır." Dedi. Rahatladım.

"Neyse, şu kısa olanı görüyor musun?" Başını salladı. "He işte, nişanlın mıdır nedir, ayrıl ondan, Baekhyun'dan hoşlanacaksın."

"Tövbe bismillah. Ne diyorsun ya! Gideceğim bak şimdi. Jongin kafayı mı yedin? Delirdin gerçekten ya! Niye ayrılayım sevgilimden durduk yere. Hem de tanımadığım birisi yüzünden."

"Bana bak Chanyeol. Benim derdim başımdan aşkın zaten. Bir de sizinle uğraşamam. Ayrıl diyorsam ayrıl ya! Kyungsoo'yla bana mı yanayım yoksa size mi... tamam, o kendini beğenmiş ukalayı çok da sevmemiş olabilirdim ilk başta ama sonradan çok güzel bir çift olduğunuzu görünce... duygulandım bir dakika."

Anlatırken yine duygulandım bir dakika.

"Neyse işte, ayrıl."

"Ben daha bir şey demiyorum. Sendeki bu haller nedir çözemiyorum, bunun için de uğraşamayacağım. Niye geldiysek işimizi yapalım, sonra da birkaç gün görüşme benle."

"Tamam." Dedim. Gözlerimi, onları üzerinden ayırmadığım apartmandan çekip Chanyeol'e çevirdim. Kızgın görünüyordu.

"Benim Kyungsoo ile konuşmam lazım. Şu iki salak niye geldiyse... içeri de girmediler. Bir yere mi gidecekler?"

"Biri çıkıyor apartmandan?" Diye beni dürttü Chanyeol. Çıkan kişiye baktım. Kyungsoo'mdu. Onu çok özlediğimi fark ettim birden. Sarılmak istiyordum artık. Beni öpmeliydi, yüzümü boynuna yaslayıp saçlarımı okşamalıydı.

Ağlayacağım şimdi.

"Takip edelim." Dedim Chanyeol'e. Saçlarını falan yolmaya kalktı ama onu beklemeden yürümeye başlayınca koştur koştur peşimden geldi.

"Nereye gideceklerini biliyorum sanırım." dedim yanıma yetişen arkadaşıma. "Ben bir annemi arayayım."

"Neden?"

"Kyungsoo'nun ailesi bizde. Kaçta gideceklermiş bir öğreneyim. Kyungsoo'daki de iyi cesaret, akşam saati olmuş kaç, annemler gelmek üzeredir falan demeyip şu iki boklunun peşine takılıyor."

Chanyeol kocaman iç çekti. Ben annemi aradım. Biraz azar, biraz bağırış derken misafirlerle okeye dalmışlar. Azarın çoğu oyunu böldüğüm içindi. Çok umursamadım. Vaktimiz vardı nasılsa, gece on ikiden önce prensimi eve bıraksam iyi olurdu. Kyungsoo külkedisine dönüşmezdi ama yanındaki iki maymun balçöpüne dönüşse güzel olabilirdi.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Chanyeol.

"To the saloooon!"

I Did Something BadWhere stories live. Discover now