40|itira(f)lar silsilesi

2.6K 241 169
                                    

"biraz daha iyi misin?"

felix hala chan'ın omuzlarına yaptığı masaja devam ederken sordu. chan ise sevgilisinin sihirli parmaklarıyla azalan ağrısı sayesinde mayışmış hissediyordu. bu yüzden konuşmak yerine başını sallayabildi yalnızca.

"niye bu kadar yordun ki kendini?"

nedenini bilse bile onu bu kadar yorgun görmek felix'i üzüyordu. kendisinin de pek bir farkı yoktu aslında. son sınıfın yükü ilk iki aydan bile hepsini yormuştu.

"teşekkür ederim bebeğim."

chan uyumasına ramak kaldığı için bedenini arkasına doğru döndürüp felix'in masajını kesti. felix arkasından ayrılmadan önce chan'ın saçlarına bir öpücük kondordu.

"biraz uyu istersen."

chan bayık bakışlarla bakıyordu ve hiç fena bir fikir değildi ama yapması gerekenler olduğu için uyumak istemiyordu da.

"şarkıyı düzenlemem gerekiyor."

mezuniyetlerine üç ay kalmıştı ve mezuniyet öncesi büyük bir ödevleri vardı. her bölümün kendi alanında ödeviydi, müzik bölümününki kendi şarkılarını yapmaktı.

"günler torbaya girmedi. bu kafayla bir şey yapamazsın zaten."

chan'ın ne kadar mükemmeliyetçi birisi olduğunu en iyi felix biliyordu. bu yüzden onu ikna etmenin zorluğunu da biliyordu ama yorgundu işte chan, uyku problemi olan birinin mayışmışken uyuması bir fırsattı üstelik.

"bir saat sonra kaldır ama." chan uyuma fikrine hayır diyemedi en sonunda.

"iki saat." felix ise daha çok uyuma şansı varken pazarlığa girdi hemen. chan'ın bir şey demesine fırsat vermeden de sandalyeden onu kaldırıp yatağa sürükledi.

"iki saat sonra arayacağım seni. güzelce dinlen."

chan'ı yorganın altına sokup iyice üstünü örttü. peşinden de sevgilisinin kıvırcık saçlarını okşadı birkaç kere ve nefeslerinin düzene girdiğini anlayınca odadan ayrıldı.

bu sırada bir diğer müzik bölümü öğrencileri olan changbin ve seungmin de kendi projeleri için çalışıyorlardı. solo yapmaları gerekiyordu ama changbin yalvar yakar birlikte şarkı yapma izni almıştı. hocaları da bu yüzden ikisinin şarkısını diğerlerine göre daha ayrıntılı değerlendireceğini söylemişti. neyse ki changbin sevgilisine ve kendisine güveniyordu.

"bu kadar romantik olman midemi bulandırdı."

seungmin, changbin'in yazdığı kısımlara karşı söylendi. fena düşmüştü güzelliğine ama belli etmiyordu. changbin'in uslanmaz bir aşk adamı olmasına alışamıyordu ayrıca.

"dibim düştü demenin başka versiyonu mu bu?"

changbin her şeyin farkında olan bir ukalalıkla sandalyesine yaslanmış salınarak dönerken söylemişti. karşılığında da seungmin'den bir göz devirmesi aldı.

"niye birlikte yapmak istedin ki ya? belki ben tek yapmak istiyordum?"

changbin dönen sandalyesini sevgilisine doğru sürükledi ve öne doğru eğilip elini tuttu seungmin'in. seungmin aylardır yüzlercesini aldığı temasların benzerinde yine heyecanlanıyor olmasına sinir olurken bir şey yapmadı ve changbin'i dinledi ona bakarak. normalde şımarık biri olmasa da changbin'e karşı şımarmak acayip hoşuna gidiyordu. changbin'in de onun bu hallerine bayılıyor olması iki tarafın da işine geliyordu tabi.

"bizi yakınlaştıran şey birlikte müzik üstüne çalışmamızdı ve birlikte şarkı yapmazsak ayıp olurdu şimdi."

changbin tuttuğu elin parmakları arasına kendininkileri doladı ve seungmin de alışkanlık ile anında tutuşunu sıkılaştırmıştı. changbin gülümsedi buna. seungmin ise çoktan nazlanmasına son verecek kadar düşmüştü zaten.

boy in luv [hyunho]Where stories live. Discover now