34|cry baby

2.4K 287 239
                                    

fikin en iyi bölümüne selam çakın


midesinin kasılması, huzursuz hissetmesi ve yerinde kıpırdanıp durmalarıyla bekliyordu hyunjin annesini. birazdan okulda olacağını söylediği için yurttan çıkıp okul binasına gitmişti ve girişte bekliyordu. dışarısı soğuk olmasaydı bahçe kapısında beklerdi ama aslında buna da gerek yoktu. iç çekti, sadece kötü geçmemesini umuyordu.

okulun otomatik kapısı iki yana doğru açıldığında oraya baktı direkt ve beklediği kişiyi görmesiyle iç çekti yeniden. adımları oraya doğru giderken de gerginliği artmıştı istemsizce. işte başlıyoruz.

annesine sarıldı, sanki gittikçe aralarındaki samimiyet daha da azalıyor gibi hissediyordu. ya da sadece hyunjin'inkiydi azalan, annesinin hisleri hakkında bir fikri olmuyordu genelde.

"nasılsın canım?" ayrıldıklarında annesi sordu. yüzünde bir gülümseme vardı ve hyunjin'in düşündüğü ise hocalarla konuştuktan sonra o gülüşün silineceğiydi.

"iyiyim." dedi bu yüzden sadece. samimiyetsiz ve gereksiz sahnelere gerek yoktu. ne olacaksa olsundu.

hyunjin öğretmenlerin katına çıkmak için merdivenlere yönelince annesi de peşine takıldı. oğlunu özlemişti ama bunu göstermek konusunda kötü olduğu için onun davranışlarına bir şey diyemiyordu da.

hyunjin gittikçe artan mide bulantısı ile birlikte üst kata çıktı. hemen yanındaki annesiyle birlikte dans hocalarının odasına girdiler. yine hocaları gelen kişiyi görünce ayağa kalkıp saygıyla eğilmeye ve iltifat dolu cümleleri sıralamaya başladı. annesi de gülücükler saçarak kabul etti hepsini. ilgi odağı olmaya ve bu tepkilere alışıktı.

sonra her şey çok hızlı oldu. ya da hyunjin'e öyle geldi. kalbi duyacağı şeyler yüzünden korkudan hızlanmaya ve elleri terlemeye başladığından zaman algısını yitirmişti o an. sadece hocalarının aslında güzel bir şey olarak bahsettiği şeyler yüzünden korkuyordu. sonrasında olacaklardan korkuyordu aslında.

annesinden nasıl hala bu kadar tembel olabildiğini, onu hayal kırıklığına uğratmaya devam ettiğini, nasıl hala o çocuktan daha iyi olamadığını duyacaktı çünkü. bunlar yetmezmiş gibi bir de hocanın minho'yla birlikte birkaç kere pratik yaptıklarını söylemesi tuz biber olmuştu. artık onunla birlikte çalışmasına rağmen anca aynı puanı aldıkları için azar yiyecekti şimdi.

gözlerini asla annesine değdirmese bile onun arada bir hocasından kendisine kayan bakışları altında ezildiğini hissediyordu. artık kalp atışları normale gelmişti, korkunun ecele faydası olmadığını biliyordu ve artık yapabileceği bir şey de yoktu. o yüzden sadece buradan ayrılmayı ve annesiyle baş başa kalmayı bekliyordu sessizce.

gelmesini istemediği an geldi, annesi her zamanki gülücüklerini saçarak odadan ayrılırken hyunjin de peşinden gidiyordu. aşağı inene kadar sessizlerdi ve hyunjin gittikçe daha çok geriliyordu. olsun ve bitsin istiyordu.

giriş katta kimsenin olmadığını görünce kadın durdu. hyunjin de karşısına geçti ve az öncekinin aksine annesinin gözlerine baktı. ifadesiz bir yüzü vardı, bunu bozmak istemiyordu duyacağı şeylerden sonra da.

"birlikte pratik yapmışsınız."

"evet, üç kere." onu kışkırtma isteğine karşı gelemedi.

"ve buna rağmen onu geçemedin."

"o da beni geçemedi."

hyunjin bir baş sallamanın ardından söyledi bunu ve beklediğinden daha rahatlamış hissetti. annesine meydan okumak öz güvenini arttırdı az da olsa. susup sadece azar işitmeyecek gibi hissediyordu.

boy in luv [hyunho]Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum