Ups, secrets révélés.

2K 177 166
                                    

Avril lavigne - Girlfriend.

Bir süre dinlenmiştik, ben uyandığımdan beri bunu yapıyordum gerçi, ama Felix ve diğerlerinin rahatlamaya ihtiyaçları vardı. Bu yüzden kararlaştırılan saate kadar oyalanmıştım. Açık ara en sevdiğim aktivitelerden biriydi zaten.

Bu süreçte yatağımda yuvarlanırken Seungmin'in mesaj atıp sürekli yoklama arayışına girmesini göz ardı edersek çok daha mutlu olurdum. Ama benim için oldukça absürt olan kısmından bakıp iyi düşünelim, kimsenin sorun çıkartmadan bir araya gelecek oluşundan.

"Gideceğimiz yer çok uzak mı?"

Bilmiyordum ki, bu soru çok yanlış kişiye sorulmuştu, benim ne yön bilgim vardı ne de çevre bilgim. Hangi sokağa girmek istersem o yola girmeyi tercih ediyordum genelde. Başından beri Felix ses çıkartmadığı için doğru yoldayız sanıyordum. Anlayacağınız Felix'e güvenip gidiyordum ve şuan zort olmuştum.

"Yok ya, hemen buralarda."

Bir yandan yürüyor bir yandan gizlice Chan Hyung'a mesaj atıyordum. Nerede olduğumuzu tarif etmemi istiyordu, bende bilmiyorum ki Hyung. Bir giysi dükkanından bahsetmiştim, duyması ile birlikte sevinmişti. Bu içimi çok rahatlatmıştı, en azından doğru yoldaydık.

"Yoruldun mu? Düz gidip köşeyi döneceğiz, sol tarafımızda kalacakmış kafe. Oldukça yaklaştık."

"Biraz yoruldum aslında, ama az kalmış dayanabilirim sanırım."

"Tamam o zaman, vardığımız zaman sana istediğin bir şeyi alarak telafi edeceğim söz. "

İçten bir gülümseme sunmuştu bana, Tanrım keşke şu zihnimle fotoğraf çekme işini bir kez daha konuşsak.

Bir kaç dakika ardından hafif huzursuzluk nidaları duymaya başlamıştım. Yürümüştük ama hiçbir yere çıkmamıştık. Hayır gerçekten, bomboş bir araziye çıkmıştık yalnızca. Burada buluşmayacağımıza emindim, peki ya burası neresiydi?

"Felix galiba kaybolduk."

İç çekerek cevaplamıştı "Biliyorum, başından beri."
Şaşırmıştım, çaktırmadığımı sanıyordum. Konu bu mu sence şuan Hyunjin? Kayboldunuz, buraya odaklan.

"Neden söylemedin peki? Bende kendi kendime triplere giriyordum, bir şeyler bildiğimi sanarak."

"Hevesini kırmak istememiştim, seninle çok sık vakit geçiremiyoruz eğer uzunca yürürsek seni daha fazla görebilirim diye düşünmüştüm. Üzgünüm düşününce bencillik gibi geldi, uyarmam gerekiyordu."

Aslında düşüncesi çok hoşuma gitmişti, sırf benimle biraz daha vakit geçirebilmek uğruna dakikalardır yürüyordu. Bir yandan kendisini kötü hissettirecek bir düşünceye sahip olması ve bunda payımın oldukça fazla olması hoş değildi. Felix'in güzel düşüncelerinin yanında benim ona hissettirdiklerim hoş değildi.

"Hayır öyle şeyler düşünme, kaybolmamız tamamamen benim aptallığım. Baksana ne diyeceğim, seni sırtıma almamı ister misin? Daha fazla yormamış olurum hem seni. Birini bulduğumuz zaman ona sorar böylece yolu öğrenmiş oluruz."

Kafasını onaylar şekilde sallamış ve tereddüt ile arkama yaklaşmıştı. Ona yardımcı olmak adına hafifçe eğilmiş ve sırtımda hissettiğim beden ile kollarımı bacaklarına dolamıştım. Eş zamanlı olarak o da benim gibi kollarını sarmıştı boynuma. Ardından sanki hep ona aitmiş gibi hissettiren o boşluğu doldurmuş ve boynuma gömülmüştü.

Hızlandığını fark ettiğim kalp atışlarımı göz ardı ederek sakinliğimi korumaya çalıştım. Oldukça yakındık, fazlasıyla yakındık. Başka bir şeye odaklanmak adına konu açmaya çalışmıştım. Fakat baskı altında iyi düşünemediğim bir gerçekti, bunu fark etmemi sağlamıştı bu konuşma.

372 | hyunlix.Where stories live. Discover now