3|Lex Corp.

258 18 9
                                    

  Dişlerini sıkarak ofisten attı kendini. Lex ona ortaklık teklif ettiğinde tek diyebildiği "Düşüneceğim" olmuştu. Superman'den nefret ettiği daha önceden defalarca dile getirmişti. Ondan hâlâ nefret etmiyordu. Sadece takım arkadaşlarıydılar. Onun iyi ve saf biri olduğunu anlamıştı zaten. Fakat ondan artık nefret etmediği Lex'e anlatamazdı. Manyak herif kesinlikle bin tane soru sorar,işleri en kör noktaya getirirdi. Eğer onun ortaklık teklifini kabul ederse hem Batman'e hemde takım arkadaşına -belki de flörtümsü olan arkadaşına- ihanet ederdi. Bu davranış yakışıksız kalırdı Bruce'a. Diğer yöntem her ne kadar daha kolay ve düz gözükse de Lex şeytan gibi bir herifti. Daha doğrusu şeytanın oğlu gibiydi. Bruce çaktırmasa bile rahatlıkla anlayabilir,araştırma yapabilir,bunu sonuna kadar kullanabilirdi. Kal'a bir şey olmasını da istemiyordu. Hayatının zehir olması,istediği son şeydi. Lanet herif,bırakmıyordu peşini. Lex'i öldüremezdi. Hayır..Hayır bu yeminine aykırıydı. Annesi ve babasının mezarı üzerine etmişti o yemini. Derin bir soluk aldı. Clark..Onu görmüştü sanki. Hafızası o kadar iyi olmasa da o gözleri çok rahat hatırlıyordu. Buralarda bir yerlerde olmalıydı. Superman'cilik yapmaya gitmemiş olması gerekiyordu. En azından bu saatte! Ona haber vermesi gerekiyordu. Daha fazla bulamazsa arayacaktı. Telefon kullanmaması gerektiğine dair bir sezi vardı içinde. Bina da kat-kat dolaşıp insanların içinde aramaya başladı onu. Katın diğer katlara göre daha farklı dizayn edildiğini anladığında geldiği yere geri dönmek maksatlı ayağının üzerinde usulca döndü. Arkasını döndüğünde az önce -20 dakika önce 3 kat aşağı da-gördüğü siyahi adamı fark etti. Siktir. Lex onun Superman'i tanıma ihtimalini düşünmüş olmalıydı. Ufak bir şok geçirmeden önce sanki aradığı şeyi bulmuş gibi bir tablonun önüne dikildi. Sergilediği mükemmel tiyatro oyunculuğunun ardından tekrardan küfür etti kendine. Lanet uzaylı yüzünden aklını kaybetmişti. Az kalsın Clark'ı kendi elleriyle teslim edeceğini anlaması neyse ki uzun sürmemişti. Lex pisliği fazla zekiydi. Tuzağı fazla tehlikeliydi. Adamın bakışlarını hâlâ üzerinde hissediyordu. Yanına gelen kadını fark ettiğinde kaşlarını bir saniyeliğine çatılsa da sonunda ona dönüp gülümsedi. Kadın fazla güzeldi. Mavi ve büyük olan gözleriyle Bruce'a bakıyordu. Olgun,elmacık kemikleri belli olan yüzünün üzerine siyah saç tutamları düşmüştü. Arkasından topuz yaptığı saçlarını saldığında bukle bukle olacağını tahmin etti Bruce.

"İyi akşamlar güzel bayan."

"İyi akşamlar Wayne. Sizi burada görmek ne kadar da güzel."

Kadının sesi oldukça güzeldi. Tamamiyle ona döndürdü vücudunu. Yüzüne çapkın gülümsemelerinden biri vardı.

"Tanıştığımızı sanmıyorum?"

"Angelina Lively."*

Öne doğru bir adım attı Bruce. Kadın ondan 20-25 santimetre kısaydı. Üstten bakıyordu ona. Mavi gözlerine odaklandı sadece. Farkında olmadan Kriptonluyla kıyasladı gözlerini. Clark açık ara öndeydi..

"Memnun oldum bayan Lively.."

Kadın elini Bruce'un göğsüne koydu. Topuklu ayakkabısı fazla kısaydı onun boyuna göre. Dişlerini yaladı ağzının içinden. Lively fazla ateşli bir kadındı.

"Uhmm...Aslında...Bayan hitabı fazla geri kaçıyor. Düşünüyorum da Wayne...Bu partiden sonra nereye gitmeyi planlıyorsun?"

Kadının dedikleriyle sırıttı. Elini kadının ince beline götürerek sıktı. Sıcak elini belinde gezdirirken sorusunu yanıtladı.

"Angie...Maalesef ki senin gibi tatlı bir bayanı kırmak zorundayım..."

Kadının kulağına eğildi.

"Belini benim altımdayken de sıkmak isterdim tatlım...Ne yazık ki bir toplantım var...Dileğin buysa...Yarın bunu gerçekleştirmek için harika bir gün. Sesinin sadece otoriterliğe yakışmadığına eminim."

Tekrardan geri çekildi. Kadın gülümseyerek ona bakıyordu o sıra.

"Yarın,aramanı dört gözle bekliyor olacağım Wayne."

Üzerinde numarası olan bir kağıt uzattı ona. Bruce çapkın çapkın kadına bakarken, Clark'ın geldiğini hissetti. Çok sessizde gelmiş olsa refleksleri yine onu kurtarmıştı. Kal'a döndüğünde yüzünde gördüğü sinirli ifadeyi farketti. Kadın aralarında bir geçmiş olduğunu anladığında Bruce'a gülümseyerek yanından sıvıştı. Zarif parmaklarıyla onun omzuna dokunup hafifçe sıkmayı ihmal etmemişti.

"Görüşürüz Wayne."

"Görüşürüz güzelim.."

Bruce Clark'ın öksürmesiyle tekrar ona döndü. Kaşları çatılmış,çenesi kasılmıştı. Onu bu kadar sıkan neydi? Dick'in dedikleri aklına geldiğinde kafasını sağa sola salladı. Hayır olamazdı.

"Bay Wayne?"

"Buyrun Bay Kent?"

"O kadın kimdi? İş arkadaşınız sanırım?"

"Hayır...Pek sayılmaz. Bilirsin klasik şeyler işte. O kadar güzel bir kadını sadece iş arkadaşım yapacak değilim zaten."

"Ha...Onunla...Anladım."

Bruce, Kent'in daha da kasılan yüz kaslarına baktı. Derin bir nefes alıp kendisine doğru bir adım attı mavi gözlü adam. Derin bir iç çekti Bruce onun yüz hatlarını incelerken.

"Yüzümü incelemeyi kes Bruce. Hem yarın dolusun,Di-"

"Kapa çeneni,bekle."

Omzunda uyarı veren bir şey hissetmişti. Az önce kadının sıktığı yerde...Çevik bir hamleyle takım elbisesinin ceketinin üzerindeki yerini tespit ettiği dinleme cihazını çıkardı. Eline ufak aleti aldığında içinden bir küfür savurdu. Bu herif yüzünden hiçbir sik yapamayacak mıydı? Yüzünü buruşturup küçümser bir hamleyle parmakları arasında ezdi cihazı.

"Sorun ne Bruce?"

Dedi Kriptonlu,elini incelerken.

"Konuşamayız. Bu iyi değil Kent. Adım attığın yere dikkat et. Müsait olduğumda sana ulaşacağım. Ben ulaşana kadar bana 10 metre bile yaklaşma."

"Ne? Neden! Saçmalama sana ya-Yani...Cidden,senden uzak durmamı gerektirecek kadar önemli ne var ki?"

"Umut tehlikede Clark. Umudun özgürlüğü tehlikede. Elimde olan bu. Umudun ya da özgür hayatının bana yaklaşmaması lazım."

Bruce tek kelime daha etmeden arkasını dönüp çıkışa yöneldi. Clark arkasından bakarken 'umut' derken Superman'den, 'özgür hayatı' derken de şu an ki halinden bahsettiğini birkaç dakikanın sonunda anladı...

*D.C karakteri değildir,kitap için kurgulanmıştır.

Ee çok şey bi bölüm oldu. Bayadır bölüm atmadım- ehe. UwU. Kendinize iyi bakın!

HYPNOTİZED (SuperBat.)Where stories live. Discover now