7. BİR YALANI YAŞAMAK

27.5K 2.4K 928
                                    

Biz geldiiik!

1K yorumu geçelim lütfen. Yeni bölüm mesajlarını, yorumlarını görüyorum ama bölümlerde istediğim yorum miktarını göremiyorum maalesef... Şu sıralar hayatım çok yoğun bir dönemde ve sizden gördüğüm dönütler beni yazmaya itiyor. Umarım kısa da olsa kendimi açıklayabilmişimdir. (Random, emoji ya da öylesine tek harflik yorumlar istemiyorum.)

Yıldıza tıkladıysak, keyifli okumalar!🤍

 Sezen Aksu- Kaybolan YıllarÇağan Şengül/Emre Aydın- Yansın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sezen Aksu- Kaybolan Yıllar
Çağan Şengül/Emre Aydın- Yansın

7. BİR YALANI YAŞAMAK

Artık birine sırtını yaslamakla göğsünü bir mezar taşına yaslamak arasında bir fark göremediğinde gerçekten bir başına olduğunu anlardın.

Ben bir sevdayı dağ saymıştım. Ona içimde hayallerimi, heveslerimi adamıştım. O yıkılmaz sandığım dağ yıkılınca da altında tek başıma kalmıştım. Bir başıma, yapayalnız. Benden çalınan her bir hayalin gölgesiyle öylece kalakalmıştım. İnsanın canını bir yıkıntının altında kalmaktan çok, o yıkıntının altında tek başına kalmak yakardı.

Çünkü bir kalp, daima diğer bir kalbe ihtiyaç duyardı.

Şimdi bir sevdayı dağ saymak şöyle dursun, başımı bir omuza koysam koyamazdım da.

Bazı şeyleri ne kadar yaşamak istemezseniz istemeyin, isteklerin hayatın karşısında dizini büktüğü bir evrende yaşıyorduk.

Elim ayağım buz kesmişti. İlk an kımıldayamayacağımı sandım. O tokayı görmek, beni öyle çok sarstı ki ne kadar dahası olmaz diye düşünmüşsem yanıldığımı bir kez daha görmüş oldum. Kendi ayaklarımla gelmiştim ben, şimdi onun evindeydim. Hayır, hayır, onda değildim. Eskidendi, eskidendi. Çok eskiden. Şimdi sadece onun evindeydim. Dört duvar ve kocaman bir beton yığını; dahası değil.

Tekrarla.

Dört duvar ve kocaman bir beton yığını; dahası değil.

Tekrarla.

Dört duvar ve kocaman bir beton yığını; dahası değil.

Tekin'in bana bir şey söylediğini de duyabiliyor ama kelimelerini algılayamıyordum. Olmuyordu. Tokam. Benim tokam. Çiçek işlemeli, mor tokam. Eskiden her saçımı ördüğümde örgünün ucuna taktığım tokam.

Hatırlamaktan deli gibi kaçtığım o ana, hapsoldum.

"Nasıl olmuş?" diye gülümseyerek örgülü saçlarımı gösterdim Cihangir'e.

O an, o cevap verene kadar nefesimi tuttuğumu bile fark edememiştim. Önce dudakları yüreğimi hoplatacak bir edayla kıvrıldı, gözleri kısılırken sık kirpikleri titredi. Elini uzatıp omzumdan göğsüme doğru uzanan örgüyü tutup baş parmağıyla okşadı. "Çok yakışmış," dediğince farkında olmadan dişlerimi alt dudağıma hafifçe bastırıp gülüşümü gizlemeye çalıştım.

KÜSKÜN RÜZGÂRGÜLÜ | Mahalle Hikâyesi - ASKIDA -On viuen les histories. Descobreix ara