13. Bölüm: Mahvolmuş Hayatlar

Start from the beginning
                                    

Hafifçe boğazını temizledi ve devam etti. Stresten hafifçe titremeye başladım ama bedenimin çoğu masanın altında olduğu için farkeden olmamıştı.

"Bu şiddet ne zamandan beri sürüyor? En başından mı yoksa bir başlangıcı var mı?"

"En başından değil. Yani ufak şeyler oluyordu. Kızınca tokat atma, itekleme falan. En fazla birkaç tokatla çözülüyordu. Ama normal geliyordu, her ailede böyle şeyler oluyor sanıyordum. Bununla doğup büyüdüğüm için garip gelmemişti. Daha sonra annem.." Bir saniye sonra ne dediğimin farkına varıp kendimi düzelttim.

"Yani eskiden annem sandığım kişi. Evi terketti. O günden sonra işler çığrından çıktı."

"İsmi neydi eskiden annen sandığın kişinin?"

"Özlem."

"Tam olarak ne zaman terk etti evi?"

"6 yıl önce. Kasım ayında." Kasım veda demekti benim için. Kasımlar vedadır.

"Aslında bir sorun var. Resmiyette Merih Ilgım evli değil. Boşanmamışta. En başından beri bekarmış. Aralarındaki ilişki gayrimeşru. Bundan haberin var mıydı?"

Daha önce hiç böyle bir şeyi düşünmemiştim ama yinede çokta şaşırdığım söylenemezdi.
"Bilmiyordum ve hiç böyle bir şeyi sorgulamadım. 11 yaşında neden annem ve babam sandığım kişilerin evliliklerinin resmiyetini sorgulayayım ki?"

"Haklısın. Merih ve Özlem'in ilişkileri nasıldı? Sana gösterdiği şiddet ona karşı da var mıydı?"

"Severek evlendiklerini düşünmüyorum. Görücü usulü dedikleri şey heralde. İnsanlar bayılıyor bir hayata karışıp nicelerine sebep olmaya. Domino taşları gibi bir hayat üç hayata mâl oldu." Boğazımı hafifçe temizleyip devam ettim.

"Evlenirken sahip olmadıkları sevgiyi evlilik sonrası da bulamadılar. Keşke tek eksik sevgi olsaydı. Saygı da yoktu. Saygı olmayan bir ilişkide şiddet kaçınılmaz olandır." Yaşadıklarım bu kanıya varmamı sağlamıştı.

Her akşam kavga ediyorlardı. Sonuçları da bu kavgalar kadar kötüydü. Ben Eren'i alıp sessizce oda da bekliyordum. Çoğunlukla kavga ederken akıllarına biz gelmiyorduk zaten. Sabaha karşı sesler kesildikten bir süre sonra kontrole giderdim." Boğazım düğümlendi. Yutkunduğumda ise dolu olan gözlerimden birkaç damla yaş firar etti.

"İyi misin? İstersen ara verelim."
"Sorun yok. Devam edebilirim."
Bir an önce bitirip gitmek istiyordum. Olanları birine anlatmakta iyi hissettirmişti açıkçası. Tek başıma bu yükün altında kalıyor, eziliyor, paramparça oluyordum. Anlatmak, paylaşmak biraz da olsa minnacıkta olsa rahatlatıyordu. Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Salonda kavga ederlerdi. Sabah göz gezdirdiğimde manzara çoğunlukla aynıydı. Cam kırıkları, devrilmiş eşyalar, tekmelenmiş koltuk. O evde olmazdı. Zaten sarhoşken kavga ederdi her ne kadar ayık hâli olmasada. Kavgadan sonra tekrar içmeye gider uzun bir süre sonra gelirdi."

"Benim adım seslerime onların odasının kapısı açılırdı. Annem kapı aralığından bana bakardı. Söylemeyi unuttum. Tekmelenen tek şey koltuklar değildi. Annem de o öfke abidesinden nasibini alırdı. Morluklar, kanlar, çizikler, açık yaralar, dağınık saçlar ve yaşlı şişik gözler. Ama inanılmaz bir sükunetle bakardı bana. O kadar korkardım ki içim titredi. Koşarak odama kaçardım."

İyi hissetmiyordum. Bunları yaşamak kolay değildi ama alışkanlık olduğu için kaldırabiliyordum. Şimdi anlatmak ağır gelmişti nedense.
"Tamam geçelim bu konuyu kötü gözüküyorsun. Biraz dinlenmek istemez misin?"
"Hayır, lütfen devam edin. Bir daha cesaretim olacağını sanmıyorum."
"Peki ama istediğin zaman durabiliriz unutma."
Bir süre durup devam etti.

"Eren demiştin. Kayıtlarda gördüm, kardeşin mi? Onunla aranızda nasıl bir ilişki vardı?"
İsmini duymam bile kalbimin yerinden sökülüyormuşcasına sızlamasına yetmişti. Aldığım nefes zor geldi ciğerlerime. Ama her şeye rağmen devam ettim. Bugün susmamalıydım.

"Eren benim canım. O bu dünyada en sevdiğim ve her zaman en seveceğim kişi. Her şeyimdi. Cidden mecazen falan değil. Elimde olan, sahip olduğum, beni sonsuz bir yalnızlıktan kurtaran, cehennemimde beni elinden geldiğince yalnız bırakmayan tek kişi o."

"Anlıyorum. Bu soruyu sormaya cesaret edemiyorum ama çok önemli. Sormak zorundayım. O da şiddet görüyor muydu? Kayıtlardan vefat ettiğini gördüm. Ölümünün sebebi neydi?"
Bir an duraksadım. Nefes almayı bile unuttum. Aklıma geldi o korkunç gün. Yine bir kasım yine bir veda. Benim en acı vedam. Ona ve ruhuma vedam. Onunla beraber ölen küçüklüğüme vedam. Kaybettiğim iki çocuk.

"İyi değilsin, bitirelim."
Duyduğum sesle nefes almam gerektiğini hatırladım ve hızla dışarı çıkmak için toparlanan psikoloğu durdurdum.
"Hayır. Sorun yok devam edelim."

"Yapamam. Nasıl titriyorsun farkında mısın?"
"Lütfen durun. Bir daha cidden ne cesaretim ne de gücüm olur." Durdu ve pes etmişlikle omuzları çöktü.
"Peki." O kararını değiştirmeden konuşmaya başladım.

"Evet o da şiddet görüyordu ama ben olabildiğince engellemeye çalışıyor, önüne atlıyor, kendimi siper ediyordum. O yüzden olabildiğince az hasarla kurtuluyordu. Ölümüne gelicek olursak. Size uzun uzun anlatamam, o kadar güçlü değilim."
Onaylar şekilde kafasını salladı ve dinlemeye devam etti.

"Kasım ayıydı. Kıştı neredeyse. En soğuk aylar. Doğalgazda açamazdık çok soğuktu. Eren'i elimden geldiğince sıcak tutmaya çalışıyordum ama iki battaniye bile işimizi görmedi. Hastalandı. Ateşi o kadar çıktı ki. Canavarla ömrüm boyunca tek kelime konuşmayan ben onu hastaneye götürmesi için yalvardım. Ayaklarına kapandım. Kapandığım ayaklardan yediğim darbelerin haddi hesabı yoktu ama asla vazgeçmedim. Götürmedi."

"Evden kapıyı üstümüze kitleyip çıktı. B-ben, ben denedim. Kapıyı tekmeledim. O yaşımda o boyumla kırmaya çalıştım. Olmadı, beceremedim. Çığlıklar attım, yardım istedim ama her zamanki gibi etraftakiler bana sağır olmuşlardı. Elimden hiçbir şey gelmedi Allah kahretsin ki yapamadım."

"Son ana kadar kabullenmedim. Ümidimi kaybetmedim. Ateşini düşürmeye çalıştım. Denedim, denedim ama yine kaybettim. Tüm ümitlerim çığ oldu o yatakta kucağımda atmayan kalbiyle uzanan canım ve benim üstüme devrildi. O çığın altından çıkamadık ikimizde."

Ağlayarak, hıçkırıklarımın izin verdiğince anlatmıştım. Lafımı bitirmemle titreyen ellerimi yüzüme kapatıp ağlamam bir oldu. Hemen ardından kapının açılma sesi geldi ve bedenim birinin kollarının arasına girdi.

🍂

Zaten ağır bir bölümdü. Sindirebilelim diye burada kestim sitem etmeyin canlarım.

Cidden ağırlığını kaldıramıyorum Liyuza'nın hayatının. Yazarken canım yanıyor.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım ↪️

En sevdiğiniz karakter ↪️

Bölümde sizi en etkileyen kısım ↪️

Sizce sarılan kim↪️

Bir sonraki bölümde görmek istediğiniz sahneler ↪️

Bir sonraki bölümde görüşürüz artık. Bölüm hakkında önceden haber almak isteyenler profilimi takibe alabilirler.

Seni seviyorum. Yıldızımızı parlatmayı unutma lütfen. Kendine iyi bak.

Öptüm, sevdim.

LİYUZAWhere stories live. Discover now