6

74 9 13
                                    

***

Hyunjin'in perspektifinden

Eve vardığımda kafam biraz da olsa dağıldığı için duygularımı bastırabilir, normal görünebilirdim anneme. Çoğunlukla eve geldiğim saatlerde ikisi de işte oluyordu zaten. Görevli ablaya selam verip bana yiyecek bir şeyler hazırlamasını rica ettikten sonra odama çıkıp duşa girdim. İşim bitince üstümü giyinip aşağı, yemeğe indim. Benim bitirmeme yakın da özel ders hocamın geldiğinin habercisi zil sesini işittim. Görevli ablaya yemek için teşekkür edip öğretmen ile odaya çıktık. Mümkün olabilecek en verimli şekilde geçirmem gerekiyordu özel ders saatlerimi, okulda sakin bir ortamım olamayacak gibi görünüyordu.

-2 saat sonra-

"Hadi şu son 2 soruyu çöz bırakalım, yeterince sıkı çalıştın ve yine şaşırtmadın. Gayet iyi durumdasın."

Öğretmenin dediği ile mutlu hissettim. En azından bu aileme iyi bir evlat olmak istiyordum, tıpkı diğer ailemin kabusu olduğun gibi.

Sorularımı bitirdikten sonra öğretmenime teşekkür edip vedalaştım. O gittikten dakikalar sonra da annem ile babam geldi. Onlara da selam verip bugün erken yatacağımı söyledim. Beni evlat edindikleri günden beri annem babama göre benle daha çok ilgili biriydi, beni daha iyi anlıyordu. Erken yatacağımı söylediğimde de bariz bir şekilde anlamış olacak ki ben yatağımda düşüncelere dalmış bir şekilde uzanırken, kapıyı çalarak içeri girdi. Sıkıntılarımı her zaman onunla payalaşabileceğimi söylerken başımı okşadı, iyi geceler diledi ve alnıma bir öpücük kondurup beni yalnız bıraktı. Ben de çok geçmeden gözlerimi kapatarak en savunmasız halime büründüm, uykuya daldım.

-ertesi sabah-

Odama doğan gün ışığı ile gözlerimi açtım. Saatime baktığımda geç kalacağımı, ilk derse yetişmemin imkanının olmadığını anladım. Dün fazla olaylıydı, vücudum her zamanki rutinini koruyamayarak uyanması gereken saatte uyanamamıştı. Hızlıca yataktan kalkıp tuvalette işimi hallettikten sonra formalarımı üstüme geçirdim. Yeme işini okula bırakmaya karar vererek evden ayrıldım, okula doğru yürümeye başladım. Kalıp kahvaltı yapsaydım büyük ihtimalle ikinci ders bile okulda olamazdım.

Okula vardığımda ilk dersin bitmesine birkaç dakika kalmıştı. İlk kez geç kaldığım için cezadan yırtmıştım fakat bir dahakine affedileceğimi sanmıyordum. Dersin bitmesinin koridorda, sınıfımızın kapısının yanında duvara yaslanmış bir şekilde bekliyordum. Zil çok yakınımda olduğundan çalınca ürkmedim değildi. İnsanlar yavaş yavaş sınıftan çıkarken ben de girdim. İçimden bugünün olaysız geçmesini diledim.

~

Seungmin'in perspektifinden

Dün ikimiz de Jisung'un fikrini kabul etmiştik. Nerde bokluk varsa orada bulunmaya biraz fazla meraklıydık galiba. Yine de bu yapacağımız şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyordu tabii ki. İlk ders Hyunjin yoktu, ikinci ders gelmişti ve yine o yüzündeki ifade takılıydı. Tüm duygularına saklayan, anlaşılamayan ifade. Sanki dün hiçbir şey olmamıştı. Garipti.

Bugünün de diğer günlerden pek bir farkı yoktu, klasik okul. Öğle arası zili çaldığında derslerden daha uzun süre uzak kalmak ve yemek yeme düşüncesi bu sıkıcı okul içinde beni heyecanlandıran tek şeylerdi. Felix ve Jisung ile yemeklerimizi aldıktan sonra her zaman oturduğumuz masayı kaptık. Etrafa baktığımda masalardan herhangi birinde görmüyorduk Hyunjin'i. Oysaki yemek almak için girişini görmüştük. Fasla düşünmeyerek yemeğime odaklandım.

~

Hyunjin'in perspektifinden

Yemeğimi aldıktan sonra dün keşfettiğim yere gidip huzurlu bir şekilde yedim. Bugün güzel gidiyordu, olaysızdı.

Yemeğimi biteli çok olsa da gözlerimi kapatmış bir şekilde şarkı dinliyordum. Sürem bitene kadar okula girmeye niyetim yoktu. Ancak aynı zamanda da dünkü gibi bir olay yaşamak istemediğimden saati kontrol ettim. Birkaç dakika içinde kalkacaktım.

Kulaklıklarımı çıkarıp sınıfa gitmek için ayaklandım. İlk katın koridorunda yürürken kalabalık bir grup öğrenci de karşıdan geliyordu, dikkatimi çeken hepsinin de yakışıklı oluşuydu. Yolumuz kesiştiğinde sağdan geçmek için hamle yaptığımda izin verilmediğinde biraz gerilmeye başlamıştım. Aralarından biri konuştu.

"Sen yeni gelen Hwang Hyunjin olmalısın. Gördüğün gibi biz okulun yakışıklıları olarak küçük (!) bir arkadaş grubuna sahibiz. Senin de görünüşün ortada, yani artık bizden birisin, bizimle takılıcaksın. Tamam mı?"

Sorduğu soru ile mala bakar gibi suratına baktım. Bunlar kendilerini ne sanıyorlardı acaba...

"Kalsın teşekkürler."

Cevaplayıp aradan geçmeye çalıştığımda bu sefer kolumdan tutmuşlardı.

"Takılmak ister misin dediğimi hatırlamıyorum, takılacaksın, tamam mı demiştim. Seçeneğin yok."

Duyduklarıma karşılık alaycı bir şekilde gülümsedim.

"Benden yakışıklı olsanız, bir de biraz kişiliğiniz olsa belki dinlerdim, ama sizde ikisi de yok. Yakışıklı olduğunu düşünen, ailesi tarafından şımartılmış, kendinizi dünyanın hakimi sana bir avuç ergenden ibaretsiniz."

Bu sefer aralarından geçerek yürüdüm. Arkamdan birinin sesini duydum.

"Pişman olucaksın Hwang Hyunjin."

Arkama bakma gereği bile duymadan göz devirmekle yetinerek sınıfa girdim. Tek vasfı sözel baskı olan aptallarla uğraşamayacak kadar yorgundum.

_________________

okulun ilk günü üstümden tır geçmiş giib olunca bölüm atamadım ama şimdi geldi

Hug Me | HyunminWhere stories live. Discover now