inception

315 40 7
                                    

"oha abi havaya bak! hayatımda ilk defa nefes alıyorum resmen!"

"abiye oha denmez." taeyong kızarak enseme vurduğunda jaehyun gülerek öpmüştü sevgilisini. sadece abimin sevgilisi değil, benim de abim gibi olmuştu dört sene de bu yüzden abimden daha çok abim gibi davranıyordu bazen. anaç bir yapısı olduğundan abime de bana da annemiz gibi davrandığı da oluyordu. abim ilgiye aç bir köpek gibi olduğundan bayılıyordu buna, bense evde bir tanesi yetmiyormuş gibi ikinci annemin çenesini çekiyordum.

"tamam ya vurmasana!" birden çıkışıma kaşlarını çatarak baktı. "vurmasana abiciğim. daha terbiyeli olacağım."

"aferin güzelime. aa bakın doyoung ve jungwoo geliyor!"

karşıdan doyoung, nişanlısı jungwoo ve yanlarında tanımadığım bir kişi gülümseyerek geliyordu. jungwoo hepsinden daha heyecanlı gibi el sallayarak hızlı adımlarla diğerlerinin biraz daha ilerisinde geliyordu. nihayet yanımıza ulaştıklarında taeyong doyoung'a sıkıca sarılmıştı sanki iki hafta değil de aylardır görüşmüyorlarmış gibi. onlar ayrıldıklarında jungwoo'yla da aynı şekilde sarılmışlardı.

"jaehyun iyi ki geldin." doyoung onlar sarılırken abime dönmüş ve ona sarılmıştı. "jungwoo'da çok sevindi geleceğini söylediğimde."

"evet doğru düzgün tanışamıştık seninle. jungwoo ben, doyoung'un nişanlısıyım."

"sana kaç defa bana böyle seslenme dedim? o benim eşim."

jungwoo dediği şeyle utanarak omuzuna sertçe vurduğunda biz gülüyorduk. gerçekten uzaktan bakan biri bile onları çok yakıştırırdı, çok uyumlu görünüyorlardı. jungwoo gördüğüm en güzel erkek olabilirdi, doyoung eşi konusunda çok şanslıydı.

"memnun oldum jungwoo, doyoung bir türlü tanıştırmadı bizi ama olsun. bundan sonra daha sık birlikte olacağız nasıl olsa."

"ay umarım umarım, çok sevindim gelmenize!"

jungwoo yerinde hafif zıplayarak kocaman gülümsediğinde doyoung belinden tutarak kendine çekip öpmüştü onu.

"bari önümüzde yapmayın ahlaksız herifler." taeyong gülümseyerek kızdığında gözlerinin içi parlıyordu resmen. arkadaşı için çok mutlu olmalıydı.

"ah jaemin sen de gelmişsin, taeyong söylememişti." doyoung beni yeni fark etmiş gibi gülümseyip hemen sarılmıştı.

"evet son anda abim çok ısrar etti sen de gel diye, ayrı kalamıyor benden."

"iyi ki gelmişsin." gülümsemesinden gerçekten mutlu olduğu belliydi.

jungwoo doyoung'u kenara iterek şaşırmış gibi karşıma geçti.

"jaemin, değil mi? inanamıyorum çok güzelsin! bebek gibisin, yüz hatların çok hoş." şaşırarak yüzüme baktı ve ellerimden tutarak baştan aşağı süzdü beni. "hangi bakım kremlerini kullanıyorsun? cildin çok güzel."

"ah şey ben.." şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiştim. on dokuz yıldır kimse böyle bir iltifat etmemişti. güzel olduğumu sık sık söylerlerdi ama böylesini duymamıştım. "öyle özel kremler kullanmıyorum aslında, teşekkür ederim."

"abisine hiç benzemez jaemin, herkes över güzelliğini." taeyong abimi gömerek beni överken jaehyun karnımı çimdiklemişti.

"gerçekten çok güzelsin, iyi ki geldin sen de."

"tekrardan teşekkür ederim, ben de çok sevdim burayı şimdiden."

doyoung arkasında duran tanımadığım kişinin omuzlarına elini attı.

"bu kardeşim jeno, o sana gezdirecek buraları. aynı yaştasınız iyi anlaşırsınız."

"merhaba, ben jeno. hoşgeldin."

karşımdaki çocuk tarifini yapamayacağım bir ifadeyle hafifçe gülümseyerek elini uzatmıştı. kesin yüz hatları, küçük gözleri, parlak siyah saçları ve sağlam bir vücudu vardı. giydiği kolsuz üstten kasları belli oluyordu. doyoung ile pek benzemiyorlardı, abisine göre daha soğuk duruyordu.

"hoşbuldum, ben de jaemin."

yol boyunca abimin herkese gülümsemem gerektiği ile ilgili konuşmasına maruz kalmıştım, bu yüzden ona da gülümsedim elini sıkarken.

"çok tatlısınız! hadi jeno, jaemin'e adayı gezdirmeye başla, biz abilerinle hazırlıklara başlayacağız çok işimiz var."

jungwoo, doyoung ve taeyong'un koluna girmiş önden gitmişti.

"bebeğim biz otele geçeriz siz de gezdikten sonra gelirsiniz, jeno buraları iyi bilir güzel vakit geçirin tamam mı?"

alnımdan öperek jeno'ya döndü.

"jeno, jaemin'e dikkat et. sana güveniyorum, iyi eğlenceler!" jeno'nun omuzunu sıkıp diğerlerine yetişmek için koşarak uzaklaştı.

"peki.. sen.. çiçekleri sever misin?"

ready for love;; nomin ✓Where stories live. Discover now