9. Bölüm: Kaybolmuş Ruhlar

En başından başla
                                    

"Biliyorum küçük cadı. Sadece bir daha yaptırmak istersen bana gel." Ha. Bipolar ailesi..

Tatlı bir sırıtışla söylemişti hemen sonra ciddileşti ve devam etti.
"Tabii parasıyla. Ne demiş Graham Bell 'Parayı veren düdüğü çalar.'"

Galiba şuan espri yapmaya çalışıyordu. Benim garip bakışlarımı fark etmiş olacak ki arkasından dönüp söylenerek kapıdan çıktı. "Aman be sıfır mizah bu gençlik nereye gidiyor böyle Allah so-"

Ben az önce ne yaşadım diye sorgulamadım. Sorgularsam işin içinden çıkamazdım. Fazla düşünmeden aşağıya indim.

Salona giriş yapmamla yemek masasının etrafında oturmuş aile üyelerini görmem bir oldu.
"Günaydın kızım, nasılsın?" dedi Ahu Hanım. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Dünden sonra nasıl olduğumu merak ediyordu herhalde.

"Size de günaydın. İyiyim teşekkürler."
"Aa ne öyle sizli bizli. Annenim ben senin kızım siz biz mi var?"
Aynen 17 yıl sonra varlığından haberdar olduğum annem.

"Ben böyle daha rahat hissediyorum."
"Peki Liyuza seni zorlamayacağım hiçbir şey için ama seni beklediğimi bil."
Kafa sallayıp masaya ilerledim. Aram bu sefer en köşeye oturmuştu ve yanındaki sandalye boştu. Sorun şuydu ki boş olan sandalyenin diğer tarafında Vuslat oturuyordu.

Bu evde olduğum sürece onlara alışmam gerekicekti. Şimdi kaçarsam bir dahaki sefer daha zor olurdu. Geçip sandalyeye oturdum. Aram'ın bana dönmesiyle bende ona döndüm. Bana yine çok güzel bakıyordu. Bakışını görmemle elimde olmadan sırıttım.

"Günaydın İr- Liyuza." Bana İren demek istediği belliydi ama benim hoşlanmadığımı bildiği için dikkat ediyordu. Cidden çok düşünceliydi. Sırıtmamla yüzüne bakarken cevap verdim.
"Sana da günaydın."

Masanın başından gelen sesle oraya döndüm.
"Vay kerata benim kızımla benden önce kaynaşmış." Kenan Bey'di.
"Baba Liyuza'nın beni daha çok sevmesi benim suçum değil. Hem zaten karizmama kim dayanabilir?"
"Aynen oğlum aynen ondan."

Yukarıdan inen Kıvanç dikkatleri üstüne çekti. Gözleri şişik ve kızarıktı. Uykusunu alamamış gibiydi. 'Günaydın.' Cümlelerine sadece kafasını sallayarak tepki vermişti.

"E hadi afiyet olsun." Kenan Bey'in sesiyle herkes kahvaltıya başladı. Bugün laf atan olmaması normal miydi? Ya da daha uyanamamışlardır. Kendilerine gelince saydırmaya başlarlar.

"Liyuza bir aya kalmaz okul başlıyor. Hangi okuldasın seni bizim koleje aldıralım diyorum." diye sordu Kenan Bey.

"Teşekkürler ama ben okulumdan memnunum. Klasik bir anadolu lisesinde okuyorum. Fazlasına gerek yok."

"Peki kızım. Ama okulunu değiştirmek istediğinde söylemen yeterli "
"Anladım. Teşekkürler."

Ahu hanım aniden lafa girdi.
"Ay lise konusu açılmışken Çağın'ı anlatmazsak olmaz."
"Anne, hayır."
Çağın'ın itirazlarını duymazlıktan gelip konuşmaya devam etti.

"Çağın çok çalışmıştı LGS için baya hırs yapmıştı."
"Tamam anne, yeter."
Çağın sinirli bir sesle annesini durdurmaya çalıştı ama o sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına devam etti.

"Her şey çok mükemmel 500 alacağına eminiz. Sınav bitimine doğru stres yapmış optiğine kusmuş." Kenan Bey araya girmiş, gülerek anlatıyordu. Bir yere kadar komikti ama ister istemez üzülmüştüm. Sonuçta o kadar emeği boşa gitmişti.

"Stresle alakası yok önümdeki çocuk yıkanmadan gelmişti resmen çürük meyve kokuyordu." Bu açıklamayı dönüp bana yapmıştı. Ne dememi bekliyordu ki?

LİYUZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin