Steve Rogers

138 5 0
                                    

Gök gürültüsü.

Kimileri için korkulması acınası bir şey olabilirdi ama senin için en büyük kabuslarından daha korkutucuydu.

Avengers kulesindeki odanda kitap okumaya çalışırken yakalanmıştın fırtınaya. Normalde kulaklıklarını alır ve yorganın altında kalırdın fakat bu seferki çok daha farklıydı.

İlk defa evinden uzak bir yerde kalırken fırtınaya yakakanıyordun ve bu tamamiyle başa çıkılması imkansız gibiydi.

Avengers takımı seni bir süreliğine misafir edecekti çünkü başka bir eyaletten Stark Endüstirisi stajı için gelmiştin ve şimdilik kalacak yerin yoktu.

Göğün bir kere daha aydınlanması ve ardından çıkan sesin kulaklarına ulaşmasıyla elindeki kitabı aceleyle kapattın.

Gözlerin loş ışıkla aydınlanmış odada kulaklıklarını aradı fakat onları bir türlü bulamıyordun.

Titreyen ellerin ile çekmeceleri karıştırırken gözlerin dolmaya başlamıştı bile.

Bu kadar korkmanın sebebini bilmiyordun. Bunun için bir terapiste bile gitmiştin fakat terapistin bunun bir çeşit travmadan kaynaklı olduğunu ve bunu çözmek için fazlaca zamana ve seansa ihtiyacın olduğunu söylemişti.

Tamam, eğer terapist randevusunun sadece bir ay önce olduğunu düşünürsek bu kesinlikle yeterli bir süre değildi.

Yağan yağmurun damlaları odadaki büyük cama vururken gök bir kere daha aydınlandı ve ellerin çekmeceleri karıştırmayı bırakarak direkt olarak kulaklarına gitti.

Gözlerini sıkıca kapatıp olabildiğince sakin kalmaya çalışsan da artık tamamiyle ağlamaya başlamıştın.

Yaklaşık on-on beş saniye içinde ancak gözlerini açabildiğinde hızla yatağına ilerledin ve yorganın altına girdin.

Komodininde duran masa lambasını kapattığında artık daha sakin hissediyordun, karanlık seni tıpkı bir örtü gibi sarıyor ve göğü yaran ışık huzmelerinden seni koruyor gibiydi.

Fakat yine de gözyaşlarının önüne geçememiştin.

Yorganı daha çok üzerine çektin ve cenin pozisyonu alarak beklemeye başladın. Eğer başka bir şimşek çakana kadar uyuyabilirsen sorun olmaz diye düşünüyordun.

Fakat tüm oda aydınlandı.

Göğü inleten ses kulaklarına öyle bir akın etti ki gözlerinde birer titreşim hissettiğine yemin edebilirdin.

Dudaklarından kaçan hıçkırığı engelleyemezken tüm vücudun tir tir titriyordu.

Başka bir seçeneğinin olmadığının farkına vararak yatağından çıktın. Hala tamamen titrediğin için dengeni sağlamakta zorlanıyordun.

Odanın kapısına ilerledin ve hıçkırıklarının koridorda duyulmaması için dua ettin.

Gözlerindeki yaşlardan etrafı bulanık görürken elin kapı koluna gitti ve kapıyı açtığın anda karşında eli havada yüzünde endişenin izleri ile dikilen Steve'i gördün.

Seni yüzünde tazeliğini koruyan yaşlar ve kıpkırmızı gözler ile gören Steve'in yüzündeki ifade daha da endişe ile dolarken elini yavaşça omzuna koydu ve telaşlıca sordu.

"Hey Y/N, sorun ne?"

Cevap vermek için dudaklarını araladığında sesin yeni bir gök gürültüsünün altında ezildi. Yerinde zıplayan vücudun ve onun kaslı üst koluna sıkıca tutunan elin ile kalakaldın.

Hıçkırıklar boğazını zorlarken nefes nefese kaldığını hissettin ve başın döndü. Steve'e daha sıkı tutundun ve kapı kolundan kayan elin ile önündeki adamın diğer kolunu yakaladın.

Imagine With AvengersTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang