39

334 47 124
                                    

Arabayla geri dönüş yolculuğu ürkütücü bir şekilde sessizdi.

Gri gökyüzü, erkenden doğan güneşi engellerken, aracın yolcularının üzerinde bulutlu ve kasvetli bir hava hüküm sürmekteydi. Jisung neredeyse tüm vaktini aracı süren, garip bir şekilde duruma sessiz kalan çocuğu izlemekle geçirmişti.

"Ne kadar kald...?" Sorgulamaya başlamıştı ki Jisung, dizine dokunan nazik elle, hızla susturuldu.

Başını kaldırdığında, kendisine belli belirsiz bir şekilde kafa sallayan Minho'yu gördü, şoför koltuğunda oturan Chan'a bakış atmadan önce.

Müzik de çalmayınca her şey katlanılmaz derecede garipti. Arkada oturan ikili, ortamda bulunan lanetli tuhaf havadan dolayı müzik açtırmaya bile cüret etmedi.

O sabah, üçlü oldukça hoş bir kahvaltı yaptı - Jeongin'in büyükannesinin cömertliği sağolsun - ve her şey oldukça güzel gidiyordu. Tabi Jisung ve Minho'ya göre.

Diğer taraftan ise Chan, bir an önce gitmek için oldukça hevesli görünüyordu. Kahvaltıdan sonra bir dakika bile oyalanmadan, iki arkadaşını kapıdan çıkmak için acele ettirmişti.

Minho, büyüğün Jeongin'e pek bir şey söylemediğini fark etmiş ve bir konuda henüz paylaşmaya istekli olmadığı bazı endişeleri olduğuna karar vermişti.

Ancak eve dönüş yolundaki tüm bir saat boyunca, sohbet eksikliği ikisini de rahatsız etmeye başlamıştı.

Garip bir baskı hissederek, arkada oturan ikili yan yana olmalarına rağmen mesajlaşmaya başlamıştı.

'Sence o iyi mi?'

'Hiçbir fikrim yok. Sabahtan beri böyle.'

'Acaba Jeongin ona bir şey mi yaptı?'

'Lmao Jeongin ona ne yapabilir ki?'

'Doğru.'

'Sanırım yorgun.'

"Jisung," Chan'ın sesi, ikilinin dikkatini hemen kaldırmıştı telefondan, sanki dedikodu yaparken yakalanmışlar gibi.

"Evet," yanıtladı Jisung, sesi temkinliydi.

"Sende Felix'in ebeveynlerinin numarası var mı?"

"Var..." tereddütle yanıtladı genç. "Neden?"

"Şey yapabilir misin-" Chan bir elini direksiyondan çekerek saçlarına götürdü. "Onları arayabilir misin? Ya da mesaj atabilir misin?"

"Um, tabi, ama neden?" Jisung tekrarladı.

"Onlara söylemek için." Büyüğün sesi sinirli çıkmıştı. "Felix'in iyi olduğunu."

Jisung bir süre bakakaldı.
"Huh?"

"Felix'in-"  İç çekti Chan. "Sadece arar mısın onları?"

Minho girdi araya. "Felix'e ne olmuş?"

"Bu sabah dinliyor muydunuz ki hiç?"

Kayıp (Wander)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin