Geriye çekilip kendimi topladım. "Telefonun çalıyor aç." Telefon susmuştu ama yine de baksındı. Cebinden ki telefonu çıkarıp ekrana baktı. Numaraya tıklayıp geri aradı. Bir süre çalmasını bekledi.

"Alo, kimsiniz?" Karşı tarafı dinledi ve yüzü gülmeye başladı. "Tamam hemen geliyoruz. İyi mi şuan durumu nasıl?" Nisadan bir haber geldiğini anladım. Benim telefonum neredeydi? "Tamam yarım saate ordayız."

"Ne olmuş? İyi mi?" Kafasını sallayıp kollarımı bana sardı. Bir an ayaklarım yerden kesildi. etrafımda dönmeye başladım. Reflex ile kollarımı boynuna doladım.

"Uyanmış kardeşim benim, uyanmış." Mutluluktan ilk defa bu kadar güldüğünü görüyordum. Keyfi yerine gelmişti ve en önemlisi Nisa uyanmıştı. "Allah'ım şükürler olsun." Dönmeyi kesip beni yere bırakmıştı. 

Odanın kapısının tıkırdamasıyla o tarafa döndük. "Ne oluyor bu aşağlık evde." Kapıda saçı başı dağınık Melike duruyordu. "Niye mutluluk nidaları döküp uykumu bölüyorsunuz?"

"Nisa uyanmış." Melikenin gözleri adeta yerinden çıktı. Koşarak gelip bize sarıldı. Bizde sarılmalar neden hep üçlü dörtlü oluyordu bilmiyordum ama şuan Miraç'a olmaması gerekenden daha yakındım. Yüzlerimiz birbirine neredeyse değecek derecedeydi.

"Tamam sevindik yeter bu kadar hadi gidelim." Melike üstündeki pijamalara aldırmadan ayakkabılarını giyip aşağı inmeye başladı. Arkasından gülmeye başlasak da biz uyarmadan çoktan inmişti. Gece ne ara o pijamaları giymişti bilmiyordum ama pembe ayıcıklarla şuan dışarıdaydı.

Ben dünkü kıyafetlerimle uyuduğum için üstümü değiştirmeden indim. Miraç da Resul'un eşofmanıyla inmişti. Hepimiz aceleyle arabaya binip yola koyulduk. Dün eziyet olan yol bu gün daha güzeldi. Bir an önce Nisayı görmek istiyordum.

Hastaneye gelir gelmez alındığı odayı öğrenip yukarı çıktık. Odaya girmeden önce tık tıklayıp girdik. "Ya Resul iyiyim iyiyim ya valla bak sal beni. Bir şey isteyecek olsam zaten isterim değil mi. Ayağa kalkacak halim yok ya." Nisa, başında ecel gibi dikilmiş duran Resule laf yetiştiriyordu.

"Tamam ya bir şey demedim alt tarafı bir şeye ihtiyacın var mı diye sordum bir daha soranı bütün Ankara si-" Lafını Ahzap'ın  ciğerini söker gibi öksürmesi bozdu. 

"Yavaş birader." Daha fazla kapıda durmayıp içeri girdim. "Aaaa bak geriye kalan üçlü de geldi." Ahzap Hasanla beraber 3lü koltukta oturuyordu.

Melike koşarak Nisaya sarıldı. "Nisam. Nasılsın kuşum? Ah nasıl korktuk anlatamam. İyisin değil mi?" Melike durmadan sorular sorup Nisayı sarsıyordu. Kendini çok fazla kaptırmıştı. Nisadan acı bir inilti çıktığında durdu. 

Resul ikiliyi ayırıp Melikeyi geriye çekti. "Kızım kız ölmedi ama sen öldüreceksin yavaş. Nisa ameliyatlı yarasına bir şey olacak." 

Melike yaptığını fark edince sessizce geriye çekildi. Bu sefer sakince ben sarıldım Nisaya. Yüzü hala gülebiliyordu. Onunun bu dik duruşuna hastaydım. Ne olursa olsun güler yüzlüydü. "İyiyim kızlar sakin olun." 

Ben geri çekildikten sonra uzaktan izleyen Miraç yaklaştı. "İyisin." Dedi sadece. Sonra yaklaşıp sakince sarıldı. Geriye çekilip alnından öptü. Bu sefer öksüren Resul oldu. Herkes ona dönene kadar öksürdü.

İLAÇ FREKANSIWhere stories live. Discover now