17. Bölüm

402 22 2
                                    

Bir an kulaklarımın bana yorgunluktan oyun oynadığını düşündüm. Ağzından kelimeler dökülür dökülmez başını yere eğen Miraç'a bakınca duyduklarımın doğru olduğunu fark ettim.

Neden böyle bir şey yapmıştı. O gün canı ne kadar yanmıştı. Üstüne bir de acemi dikiş atmıştım. Canını hiçe sayacak kadar ne acelesi vardı benimle tanışmak için. Elindeki kesik aklıma geldikçe öfkem artıyordu.

"Neden?" Tek bir cevaba ihtiyacım vardı. İllaki bir sebebi olmalıydı. Kimse durup dururken eczanedeki bir kızla tanışmak için kendini kesmezdi.

"Aslında çok ani karar verdim. Seni gördüm, ilk görüşümdü. Tanışmak istedim ama o an sana gelip "ben Miraç." demek yerine böyle bir yol izledim." Susup nefeslendi. "Evren seni görür görmez yanına koşmamak için delirdim."

"İyide Miraç bu eline kesmene değdi mi?" Avucunu açıp ellerine baktı. Elindeki dikiş izi büyük ihtimal onu ölene kadar bırakmayacaktı.

"Değdi ki şuan yanımdasın." Yanıma gelip tanışmak isteseydi ne derdim bilmiyordum ama en azından canına zarar gelmemiş olurdu.

"Saçmalık bu. Benimle neden bu bahaneyle tanışmak isteyesin. Ya senin canın yandı o gün. Kan içinde kaldın bir de değerdi diyorsun. Adam akıllı gelip merhaba diyebilirdin." Sinirlenmiştim ve sesim ister istemez yüksek çıkıyordu.

"Rahatsız etmeden direk yanına gelmenin bir yolu olmalıydı. Eczaneyi bahane etsem satışın yoktu. Birde yanında uzun süre duracak sebebe ihtiyacım vardı." Artık onunda sesi yükselmişti. "Sadece o gün yarım saatte olsa yanında olacaktım sonra zaten görüşmezdik.

"Uzak dururdun dimi herkesle uzaklaştığın gibi benden de uzaklaşırdın ama gelip yardıma ihtiyaç duyduğunda yardım ettiğim için hiçbir şey olmadan devam edecektin. Peki neden yanımda olmak istedin." Sebebini söylerdim ama duygularından emin değildim.

"Sebebini söyleyemem. Evren çok yorgunuz sonra konuşalım olur mu? Sadece aramızda yalan veya sır kalmasın diye anlattım." Aklımda bin tane soru işaretiyle susmayı seçti.

Hiçbir şey demeden susup oturdum. Kahveyi içecek halimde kalmamıştı. Yanımda oturan Miraç'ın da benden bir farkı yoktu. Oda içmemişti kahvesini. İkimizde kafamızı geriye yaslayıp sessiz kaldık. 

İçimden deli gibi sorular sorup beni ilk gördüğünde ne hissettiğini neden bu düşüncelere kapıldığını sormak istesem de sustum. Madem susmamızı istiyordu sustum. 

Bir süre sonra ağırlıkla kapanan gözlerimle beraber kafam sert bir yere yaslandı. Gerisi rüyalara kaldı.

21.06.2022

Durmadan çalıp duran melodi artık beynimi yiyordu. Rüyamın arka fonunda neden böyle iğrenç şarkı vardı bilmiyordum. Bir süre sonra çalan melodinin gerçek olduğunu algılayıp gözlerimi açtım. 

Kafam Miraç'ın omzunda, onun kafası benim kafamın üstündeydi. Ses onun telefonundan geliyordu. Her kim ise acelesi olduğu belliydi durmadan aramasının başka bir sebebi olamazdı. Miraç'ı uyandırmak için hafifçe omzuna dokundum.

Hiç beklenmedik bir şey yaparak kolunu belime sarıp beni göğsüne çekti. Kafamı suratına kaldırdığımda çenesiyle yüz yüze geldim. "Miraç kalk."

"5 dakika daha." Yok olmaz kalbim dayanmaz.

"Miraç telefonun çalıyor onu bari duy da uyan." En son dayanamayıp kolunu cimcikledim.

"Ah." Uyanıp kafasını bana çevirdi. "Kızım düzgünce uyandırsana etimi kopardın." Bulunduğumuz pozisyonu fark edince sıkıca tuttuğu kolumu serbest bıraktı.

İLAÇ FREKANSIΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα