31. BÖLÜM:"Ruhun Sancısı"

Start bij het begin
                                    

Yaşadığım anda olmadığıma yemin edebilirdim. Şu an burada değildim, değildik. Biz uyuyorduk ve şahit olduklarımız birer kabustan ibaretti.

"Lider Temur, bu zekice kurgulanmış plan ona ait." dedi, kalın sesi çatlaklarla doluydu. "Kraliçe Melina'ya, tören alanından uzaklaşmasını sağlayacak büyülü içeceği veren hizmetliden, bebeğin ruhunu anne karnından çekip alan büyücüye kadar ayrıntılarıyla düşündü, hesapladı. Süreç benden bağımsızdı." Sallanan tınısı, korkusunu ele veriyordu. Melina'nın ölümüyle bir alakası olmadığını özellikle vurgulaması boşuna değildi. "Lider Temur'un bana sonrası için ihtiyacı oldu. Çünkü bebek, her bedenin kabul etmeyeceği farklı dnalara sahipti ve onu taşıyabilecek bir kadın ülkemizde yoktu. Bunu anlamak uzunca bir zamana mal oldu, o zaman Temur Alizen'i daha saldırgan ve sabırsız kıldı. Sonunda taşıyıcı anneyi başka bir evrende aramaya karar verdik. Ülkemizin adıyla kurulan vakıfta, aylar boyunca binlerce kadının kanı incelendi. Ancak hiçbiri o değildi." Başını kaldırdı. Yüzüne dökülen saçlarının arasından bana baktığında, bedenimin hiçbir noktasını hareket ettiremiyordum. "Sonra o geldi. Rozelin. Vakfımızın vaad ettiği yardıma muhtaç kız öğrencilerden biriydi. Onu ilk gördüğümde, aradığımız kızın o olduğunu hissetmiştim." Konuşmasının arasında sıkça inliyordu ancak son sözlerinden sonra, dudaklarında gurur dolu bir gülümseme var oldu. "Yanılmadım. Dna'ları, adeta aradığımız kızın o olduğunu haykırdı. Vakit kaybetmememiz gerekiyordu, tek bir an bile. Ancak Rozelin'i ülkemize getirmek hiç kolay olmadı. Evrenler arası yolculuğu sağlayacak büyü bir bedel istiyordu. Bilirsiniz, yasak büyüler daima kanlı bir bedel ister. Temur Alizen, önce büyü tutana kadar halkını teker teker kurban etmeyi düşündü, gözü kararmıştı, bunu yapmaktan çekinmeyecekti. Ancak az olan Lenoran nüfusunda, on kişinin yokluğu dahi kısa sürede fark edilirdi. Aradığımız kızı bulmuşken, bölgede iç karışıklık çıkması her şeyin sonunu getirebilirdi. Bu fikirden derhal vazgeçtik."
.
"Ne yaptınız?" Mestan bu soruyu Nerin'e iğrenerek sormuştu. Eli silahının kabzasındaydı. Nerin'i yaralı halde konuşturan da tam olarak buydu.

"Ne mi yaptık? Yasak büyünün istediği kanlar dökülemiyorsa yapılacak tek bir şey vardır?"

Kendi canından olan birinin kanını dökmek!

Buraların düzenini bilmeyen biri bile bunu tahmin edebilirdi. Limpyas'ın ve büyükbabasının yaptığı büyülerde de tıpkı böyle olmuştu; ya yüzlerce masum kanının dökülmesiyle ya da büyüyü yaptıranın kendi kanından olan birini feda etmesiyle büyü tutmuştu.

"Bunu yaptı mı?" Merdivenlerden gelen ses Mirel'e aitti ve sesi tıpkı Mestan'ınki gibi ikrah barındırıyordu. "Ailesinden sadece kız kardeşi kalmıştı."

Gözüm karardı. Safra tadı damağımı yoklarken, giderek devleşen görünmez hortumun içinde savruluyordum. Arkamda bir taş gibi hareketsiz duran Biran ile birlikte...

"Evet, kız kardeşi Mera'yı Rozelin'i bölgesine getirmek uğruna feda etti ve bunu yaparken, suratlarınızda gördüğüm acıma duygusunun zerresi yoktu onda." Çenesini buruşturdu. Ancak bu ifade yapılan caniliği kınamak değil onamak için canlanmıştı. "Sonrasını biliyorsunuz. Bebeğin ruhu Rozelin'in bedenine günlerce süren bir büyüyle yerleştirildi. Bebeğin yeniden ete kemiğe bürünmesi ve tutunmanın gerçekleşmesiyle, gebelik Rozelin'in vücudunda en başından başladı. Ancak Rozelin'in bedeni bebeği kolay kabul etmedi. Şu ana kadar fark etmiş olmalısınız. Zaman zaman çektiği dayanılmaz acıların sebebi kendisine ait olmayan bir bebeği taşımasından kaynaklanıyor." Bir lütuf ortaya serecekmişcesine başını salladı. "Bilmediğiniz bir şey söyleyeyim, o acılar yalnızca bebek kendi kanından biriyle temas ettiğinde dizginlenebilir. Rozelin bebeğin annesi değil, hükmü geçmez. Ancak babası deva olabilir."

KIZIL GECE +18Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu