15.Bölüm

23K 800 51
                                    

Karşımdaydı.

Şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Biri gelicekti doğru ama bu kişi neden doğandı.

Bugün olmazdı.

Bugün gerçekten bitiktim. Ve ben konuşmak istemiyicek kadar yorgundum. Derin bir nefes aldım. Gözleri hala gözlerimdeydi. Biraz geri çekilip içeri girmesi için yer açtım. Bir şeylerin ters gittiğini anlamış mıydı?

Bir şey söylemeden içeri geçti. Arkasından kapıyı kapatıp yanına geçtim. Salonu inceliyordu. Gözleri bana çevrildiğinde kaşlarını çattı. "Beni gördüğüne sevinirsin sanmıştım."

Yutkundum. Yutkunamadım. Boğazımı güçlü bir el sıkıyormuş gibi hissediyordum. Cevap veremedim. Konuşsam ağlıyıcaktım. Bu onu zora sokardı çünkü ne yapması gerektiğini bile bilmiyordu  ve belkide beni zayıf düşürürdü. İstemsizce dudaklarımdan bir hıçkırıp koptu. Kendime engel olamayıp kollarımı boynuna doladım.

Belki onun için bir anlam ifade etmiyordu. Ama benim buna şuan çok ihtiyacım vardı. Onunda kolları belime dolandığında "neyin var?" diye sordu.

Beni kendinden ayırıp koltuğa oturttu. Ardından gözleri masanın üzerindeki kağıtlara kaydı. Ondan önce davranarak kağıtları alıp yerimden kalktım.

Hastane raporlarını görmesini istemiyordum. Bana üzülmesini istemiyordum. Bu hareketim onu sinirlendirdi. Ve ne olduğunu anlamaya çalıştı ama bir an gözlerinde öfke gördüm.  

"Neyin var senin, o kâğıtlar ne?" Diye sordu.

Yutkundum "önemli bir şey değil," diye geçiştirmek istesemde inanmadığı belliydi. Bana doğru yaklaştı. Ayaklarım benden bağımsız geriye giderken en sonunda kaçıcak bir yer bulamamıştım. Sırtım soğuk duvar ile bütünleştiğinde üzerime eğildi.

Benim bakışlarım dudaklarına kaydı. İçimde hiç tanımadığım bu adamı öpme isteği yükseldi. Ama beni kendime getiren tek bir hamle ile elimdeki raporları alışıydı.

Kafamı karıştırmak için yapmıştı. Başarmıştı da.

Bir süre elindeki kağıtlara baktı. Anlamadığı belliydi. Kafasını kağıtlardan kaldırıp bana baktı. "Bunun bir türkçesi var mı yoksa ne olduğunu anlatıcak mısın?"

Herşey orda açıkça yazıyordu.

"Sinem bunlar sana ait değil değil mi?"

Kendime gelip "benim," dedim.

Bakışları donuklaştı. "Doğuştan gelen kalp ritim bozukluğum var ve bu ileri derecede ilk başlarda çok tehlikeli değildi ama sonradan herşey değişti bir çok şeyi kısıtlamaya başladı, artık düzgün nefes alamıyorum bile canım yanıyor."

Kafasını iki yana salladı. "Yalan mı söylüyorsun eğer öyleyse-"

"Yalan değil, gerçek bu."

Kağıtları kenara fırlattı. "Tedavisi var ama tedavi olursun."

Anlamak istemiyordu bence.

Başımı iki yana salladım. "Daha üç saat önce doktordan döndüm tedavi bir işe yaramıyor hatta daha da kötüleşiyor her şey."

"Kesin bir çözümü yok mu ameliyat falan." Kendince bir çözüm üretmeye çalışıyordu. Ama bilmiyordu ki zaten şuana kadar bile yaşamam mucizeyken ve ameliyatta masada kalma ihtimalim varken bunu göze alamazdım.

AVUKAT HANIM (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin