24.Bölüm

12.5K 586 10
                                    

Çok kısa bir süre içerisinde 100k olduk ama oylamalar neden bu kadar az. Bölümlere bakıyorum ilk bölüm neredeyse 15 bin okunmuş ama oylaması 345. Şimdiye kadar sınır koymadım. Açık konuşmak gerekirse bana bölümlerde sınır oluşu saçma geliyor bu yüzden belki böyle devam eder. Ama oylamalar gerçekten beni üzüyor.

Lütfen oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar.❤

--------

(Doğan'dan)

Bunca acı yaşamış olmasına rağmen nasıl gülebiliyordu. Gözleri parlıyordu, gülümsemesini hiç kaybetmiyordu. Güldüğü zaman dudağının kenarında bir çukur oluşuyordu. Güldüğü zaman insanın dertleri kuş olup uçuyordu.

Ama unutulan asıl şey onun çok iyi bir oyuncu olduğu gerçeğiydi.  Şimdiye kadar kimse mi canının yandığını görmedi. Kendini koruma yoluydu bu onun. Güçlüydü belki evet, ama güçlü insanlar üzülmez, kırılmaz diye bir şey yoktu.

Hatta belki en çok onların canı yanardı. Sinem'in şimdiye kadar çok canı yanmış ve ben hiçbirinde yokmuşum. Farkına vardığım bir şey vardı ve kendime sürekli tekrarlattığım şey.

Sen onu üzen, acı çektiren kişi olmayacaksın hiçbir zaman doğan. Çünkü onun canını çok yakmışlar sen acıtan değil iyileştiren olucaksın.

Keşke diyorum, keşke daha önceden girseydi hayatıma, girseydi ki ben onu bu kötülüklerden koruyabilseydim. Canını kimse yakamasaydı. Herkes mutlu olmayı hak eder ama en çok o mutlu olmayı hak ediyor.

Bazı anılar çok can yakıyormuş. Sinem'in ise çocukluğundaki anılar canını yakıyordu. Çocuklar mutludurlar, dünya onlar için saf sevgiden ibarettir ama işte büyümeye, biraz büyümeye başlayınca gerçek dünya ile karşı karşîya kalırdın.

Bari çocukluğunu yaşayabilseydi. O anılarda mutluluk yoktu hep acı vardı.

Babası yüzünden.

Kızını korumak yerine onun celladı olmayı seçmiş babası. Ona baba hissini veren kişi abisiymiş. Ne acı verici bir durumdu bu. Yunus küçücükken kardeşine baba olmuştu.

Her zaman fark etmiştim aralarındaki o sarsılmaz bağı. Bir abi kardeş gibi değillerdi.

Onlar arkadaş, kardeş, baba ve kız onlar bir çok şeydi.

---
Doğanların göreve gitmesinin üzerinden on gün geçmişti. Onsuz on gün. Gittiği günden beri bir kez olsun konuşmamıştık.

O günün sonrasında ise utkunun bana mailden attığı dava dosyaları ile ilgilenmiştim hep. Kafamı dağıtmam gerekiyordu çünkü.

Bir gün önce ise tahlil sonuçlarım çıkmıştı. Tedaviye başlayalı çok kısa bir süre olmuştu belki ama doktor olumlu konuşmuştu. Özellikle kanımdaki uyuşturucunun temizlendiğini söylemişti. Kanımdaki doz düşük olduğu için hemen kurtulabilmiştim.

Annemin ve abimin uğraşları sonunda filizlerini vermişti. Annem o adamın bizi bırakıp gidişinden sonra hep çalışmıştı.

Bazen hatırlıyorum da ne beni ne de abimi kimseye mahcup etmemek için iki işte bir çalıştığını hatırlıyorum. Şimdi bu haldeysek hepsi annemin sayesindeydi.

Annem.

Sırdaş, arkadaş, kardeş, abla hepsi olmuştu bana ve abime. Burdan geliyor bizim birbirimize olan bağlılığımız. O giderken bize böyle bir iyilik yaptığını bilmeden gitti.

Bu saatten sonra ise dönmesin zaten. Hayatımızda bir canavar istemiyordum ben.

Annem.

Yarın buraya geliyordu. Anne yüreği hisseder diyorlar ya çok doğruymuş o. Tedaviye başladığım günden beri her gün beni arayıp hep sorular soruyordu.

Kapı çaldı uzunca oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtığımda hasretini çektiğim gözler ile karşılaştım.

O gözler gözlerime çevrildiğinde dudaklarında hafif bir gülüş belirdi.

"Görev bitti sevgilim."

Dönmüştü.

Karşımdaydı.

Ve en önemlisi iyiydi.

                             ♤

           
                    Bölüm sonu...

Bölüm çok kısa farkındayım. Ama bu hafta iki tane sınavım vardı bu yüzden adam akıllı oturup da bölüm yazamadım bir sonraki bölüm daha uzun olur.

Bir sonraki bölümde görüşürüz.

İyi bakın kendinize.

AVUKAT HANIM (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin