LÂCİVERT | ELLİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ AŞKA TUTSAK EDİLEN DÜŞLER

Start from the beginning
                                    

"Canım çekti ne yapayım," dedim dilim dolanırken.

"Hık," dudaklarımdan sıyrılan hıçkırığın ardından baygın bakışlarımı kollarımla gevşekçe tutunduğum boyna çevirdim. Beyaz gömleğin yakalarının açıkta bıraktığı yanık tenindeki kırmızı ruj izini görünce keyifle gülümsedim. Benim dudaklarımın imzasıydı. Kocamın boynuna çok yakışmıştı.

Akif'in koyu lâcivert göz bebekleri sanki bu anı bekliyormuş gibi anında yüzüme çevrildi. Restoranın bahçesinin ışıklarının parlattığı gözleriyle dudaklarıma baktı. "Ne oldu?" 

Adem elmasının kenarındaki ize işaret parmağımın ucunu sürttüğümde elimin altındaki çıkıntı aşağı yukarı hareket etti. "Burası... hık," dudaklarımı yalayıp devam ettim. "Ruj izi... hık," konuşmamı ikinci kez bölen hıçkırıkla boğuk gülüşünü işittim. "Küçük ayyaş seni," 

"Boynun ruj izi olmuş," dedim alnımı çene kemiğine yaslarken. Saçlarımdan öptü.

Arabanın kapısını açarak beni yavaşça koltuğa oturttu. İçeriye doğru eğildiğinden yüzlerimiz dip dibeydi. "Sarhoş olunca öpüşken birine dönüştüğünden her yerimi rujunla boyadın yavrum," çenesindeki izleri silmiş olsa da silik bir kırmızılık duruyordu. Restoranda bir anda ona karşı büyük sevgi patlaması yaşamıştım. Öptüysem ne vardı sanki?

Aniden ellerimi gömleğinin yakalarına sarıp geriye çekilmekte olan esmer suratını kendime çektim. Bu ani hareketim onu epey afallattı.

"Kocam değil misin?" dedim asabice. "İstediğim kadar öperim," dudaklarımı onunkilere bastırıp seslice öptüm.

Başımı geriye yaslayarak dudaklarımdaki ıslaklığı yaladım. "Oh, bal gibi..." dedim kapanmaya başlayan gözlerimi açık tutmaya çabalarken. 

Alt dudağımı okşayan baş parmağını dudak etime bastırdı. "Bugün yeterince sınamadın mı beni kar çiçeğim?" boğuk sesi içimi titrettiğinde içimde yükselen arzu seline dayanamayarak başımı koltuktan kaldırdım ve dudaklarımızı yeniden birleştirdim.

Sıcacık olan kalın dudaklar ağzımın içinde eriyip giderken koltuğun geriye doğru yatırıldığını hissettim.

Arabanın içine sığdırmakta zorlandığı iri gövdesiyle üzerime eğilip beni tamamen kafesledi. Ben sanki ellerimden kayıp gidecekmiş gibi tahammülsüzce dudaklarını tüketirken o ağır ağır karşılık veriyordu. Öpüşmemizin ıslak sesleri kulağıma ulaştığında hazla inledim. O kadar güzeldi ki. 

Koltuktan yükselttiğim belimi büyük eliyle kavrayarak gövdelerimizi birbirine bastırdı. Hissettiğim yoğunlukla başım dönmeye başlarken sımsıkı bir tutuşla yakalarına sardığım avuçlarımı gömleğinin düğmelerine indirdim.

İlk düğmeyi açtığımda alt dudağımdaki ezici baskı yavaşça kayboldu. Çeneme doğru inen ıslak öpücüklerin etkisiyle minik bir iç çektim.

Uzanışımın etkisiyle elbisenin göğüs kubunda dolgunlaşan göğüslerim iç çekişimin etkisiyle kabarıp onun geniş göğsüne sürtündü. Bakışları kısa bir an oraya kaydığında sertçe yutkundu.

Alnını alnıma bastırıp kapalı hâldeki göz kapaklarının altında fısıldadı. "İrademin sonundayım, bana hiç yardımcı olmuyorsun, Berceste."

Alt dudağım aşağıya büküldü. "Sevişmeyecek miyiz yani?" 

Elimi açtığım düğmenin oluşturduğu boşluktan içeriye sokarak avuç içimi kavruk tenine bastırdım. Çene kasları seğirdi. "Yavrum," dedi erkeksi sesiyle. 

KOYU LÂCİVERT SEVDAWhere stories live. Discover now